‘ ali suna ’ Mevzubahis Arşivi

Hell Yeah, I’m Back !

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Hell Yeah I'm Back!İlham İrem, “Ayrılıkların da sonu var“, Bob Dylan “Ölüm Dünyanın sonu değil“, Barış Manço ise “Koy g.tüne rahvan gitsin” demiş. Kendimi hayatın kötücül güçlerine alıştırıp, kötüyü kötü, iyiyi olduğu gibi iyi kabul etme vurdum duymazlığımın zirve noktasıdır şarkıları referans noktası almak. İyi zamanlarda “She is a bitch alright, she is f*ckin bitch alright” isimli muntazam disko şarkısını kucak dansı eşliğinde söylemesi iyi oluyor olmasına da, ilk başlarda, 6-7 yaşında bir çocuk kafasında, bütün insanların iyi kalpli ve dürüst olduğunu sanırken, birileri iyi niyetinizi suistimal ettiğinde pek de mümkün değil sevgili okurlar. Breh breh breh, şöyle bi Azeri lehçesinde ürekten gelen “Sevgili okurlar” hitabını kullanmayalı epey olmuş.

Böyle uzun bir melankoli halinden sonra geri dönünce aklıma magazin dünyasında bolca duyduğumuz “Düşmanlarımı üzmek için döndüm” sözü geldi aklıma. Denyoluğun dik alası. Kimse kimsenin umrunda değil, yani şu anlamda değil; beni mesela severek okuyan okurlar benim döndüğümü görünce sevinir de, beni sevmeyenin zaten daşhağında değil. Böyle triplere giren adamlar da çok görüyorum hani. Kimle yarışıyorsun a tavuk suyuna çorba yaptığım? Oturup paşa paşa burada hayatını mı anlatırsın, takıntılarını mı anlatırsın, bunlar seni tatmin etmek içindir. Yok şu huzursuz olsun, bunun k.çından terler aksın mantığıyla, bir “Cümle alem görsün” kafasında iş yaparsan olacağın şey daşak oğlanından ötesi değildir.

Resmi olarak bırakma yazısını 1 ay önce yazmış olsam da, esasında kafa 2-3 ay öncelerinden gidikliğe meyilliydi. İnsanoğlu böyle lan sevgili okur. Rahat, sağlıklı, huzurlu bi yaşam batıyor. Öyle bi türün son varlıklarıyız ki, başkalarının dertlerini görünce “Niye benim derdim yok” diyeceğiz neredeyse. Acının özentiliği mi olur lan? Derbederlik moda olmuş yemin ederim. Dün Acun’un programa baktım da biraz, 50 cent geldi ya hani, abi o nası bi tiptir ya? Herifi al polise götür, sorgusuz sualsiz 20 yıl hapis yatırırlar tipsizlikten. Ekrana 5 saniyeden fazla bakamadım, kadere lanet ettim, Adriana Lima yerine bu balta sapını gördüğüm için. Böyle bi tipin olduktan sonra dünya malın olsa ne yazar, kaç yazar? Yani böyle bi tiple dünya kadar malın olacağına fındık kadar damın olsun daha iyi. Heh, acının özentiliği diyordum. Bu rap müzik, blues gibi acının bi yanında tutmuş, ezilenleri, yani zencileri ayağa kaldırmış bi müzik ya, ulan resmen bu herifi dinleyen seyirci kitlesine şöyle bi baktım, hani kimse yanlış anlamasın, yani nerede keko tip var, herifler şapkayı takıp, yan çevirmiş. Ayran tahteravalli ilişkisini siz kurun. Tahteravalli. Bu da ne garip bi isimmiş yahu. İtalyan konsolos ismi gibi bişey lan. İnsan için İtalyan konsolosunun üstüne binip aşağı yukarı sallanır mı? Çocuklarımızı niye sallandırtıyorsunuz böyle bişeyde?

