Anekdot Silsilasyonu : Part XI
Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör* Pimp My Ride programında ne külüstürlerin, ev olarak bile kullanılacak kadar yaşanılası hale geldiğini gördük, ama açıkcası ben çok merak ediyorum, birisi bu programa Arçelik’in şu 3 tekerlekli meşhur triportörüyle başvursa, nasıl bi heybet kazandırırlardı?
* Kuzenin düğünü olunca ister istemez memleket Kayseri’ye doğru bir ılıman hava ziyareti. Düğün öncesi tantanası, herkes ordan oraya koşuşturuyor. Kına akşamı tabii haliyle. Kayseri’nin gençlik jenerasyonu hafiften mafyöz özentisi adamlardan oluşur. Damadın kınası kurumadan “Hadi eğlenceye” naralarıyla, noluyoruz lan dedim. Kayseri’de bar falan mı vardı diye düşünüyorum bi yandan. Gecenin bi vakti dağın başında bara değil bağa gidiyoruz, elde biralar, mangalda kızartılacak tavuklarla. Bizim gibi hoppa gençliğe biraz garip geliyor, ama adamların yegane eğlence kültürü bağ evinde gece 3, 4′e kadar mangal yapıp kafaları çekmekmiş. Süreklilik kazandığında iğrenç olarak adlandırabileceğiniz bi eğlence türü olabilir ama damadın özel arıza seçkisinden oluşan arkadaş çevresi bütün bu handikapları kotarıyor. İçki oldu muydu her yer güzel desenize.
* Bağ evindeki en karikatürize tipin yakınında durup gözlemledim eğlence bitene kadar. Sonuna kadar bu adamın mizahından istifade etmek istiyordum çünkü. Damada kına yakılmış, taze daha kına, kan kırmızıya meyilli. İnsanoğlunda hafif bi falım fallansın ruhu var, biraz da uzuvlarına ne olursa olsun heybetli görünsün isterler. Kuzen eline baktı, sonra bize döndü “Elimdeki kına aslana benziyor değil mi?” dedi. Millet “Hakkatten, vay anasını” falan derken, bizim karikatürize sağdıç kendi elindeki kınaya baktı, şöyle bi durdu, “Lan benim elimdeki kına amcığa benziyor.” dedi. Nası bi mastürbatör ruhuysa o an coştu gürledi.
* Karikatürize sağdıç ayak üstü tavuk yerken bi yandan bize anlatıyor. Tabii muhabbet nereden buraya geldi bilmiyorum. 1 ay öncesi civarı bunun kardeşinin parmağı kapı arasında kötü şekilde sıkışmış, tırnak düşecek gibi dursa da çıkmak bilmiyormuş. Parmak zonklar bi yandan, tırnak emanet dursa da inatla düşmez. Bizim bu akıllı sağdıç arı bulmuş bi yerden, kardeşinin tırnağı düşsün diye arıya sokturmuş parmağı bi de. Parmak artık bildiğin felç hale gelmiş o acıdan, şişlik iki katına çıksa, acı zirveye ulaşsa da o tırnak düşmek bilmemiş. Sonrası nedir bilmiyorum ama adamın bu pratik zekasına hayran olmadan edemedim o an.
* İki kapılı bir Honda, gidiyorum gündüz gece (Özgür Baba’ya eyvallah)
* Geçirdiği ufak trafik kazasından kelli iflah olamadı boynu gardaşımın. Boyun ve sırt arasında belli bi nahiye belli aralıklarla ağrıyor. Doktora gitti, krem ve antrenman vermiş. Valide kremi sürerken izledim, yarısını boca etti adamın üstüne ilk sıkışta. Gardaşım Mürad, “Uhhh çok yaktı sırtımı” diyerekten hafiften sızlandı. Valide üstüne kremi komple boca ettiğinin farkında değil sanırım, bombayı patlattı, “Yakıyorsa krem işe yarıyordur, iyi iyi.” Tedavinin cevap verdiğini 5 saniye içinde acı verip vermemesiyle anlayabiliyorsunuz yani.
* İnsan açlığın getirdiği iştahla önüne cennet meyveleri gelse, bedeli karşılığında ruhunu ipotek ediyor. Yemek bitip garrrk diyerek geğirdikten sonra cennet meyvesiyle, kerevizin tadı bir. E haliyle yemek bittiğinde iş para ödeme kısmına gelince tok karına pek bi koyuyor. Yemekten önce alsalar ben en azından yediğim yemekten çok daha memnun olurum.
* WinRar’ın setup dosyasını rarlayıp Rapidshare’e koymak nasıl bir eşşoğlueşşekliktir? Özel bi gelenek mi bu acaba?
* Ambalajından taze çıkarılmış teknolojik cihazların bir hafta boyunca üzerinden çıkmayan taze ürün kokusu var. Böyle ürünleri ilk başta çalıştırmadan önce burnuma yaklaştırarak uzun uzun kokluyorum, beni mest ediyor. Kokunun tek bir zerresini havayla paylaşmadan vücudumun içine çekiyorum ilk 2 gün belli aralıklarla.
* Evlerdeki kilerlerin içindeki eşyalar genelde çöpe atılmaya kıyılmayan, ama bi yandan da ölene kadar kullanılmayacak kondisyonda hurda türü parçalardan oluşur. Öyle bi kalıncasına içi dolu dolu demir vardı. Üstünde “1 T” gibi bişey yazıyordu sanırım, ya da çocukluk hayalimle ben ürettim. Gözüm yiyip bi kere kaldırdığımda, o kaldırdığım şeyi belli bir yaş seviyesini ulaşana kadar 1 ton sanmıştım. Titan’ların oğlu da olabilirim, ama ağırlık birimlerini öğrenecek yaşa geldiğimde bi bok olmadığımı farkettim.
* Kahpe falı
* Berberde tıraşın belli bi safhasına gelindiğinde “Ense nasıl olsun?” diye soruyor. Ense türlerine dair en ufak bi bilgim yok. Arkayı hiç görmediğimden, insanlar da görmüyor sanıyorum belki de onun etkisi. “Naturel yap” diyorum ama naturelin ne olduğu hakkında en ufak bi fikrim yok. Uzun bi süre önce berberde tıraş olurken, yanımdaki tıraş olan adam, berbere derken duymuştum, cahil gözükmeyeyim diye o gündür naturel derim. Umarım iyi bişeydir.
* 2-3 parça abur cubur aldıktan sonra ben istemeden poşet vermeyen bakkallara bi daha uğramıyorum. 2 kuruşluk torba yüzünden yekünde kim bilir kaç milyar para kaybediyor bu tür cimri bakkallar?
* Cumshot Collection, pornocuların “Greatest Hits”i midir?
* Bundan iki yıl öncesinde bulunduğumuz apartmanın zemin katında otomobil hırsızı ikamet ediyordu. Komşular altlı üstlü rahatsız. Sanıyorlar ki kendi evlerine girecek. Halbuki ben o adam oradan hiç ayrılmasın isterdim. Apartmanın sigorta güvencesi gibiydi. Hırsız bu sonuçta, her işte olduğu gibi bunun da kuralı var. Bulunduğu mevkinin evine, arabasına dokunmaz. Bi de her hırsızın kendi bölgesi vardır, o bölgeler dahilinde başkasının borusu ötmez, hırsız hırsızın malını çalmaz. Adamı yaygara yapa yapa polisin eline verdirttiler. Ondan sonra gidin 20-30 milyar güvenlik sistemlerine harcayın. Aklınızı seveyim sizin.
Yazı bittiğinde “Dead Family – Mirror” çalıyordu.