Anekdot Silsilasyonu : Part VIII

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

* Biraz daha bilgisayar başında dursam fıttıracağım anlardan birinde ani bir kararla Çeşme’ye gitmiştik günübirlik. Plaj eğlencesi, şezlongu, güneşi ayrı bi güzeldir. Ama mevzu tuvalet konsuna gelince evdeki s.çma rahatlığı olmuyor tabi. Gelenlerin kedi gibi kumu kazıp içine s.çmayacaklarını bildikleri için de 1 lira yapmışlar tuvaleti Allahsız değnekçi tipli götlü göbekli işletmeciler. Gıcıklık bu ya, bira içsem bu kadar üst üste gelmez çişim. Plaj dopdolu, tuvalete işemeye gidiyorum, 1 işiyorum, 2 işiyorum, 3, tuvalette bi kişilik kuyruk bile yok. Denize girenlerin ara sıra çömelip, domalıp, insanlardan kaçtıklarını görünce farkettim. Büyük küçük farketmiyor, yumurta kapıya dayandığında dahi denize sıçıyorlar. Teşbihte hata olmaz bilirsiniz, resmen palamutları suya bırakıyorlar. Böyle pis heriflere mavi bayrak mı dayanır, o da kahverengi olmuştur. Gerçi o bayrağın direğini tuvaleti 1 lira yapan bu işletmecilere mi yoksa bu denizin içine sıçanlara mı soksam bilemedim.

* Bir insanın Full Metal Jacket‘ı izlediği günün ertesinde askerlik kağıdı gelir mi? Gelirse o adam altına patır patır eder mi?

* Devlet tarafından kafeslendikten sonra, derbeder aç bilaç bırakılan bozkurtun hikayesi, “Âtıl Kurt”

* Ömrüm boyunca zihnimde “Beşamel Sos” kelimesi yankılandı, durdu. Zihnimin bana çağrıştırdığı kadarıyla yetindim. Hiç internete girip de ne olduğuna bakmadım, hala da bakmıyorum. İsminde acayip bi tatlılık, bi bal damlama durumu var, hani karamel gibi lezzetli, o renkte bi sosu çağrıştırıyor bana. Umarım öyledir.

* Halk Bank sanırım gelişim bütçesindeki bütün parasını “Yenilendi, yenileniyor” reklamlarına ayırdı. Ödenekten kalan son 10 YTL ile de maskot yaptırmışlar gibi duruyor. Bilen bilir, bir dikdörtgenin üstüne 2 göz, 1 de ağız çizilmiş sadece. Maskotunuzu s.keyim demeden edemedim, afedersiniz.

* Çocukluk sanrıları sanırttırmaya başladı yine. Bi an güzergaha güzelgah, Eşrefpaşa’ya Eşşekpaşa dediğimi hatırladım. “Eşşekpaşa Güzelgahı”nda akıcı bir trafik var bu sabah.

* Ulan film fragmanları da az devrelerimi yakmadı zamanında. Filmi anlatan adam “Böyle muhteşem efektler görmediniz” diyince ben “Etekler” anladığım için baldır bacak dolu olduğunu nasıl bu kadar rahatça ve fütursuzca söylüyorlar diye düşünüyordum.

* Ne zaman otobüse binsem gözüm, altında “Acil durumlarda cama vurunuz” yazan çekice ilişir. “Keşke bi fırsatını bulsam da şu çekiçle camları döksem, ne kadar etkili acep?” diye hayallere kapılırım.

* Sakin insanların rahatlama yöntemleri hep varsayım üstüne kuruludur, cidden. Ne taş, ne talaş hesabı. Karşıdan karşıya geçerken çoğu vakit benim geldiğim tarafa doğru kendi açısına göre karşıya geçen yayalardan birini gözüme kestiririm. O an mesela şişe varsa elimde şişe, şemsiye varsa şemsiye de müdahil olur hayalime. Hayalimde ilk olarak elimdeki objeyi karşıdan geçenin suratına fırlatır, sonra da Allah ne verdiyse dalaklarına saydırırım. Psikolojik rahatsızlık mı bilmiyorum ama cidden ferahlattığı aşikar.

* Dolmuşta en önde oturduğum zamanlarda inmeme 2 durak kalmışken, davarın biri el kaldırıp biniverir. Yer derdinde değilim tabi ki. Benim sorunum, dolmuşa binen hanzoların 2 adım atıp dolmuşçuya elden para vermek yerine omzuma ellerini değdirip para uzattırmaları. Öyle böyle değil, birisi dolmuşta sırf bunu yapmasın diye dergi merrgi okuyorum ç*k kadar yerde, öyle durumlarda 1. dereceden hanzo değillerse kendileri veriyorlar. Ama dergim olmadığı zaman 2 durak kala sırf bana birisi “Şurdan bi kişi lütfen” diyip para uzatıp/uzattırmasın diye aceleyle iniyorum. Ondan sonra beyhude 2 durak yürü babam yürü. Buradan Tüm Türkiye’ye sesleniyorum, benim dolmuştan inmeme 2 durak kalmışken dolmuşa binmeyin, binecekseniz de paranızı kendiniz uzatın. Bi gün birinizi çok pis tersleyecem, hadi hayırlısı.

* Benjamin Toshack‘a zamanında insanlar Bünyamin Taşak diye lakap takmış mıydı, yoksa ben yeni bişey mi keşfettim? Kardeşime sordum, o da hatırlamıyor böyle bişey. Adamın adını her duyduğumda bu çağrışımı alıyorum halbüse.