1 ay yazmayınca resmen dilim şişmiş, zihnimin dili şişmiş tabi. Artık argo, fikir, zikir ne varsa saydırıyorum, bi dahakisinde biraz daha durulurum gibime geliyor. Zaten şu yazı yazmadığım süre boyunca, özellikle belli bi kaç kişinin beyninin etini yedim. Manyak adamım, her şeyi bişeye benzetmem lazım illa ki, kendi kendime benzettim mi olmuyor, eğlenceme birileri dahil olacak ya, akşamdan bi tutuyorum muhabbete, gece yatana kadar. Tabi orada konuşulan muhabbetler yine beynimin belli bölgesinde parça parça datalandığı için muhtemelen yazımın içinde esintilerini göreceksiniz. Siz farketmeseniz de konuştuğum kişiler “Aaa, biz bunu MSN’de konuşmuştuk” diyebilir, doğaldır. Madem komik, madem garip, 500 kişi duysun nedir yani?

Son bi kaç yazıda blog yazma konusunda kendimde rejenerasyon yaratmıştım. Onca senedir tuvalete elimde ya gazete ya dergiyle girerim. Güzel oluyor yani ortamın ambiyansı. Sığır gibi fayans saymaktan iyidir. Madem tuvalette her aktivite daha bi verimli oluyor, bazen tuvaletimi yaparken okuyayım, bazen de yazayım dedim. Yeni bi blog yazma ritüeli ürettim fikrimce. Yapan illa vardır ama kendini ifşa etmiyordur. O değil de üzerinize afiyet cırcır olmuşum bi yandan da sevgili okur. O konsantrasyon haline ulaşmak için şort don ne varsa indirdim, klozete oturdum aynen tuvalet modunda yazıyorum. Ama bu cırcırlık durumundan mütevellit, bağırsaklar hiç durmuyor. At, eşşek gibi patır patır s.çıyorum yani yazarken bi yandan. Yazı 15-20 dakika daha uzarsa, su kaybından gidebilirim, o derece. Dini vecibelerimiz yüzünden sağ ayakla girdiğim tuvalete (- “Bunca yıldır yanlış ayakla girmişsin beynamaz herif.” demiş Çilekli Süt, bkz. yorum-3), yine aynı vecibelerden ötürü su sokmuyorum yani. Evde o kadar oda var, yiyeceğini içeceğini git orda hallet kardeşim. Milletin s.çtığı, seviştiği yerde niye yemek yiyecem diye uğraşırsın? Ayrıca bu mevzuya karşı olduğum gibi mutfakta, yemek yediğimiz yerde de bu tür cinsel aktivitelerin olmasına karşıyım. Sapla samanı karıştırmayın.

Guns ‘N Roses, 15 yıldır çıktı, çıkacak diye milleti kabız ettiği albümü çıkarmış, piyasalara geri dönmüş de, ben niye bekleyeyim tenhalarda menhalarda? Şöyle albüme bakıyorum da gerçi, siz 15 yıl ne b.k yediniz sorusunu soruyorum kendi kendime. Hani bu Axl Rose zibidisinin numarası olsa arayıp ciddi ciddi konuşmam bile bu rezalet albümü gördükten sonra. Anca ahizeye üfletip daşhağımı serinletirim. Bi de sağınızda solunuzda Guns ‘N Roses=Axl Rose diyen denyolar varsa onların numarayı da verin, tek tek aynı diyaloğu kuracam. Her ne olursa olsun, 15 yıl düz duvara tırmanan millet hayvan gibi abandı albüme haliyle. Satış listelerinde 1 numaraya vurdu albüm. Resmen arabesk olmuş. Derbeder bir ergen gencin aşk isyanları gibi. Türkiye Amerika’nın 15 yıl gerisinden geldiği için bu dandik duygu sömürüleri Türkiye’de moda olabilir de, elin gavuruna nasıl yedirdiniz, vallaha hayret.

