Mim Part IX : İki Klip Birden

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Mal sahibi, mim sahibi, hani bunun ilk sahibi : Ekubio

Takvimime şöyle bi bakıyorum, Eylül’ün 10′unda resmi mim mevsimine girmişiz. En az pastırma yazı ve samırsak kenyası kadar önemli bir tarih. Baktığım takvimin sakın geek takvimi gibi içi bir takım bilgisayar zırvalıklarıyla dolu kağıt topağı olduğunu sanmayın. Zati (Sungur) benim Türkiye Gazetesi takvimi harici takvim okuduğum, görülmemiştir. İhlas takvimi olarak da geçerdi bu takvim sanırım. Yeni takvim kısımlarıyla cemaati blogosfere kaynaştırmayı, irtica hareketlerini internet alemine Blog Action Day gibi organize olarak taşımayı düşünen bu takvim beni tutkuyla bağladı kendine. Tuvalet kapısının önüne asılmış bu güzide takvim, giriş ve çıkışta her daim dikkatimi çeker ve belki de yaprağının koparılabilir olduğunu unutturup beni tuvaleti bastırmış bi şekilde üzerindeki yazıları ayakta okumaya zorlar. Önemli günler arasında, o günün yaprağında mim başlangıç ve bitiş günlerini görebildiğimiz gibi, haftada birlik Cumartesi gününe denk gelen yaprakta da irticai faaliyetler üzerine Cübbeli Ahmet Hoca‘nın başlattığı mim dalgalarını görüyoruz. Sezona gerçekten güzel bir giriş yapmış açıkcası. Konu “Uyurken şeytan dürttüğü, ya da rüyanızda iş tutuştuğunuzu görüp, gerçel hayatta kamyon devirdiğiniz vakit banyoya sağ ayağınızla duhul eylediğinizde sadece boydan boya yıkandığınızda Allah katında temizlenmiş olur musunuz, yoksa illa ki yıkandıktan sonra üzerine her hareketin 3 kere tekrar edildiği gusül abdesti mi elzemdir? Bilemiyorum sevgili müminler, blogunuzda şunu da irdeleyebilirsiniz. Yalapşap yıkanıp, bir hışımla çıksak abdest yüzde kaç oranında kabul görebilir? Mimbazlar olarak da pası sevgili Fethullah ve Tayyip’e gönderiyorum.” Blogcuların parmaklarını/zihinlerini açması açısından pratik bir konu sunmuş olsa da bölücü hareket mimi çok yakında eylemlerine koyulacaktır.

Benim de içinde bulunmuş olduğum, kafir, putperest blogosfer kısmı da “Dinlinin hakkından imansız gelir” düsturunu radikal şeriatçılara kanıtlamak için bir kez daha eş zamanlı olarak mim mevsimini açmış. Açmış diyorum, çünkü ben organizasyon olaylarına elimi sürmem. Biri mim gömerse, ben de gömertir atarım tabii. Lakin geçen sene bir günde 4 mim gelmesiyle contayı sıyırmanın eşiğinden dönmüştüm. Garip bi meret, geldi mi dörder beşer geliyor. Halbuki Cübbeli Ahmet Hoca gibi daha organize olabilirsek daha başarılı olacağımıza inanıyorum. Bakınız, sevgili Tayyip son zamanlarda bizim camiadaki Blogger’ları toplamak için yeni bi numaraya başlamış. Kıllı börtlü erkek blogcuların, kendi amaçlarına en zıt düşen insanlar olduğunu bildiği için bi aralar Facebook’ta fenomen haline gelen “Ekşi sözlük yazarları bir biraya g.t verir” grubundan ve mantığından esinlenmiş olacak ki, damarımızda şol cennetin ırmakları gibi akan fenomen blogcu ruhundan yararlanıyor ve en bitirim 150 blogcu olan bizlerin adreslerimizi vermemiz durumunda gusül abdestini bütünleyen etek tıraşı için tıraş bıçağı seti göndereceğini söylüyor. Siyasi hareketlerine karşı isyanın en kuvvetli şekilde bloglardan başladığını ve bizlerden kurtulunca sorunları bertaraf edeceğini biliyor çünkü. Ey kıllı fenomen blogcular, sakın adresinizi 3. parti iktidarlara vermeyiniz. Bu, sevgili Tayyip’in blogcuların adreslerini öğrenip kafa göz indirme ve imhasına dayanan bir projedir. Deli deliyi görünce elbet zopasını saklar, lakin aramızda akl-ı selim blogcular varsa derhal “report phishing” tuşuna basmalarını rica ediyorum. Fakat ben “Stick Proof“um. Yani deli olduğum için zopa geçirmezim.