Siteyi görünüm olarak, neredeyse birebir aynı görüyor olsanız da, şu son 15 günde resmen hoşaf oldum. Ailenizin Kılıçdaroğlu’su Beyn‘in Twitter üzerinden bana WordPress’e geçiş konusunda hosting ve yardım olarak sınırsız teklifleri olduğunu söylemesiyle başladı yenilik. En son terkediş yazımda da Zümrüdüanka kuşu gibi küllerimden doğacam diye büyük söz etmiştim. Düşün artık, tükürdüğümü yalamamak için yenilenme yolları arıyordum. Çıkarır masaya vurur, yine de bi yenilik yaparım. Hani uyuşturucu işlerinde bi alıcı olur, bi de aracı olur ya, Barış, beni Doctus.org forumunun ve Doctus.net hostinginin sahibi Tansu Bey ile tanıştırdı. Tansu Bey demem Barış’a komik geliyor, fekat kendisine Tansu Abi desem bu sefer kendimi 7 yaşındaki, şeker-para dilenen bastıbacaklar gibi hissedecem. Tansu Bey sağolsun, blogumu ve stilimi beğenmiş, (Belki de, sevineyim diye öyle demiştir) Wordress’e geçebileceğimi ve hostunda yer vereceğini söyledi tabi. Açık büfe bulup da yiyip yemeyeceği her şeyi tabağına koyan ensesi kalın bi müşteri gibi hissettim o an. Blogger yasağı iştahımı kaçırdığından beri böyle bi olayı düşünürken fırsat ayağıma geldi. Tabi kafamda yığınla tereddüt vardı. Sonuçta ben WordPress olayından anlamıyorum. “Sen bavulunu, bohçanı topla da gel” dedi. Taze gelin gibi nazlandım.

Ben temamdan memnun olduğum için ilk olarak temayı yine eskisine benzetmeye çalışmakla uğraştık. Bilemediğim çok nokta oldu, hepsinde de Tansu Bey neredeyse 7/24 destek verdi. Temada bazen onun bilemediği noktalar oldu. Mesela yorum kısmında avatar olayını falan ayarlayamamıştık. Sağolsun orada da Alişko (Abi o kalıpla sana Alişko demeye dilim varmıyor) el attı. Tepeye random post olayını koymaya çalıştığımda temanın şaftı kayıyordu. Hemen Adanalı Hüseyin Mert babaya söyledim, ilk altıpaklarını alnımın çatına dayadı, sonra hallederiz yiğenim diyip çatır çutur kod yazdı. Bi de “En çakma wordpressçi yazar bu kodu” diyerekten havasını bastı, ama sözde ironi olmalı diye düşünüyorum (Öyle mi abi?) Barış da Viyana cemaat evlerine içkiyi sokan yasa tasarısıyla uğraşırken, bir yandan da elden geldiğince destek olmaya çalıştı. Şimdilik yaban ellerde diye pek rahatsız etmedim, ama gelince sabrını bayağı ölçecem bu site olayında. Yalnız Tansu Bey ne adammış arkadaş. Sinirlerini aldırmış gibi, çelik de değil, platinden sinirler. Hem hostingi beleşe alıyorum, hemi de adama öyle ekstrem sorular soruyorum ki, bi kere bile “Bi s.ktir git arkadaş, işim gücüm var kuruyorsan kur, yapamıyorsan defol” demedi. Bilgisayar konusunda 2-3 gıdım bilgisi olan bazı lavukları bilirsiniz, hemen artizlik yapmaya, yağ yakmaya başlar. Vallahi temasından, hostuna, yazı ayarından, permalink ayarına kadar günlerce yardım etti bana.

Hayatımda pek garip şey olmaz. Sıradan şeyleri yaşarım. Ama sıradan şeyleri yaşarken de bu şekilde aşırılık zirvede oluyor. Yani böyle bi hosting sahibini yerkürede günlerce arasam bulamazmışım. Kendi başıma yapsam 2050′de bitirebileceğim şeyleri 15-20 günde hallettik. Bazen bu düzenleme işleri sırasında antin kuntin isteklerimden dolayı aynı antin kuntinlikte sorunlar çıktı ki, sırf bu sorunlar yüzünden sonsuza kadar siteyi açmaya çalışacakmışım gibi hissettim. Bi yandan bu bilgisayar olaylarını öğrenmek istemiyorum açıkcası. İnsanın sosyal hayatından çok şey alıp götürüyor. En verimli çağımda, gezip tozacağım yıllarda, ne işim var kardeşim php mhp ile? Ama blog yazmanın lezzeti apayrı bişey, Allah için. Çoğu insana değişmiyorum diyorum, bakın ne kadar mühim benim için oradan anlayın. Fekat 3-4 yılı Pazar günleri Bizimkiler ve Parlement Sinema kulübüyle y.rak gibi geçen bi insan olarak, yeterin gayrı, gezecem tozacam diyorum.

Kafamın bozuk olduğu anlarda gezdim tozdum, lıkır lıkır içki içtim de toparladım. Gerçeklerin perdesini aralayan parnak gibi aynı lan. İçiyorsun, her şey daha bi somutlaşıyor, daha bi gerçekçi hal alıyor. Duygularını, insanların ruhlarındakini daha gerçekçi hissediyorsun. İşte bunu hissettiğin zaman da iyiyi ve kötüyü olduğu gibi kabul ettiğin için ayna gibi oluyorsun şerefsizim. Bu sefer kusacak dozaja çıkarmadım ama içtiğin zaman yer yer kusacan arkadaş, çekinmeyecen. Deliroloji dininin inancına göre içtikçe kustuğunda, bi yandan da ruhundaki kötülükleri kusarsın yere. Onun bi de üstüne işedin mi, o bi daha geri gelmez. Kötü alışkanlık simsarı gibi görmeyin beni. Zati öyle görüyor olsanız, bu siteyi ilk açtığınızda bırakır giderdiniz. Sadece abuk sabuk konuşan bi manyak olarak düşünün.

En başta Tansu Günay olmak üzere, siteyi eski ruhunu kaybetmeden yeniden inşa etme aşamamda emeği geçen Barış Ünver, Hüseyin Mert ve Ali Bahşişoğlu‘na çok teşekkür ederim. Bana yazmam için bi amacım olduğunu göstertip siteyi daha da panik halinde bitirmemi sağlayan siz okurlara da çok teşekkür ederim. Ayrıca “Siteyi düzenlemem lazım bugün, okula gelemeyecem, raporu da vermemiz gerekiyordu ama hiç kimseye verdirtmesen de yarın hep birlikte versek, mağdur olmasam” dediğimde gemileri yakıp kendi raporunu vermeyen ve üstüne üstlük başkalarının raporunu vermesini engelleyen Gizem Öztürk‘ü de boğazından ısırırım. İçimdeki gariban Bilo’yu öldürdünüz. Ahanda Namıssız Bilo.

Yazı bittiğinde “Galactic Cowboys – The Record Ends” çalıyordu.

Ali Suna

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Bu başlık her ne kadar arama motorunu manipüle etmek adına açılmamış olsa da, bazı densiz tırtolar yüzünden bu şekilde anlaşılabilir. Her insan bilindiği üzere belirli aralıklarla adını soyadını arama motorunda aratarak egosunu tatmin eder, tabi kendisiyle ilgili verilere ulaşırsa. Benim de yer yer kendi adım, yer yer başkalarının adı ile arama sorgularım oluyor her normal insanda olduğu gibi. Lakin hayret ettiğim bir nokta var : İnternetin “i”sinden, evet “i”sinden dahi anlamayan insanların adları soyadları ile yaptığım sorgular sonucunda onlar 1. sırada çıkarken, ben Google’ın ebesinin örekesi diye hitap edebileceğim uçsuz bucaksız kısımda çıkıyorum. Aslında bunu kendi salaklığım olarak görüyorum. Söylemezler mi adama “A öküz, madem adın Ali Suna, elindeki www.alisuna.com domainiyle ufak bi site yapıp arama motorunu domine et” diye. Söylerler tabi. Ama kendine tezat ve kendinin köprüde karşıya geçmesini engelleyen bir keçi olduğum için domainimi kıytırık bir sitenin parçası olmaktan uzak tutuyorum. Yeri geldiğinde bu ülkede en orjinal Ali Suna olan şahsımın temsilcisi olarak, diğer Ali Suna’ları hasetinden çatlatacak bi site olmalı. Evet bu da gariptir, afedersiniz ama bu ülkede şeyinizi sallasınız Ali Suna isimli birine denk gelirsiniz illa ki. İsmimi markalaştırıp, diğer çakma Ali Suna’ları piyasadan toplatmak niyetindeyim bu yüzden. Geçenlerde bu denyolardan birini MSN’e eklemiştim, lakin bir Ali Suna kıvrak zekasına ve geyikliğine yaklaşmaktan dahi çok uzaktı. O yüzden siz okurları uyarıyorum, sahte Ali Suna’lara kanmayın, orjinali aynen resimdeki gibidir. En azından aşırı derecede sinirlendiğinde.

Resime şu alt açıklamayla bakmanızı salık veririm : “Hişşşş Angelina! Kime diyom lan ben kıvırmasana! Bak bi de açık saçık giyinmiş. Valla sokacam bu Light Saber’ı bi yerine bi gün ama hadi hayırlısı.”