Kendi açımdan sezonun ilk siftah miminin konusu “En Başarılı Klip Arşivini Oluşturmak“. Çorbaya elbette tuz atacğımdır. Lakin bu tür yemekler, pişme sırasında tuzun guatra karşı iyi gelen iyotik özelliklerini yok ettiğinden ötürü, tuzumu çorbayı sofrada gördükten sonra üzerine eklemeyi uygun gördüm. Evet, biraz fazlacasına tuzlu olmuş gibi, o yüzden sulandırmakta fayda görüyorum. Zaten çorba dediğimiz şey sulak ortamlarda yetişen, yüzde 95′i sulak bir organizma değil midir? Şayet üniversite evindeyseniz çorbaların yüzde birini de arkadaşları içmesin diye içine tüküren en pislik herifin tükmüğü oluşturur. Hatta daha intikamcı üniversite arkadaşlarınız varsa evde “Madem bana yar olmadı, sana da yar etmem uleeen” diyip “Ya Allah narasıyla tükmükleştirilen yüzde 5′lik balgam solüsyonu oluşturur.

Mim konseptimizde ufak bi oynama yaparak evvel zamanların yegane anlayışı 2 film birden konsepti üzerine kurdum. O zamana yetişenler ya da bu zamanlarda Tepecik türü sokakta şeyinizi sıvazlayarak dolaşsanız insanların umrunda olmayan mekanlardan geçiş yapanlar/gönüllü gidenler bilirler. Günümüzde bu tür sinemalarda abazan ve bol sıvazlak seyirciler eşliğinde sadece zaman aşımına uğramış porno filmler oynasa da evvel zamanda bunun daha bi alt ve daha basit kolları olan istismar/B filmleri oynardı. Düşük bütçesi ve konusuzluğuyla seyircisine ne görsellik, ne de hikaye sunan bu filmler esasında sadece seyirciyi psikopatlaştırmaya yarıyordu. Zira filmlerin büyük bir çoğunluğunu kanın gövdeyi götürdüğü, cesur sahnelerden oluşa
n vampir, zombi filmleri ve özellikle kadınlara garezleri olan erkeklerin onları paramparça ettiği hayvani içgüdü coşturucusu filmler oluşturuyordu. Pekala klip aleminde de böyle bi konsept yakalayabilirim diye düşündüm ve aklıma gelen iki klibi şu an sunmaktan hiç de çekinmiyorum sevgili okurlar. “Nedir bu karılara gareziniz kardeşim?” diyerek üzerime Panter Emel’i sarmamanız amacıyla kadın istismarının arka planda kaldığı klipler bunlar.

1-) Agony Bag – Rabies is a Killer :

1976‘da kurulan, ucuz makyajlarıyla Kiss taklidi bile olamayan ve giyim kuşamlarıyla adeta travesti güruhunu andıran bu gerizekalı grup, beyin seviyelerinin orantısına göre şaşılacak derecede mükemmel bir albüm olan Feelmazumba‘yı yaptı sanırım aynı tarihte. Lakin beyin kıvrımlarının bütün güçlerini harcamış olacaklar ki, sadece tek albüm yaptıklarıyla kaldılar. İbrahim Tatlıses’in bir şarkıda 1 milyon kere “Tek Tek” deme stilini bu gruptan aldığını, Rabies is a Killer şarkısını dinleyip, veyahut az yukarıdaki klibini izlediğinizde kolaylıkla anlayabiliyorsunuz. Aynı zamanda grubun tek klibi olan bu B filmi tarzındaki klip, travesti-ucube solistimizin kameraya bakarak neredeyse on yüz bin milyon baloncuk kere “Rabies is a killa is a killa is a killa yes is a killa” demesinden oluşuyor. Solo zamanlarında maymun gibi direklerin üstünde barfiks çekiyor olsa da solo bitince ayaklarını yere basmayı biliyor. Bu herifler her ne kadar başlı başlına kadın/erkek istismarı/ziyanı olsa da asıl finali klibin sonunda sahneye giren, biri balık etli, diğeri sıska 2 kadının üstünü soyunca görüyoruz. Özellikle ayarlandığını tahmin ettiğim bu kısımda, birinin ufak, diğerininse koca memeli olması paranormal bir şekilde simetri manyaklığı tetikliyor bende. Bilmiyorum, seyircide yaratmak istedikleri rahatsızlık bu olsa gerek. 1970′lerde neredeyse bütün insanların cıpcıbır, anadan üryan dolaştığını düşünürsek çıplak iki meme pek de rahatsızlık vermez. Ama simetriyi bozabilirler gördüğünüz gibi. Şarkı güzel ama klip bir b.ka benzemiyor. Ama B klibi stilini yansıttığı için başarılı kabul ediyoruz.

2-) Cradle of Filth – Burn in the Burial Gown :

Bu pislik grubu metalle alakanız varsa zaten biliyorsunuz. Düşünün ki, Kayseri Kalesi’ni belgesel çekiminde kullanmak için bir adet Bizans Bayrağı asan yönetmenin bile “Yankee Go Home” sersenişleriyle çakma milliyetçiler tarafından şutlandığını düşünürsek, bu eşşek sıpalarını Kayseri Kalesi’nin duvarına dayayıp, bağladığımız takdirde kızılcık sopaları ve meşe odunları gibi geniş bir portföyle ağızları/gözleri dağıtılacaktır, daha sonra da organize bir dilenci örgütünün eline verilerek sahte kelle kağıdıyla sakat sakat dilendirilecektir. Tabi ki yine sadaka yerine yumruk yiyecekleri aşikar. Zaten dilenci de bu yüzden dilendirecektir. Beterin beteri varmış diyip, illallah çeken insanlar, eski oldschool ve normal tipli dilencilerimize daha çok bahşiş verecektir. Double Vision veya Duble Görüş olarak hitap edebileceğimiz bu seyirliği boktan video gününü tamamlamak için adeta biçilmiş kaftan mevzubahis klibimiz. Ucube festivali gibi ne idüğü belirsiz bi mekana doğru yola koyulmuş götlü göbekli bi köle kafilesi görüyoruz. Kafeste de görüntünün bitrate kalitesinin düşüklüğünden dolayı süt gibi mi yoksa pestil gibi mi olduğunu anlayamadığım bi hatun var. Grubun elemanı elinde kırbaçla şuursuzca nereye denk gelirse vuruyor. Emir-komuta zincirinin en süt kısmındaki bi manyak olarak önüne gelen herkesin köle ya da senden alt bi rütbe olduğunu bilmek insanda histerik kırbaç vurma manyaklığını doğuruyor olsa gerek. Ara sahnelerde ellerinde elektrik topuna benzer 220 volt şebekesinden kaçak çekildiği belli olan enerji yumaklarını evirip çeviren manyaklar görüyoruz. Yalnız bu efekt çalışmasını “Dünyayı Kurtaran Adam”daki ışınlanma efektlerini yapan adam yapmış gibime geldi. Elektrik topları bütçe düşüklüğünden makarayı çizip de oluşturulmuş gibi sanki. Daha sonra ucube festivaline gidiliyor ve bu vampir tipli kan emici manyak, sahneden bi hatunu çağırıyor boynundaki haçı yakarak “Hadi gel bu gece günah denizinde yüzelim” bakışı atıyor. Tabi hatun dünden razı. Adam lökkadanak boyundan yapışıyor ve kan gölüne dönüyor ortalık. Daha sonra elinde elektrik topu çeviren manyaklar tekrar peyda oluyor ortalıkta. Güç birleştirir gibi bi naneler yapıyorlar ama zaten hiç bir anlamı yok. Klip manasız ve b.ktan ama istismar filmi standardında. Bu yüzden başarılı. Yok lan ne başarılısı, iki klip de berbatlıkta başa baş yarışır.

Selam olsun Bolu Beyi’ne, selam olsun dolu beyine : Kupa K1z1, Ters Meditasyon

Yazı bittiğinde “Deep Switch – Silver Bullet” çalıyordu.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

6 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. Buzcevheri Der ki:

    Ohaa be kimse yorum bırakmamış mı yoksa onaydan mı geçmemiş? Ben bu yazıyı okuyalı çok oldu ama yorum bırakmaya ancak fırsat buldum. 0 vıdıvıdıyı görünce de şaşırdım..

    Neyse hocam “Agony Bag” denen külotlu memelileri bana izlettirdin ya intikamım çok büyük olacak. Artık ne zaman denk gelirse sana iğrenç bir şey izlettireceğim. Ama bu mim beğendiğiniz video klipler tadında olmalıydı ve senden cidden değişik şeyler bekliyordum. Tangalı ucubeler değil… böhüüüüüüüüü

    =)

  2. respekto Der ki:

    daha yoruma ne hacet. her cümlesi espriler silsilesi. deli değil süpersonik ultramegamen powerpuf deli prof olmuşsun. yazılar karadelik gibi vallahi delürecem ha

  3. Deli Profesör Der ki:

    @buzcevheri Hocam Deli Profesör devri bitti artık. Yavaş yavaş tükanı kapatıyorum. Eli ayağı çekecem. Yorum o kadar da önemli kıstas değil aslında. Konuyla ilgili geyik çevirmek tabi güzel oluyor ama yorum yazmayıp okuyor çoğu kişi eminim. Mühim olan da o :D
    Bu arada bu Ali Rıza Binboğa’nın intikamının ilk kısmıydı. Daha misilleme yapacak mağdur durumunun yüzde 20sine bile düşmedin hocam :D

    @respekto Bak şimdi bak hele, içimin yağları eridi. Bi müddet daha uğraşayım blogla :D

  4. kubio Der ki:

    Yazılarınızın keyfini çıkarıyorum.Siz yazmayı eksik etmeyin :) Hoşça kalın :D

  5. Burcu Sezer Der ki:

    Yazıyı hiç umrsamayarak fotoğrafa bakarak bir adet kahkaha atıyorum… Bıraksalar grup elemaları birbirlerini ısıracakmış gibi =)

  6. Deli Profesör Der ki:

    @kubio Ben ara sıra yazacam efenim, siz de eksik etmeyiniz :D

    @burcu sezer Bende de çok tırt bi intiba uyandırdılar. Farklı gibi görünmeye çalışıp, çuvallayan bir grup salak gibi :D

Anlat derdini Marko Paşaya