* Millete imza konusunda çok özeniyorum lan. Herhangi bi resmi belge önlerine geldiğinde şak diye imza atıyorlar. Benim hiç imzam olmadı ki. Rastgele karalıyorum. Hiç de bi Allah’ın günü oturup defter üstünde imza çalışması yapmadım. Arkadaşlarına imza bile üreten var. Ama benim normal el yazım zaten imza gibi, bu konuda beceriksizliğim belki de ondandır.

* Dübürist – Dübür uzmanı

* Üniversitede okuduğum Fizik bölümü yüzünden alternatif-direkt akım demeyip, gözünün yaşına bakmayıp AC/DC‘den (grup olan hani – herkes bilmeyebilir) nefret edecem lan. İnsan hangi bölümü okursa onunla ilgili herşeye kıllanıyo sanırım. Yeni albümlerini Fizik çalışırken dinledim bi de, overdose oldu. Gerçi onların isim cinselliğe göndermeydi (Alternatif-direkt akım, anlarsınız ya) Evet, evet böyle düşünürsem onları mezara gönderene kadar bile dinlerim ki, bu 200 yıla tekabül eder. Ben ölürüm, onlar yaşar.

* İsimleri hafızada tutma konusunda gerçekten ciddi problemlerim var. Bir insanın yanında 1 ay dursam bile sormam, o derece. Unuturum yani. Şu an bi yığın adamla tanıştım ama sorsanız g.tümden uydururum isimlerini. Geçenlerde bi anda kızın biri Dünya Sineması’nın Ustaları isimli kitabı okuduğumu görünce o vesileyle tanıştı. İsmini de söylemişti ama nasıl olduysa Merve diye işlemişim belleğe. Gerçi isim konusunda zayıf olan belleğim için kızlar Merve ve Tuğçe, erkeklerse Alp oluyor. Başka bi gün yeniden denk geldiğimizde numarasını vermek istedi. Cep telefonu da kullanmam açıkcası, zor bela çıkardım telefonu. Numarayı yazdım. “Merve’ydi değil mi?” dedim. “Ay aşkolsun, adım Zeynep” diye buyurdu kendisi. Buyrun size şenlik. Çam üstüne çam. Bana isminizi ezberletmeye çalışmayın kardeşim. Sawyer patentli lakap sistemi daha uygun bana. Unutmamak için “Bundan sonra senin ismin Su olsun.” dedim.

* Leman, K ve bilimum haftalık yayınların tuvalet, otobüs yolculuğu gibi ortamlarda sayfasının açıldığı zaman elde tutmasının ne kadar zorlaştığını bilen bilir. Dergiyi illa ki katlamak gerekir ki bu yolculuk sırasında yandakinin suratına dirsek atmamıza, tuvalette s.çma konsantrasyonumuzun bozulmasına sebep olur ve dergiyi ıslak yere koymamız icap eder. Bu yüzden böyle durumlarda hazzın kesilmemesi için bu tür dergilerin spiralli yapılmasını talep ediyorum. Katlamadan, dirsek atmadan cidden güzel yolculuklar olacaktır.

* Biraz önce teknolojinin nimetlerinden faydalanarak MSN’den Safinaz Büfe’ye maxi karışık siparişi geçtim. Yarım saat sonra parlak, bıyığı terlememiş bi oğlan geldi sandviçi vermek için. Belli ki acemi. İki tane sandviç 7 lira tutuyor. 10 lirayı çıkarıp verdim, işte elemanın acemilik noktası da burada patlak verdi. İçi sırf 1 liralarla dolu freebagini o kadar yokladı ve çıkara çıkara 2 lira çıkardı. O anki tipi görmeniz lazımdı, rol de yapamıyor. Sanıyor ki üstü kalsın diyecem. “Hulusi Kentmen jenerasyonu benden bi kaç önceki jenerasyon anam babam” dedim içimden. Garip ve bu çakallığı yeni yeni denemeye başladığı her halinden belli olan surat ifadesiyle “Bi saniye, şuradan 1 lira daha verecektim.” dedi, parayı istemeye istemeye verdi ve giderken t.şakları k.çına kaçmış bi insan abandonezisyonuyla çıktı gitti.

Yazı bittiğinde tabi ki “AC/DC – Spoilin’ For a Fight” çalıyordu, g.tüm de trampet çalıyordu.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

27 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. Damacana Der ki:

    Senin şu Anekdot Silsilasyonu serilerine bayılıyorum. Hangisine yorum yapacağımı şaşırıyorum eminim birçok kişi bu yorum çelişkisine düşüyordur :)

  2. Kriptograf Der ki:

    İzmir’de oturduğunu 2 aydır farkedemedim ya ona yanıyorum ben. Allah beni kahretmesin :) . Arada seziyordum aslında lan eshot dedi aha galiba İzmir’e geldi ondan diyor diyorum hep. Nedense bi yediremedem, söz geçiremedim bünyeme İzmir’de yaşadığını.

    Dergilerin spiral olması hususunda size bi katılıyorum bi katılıyorum ki, eyle beyle değil…

  3. Buzcevheri Der ki:

    Birileri otobüslerdeki o çekiçleri çalıyor. Belki de senin gibi çekiçle cam kırmyı merak edip de kendine hakim olamayanların işidir.

    Minibüs olayım ise ya en arka sıra, ya en ön koltuk ya da hiç binmeme şeklinde özetlenebilir. Bu dediğim yerelere geçersem para uzatmaktan yırtıyorum. Ben de nefret ediyorum çünkü. Bazıları ise severek yapıyor bu işi. Onlardan çok olsa keşke, hep onlar yapsa bu işi..

  4. kubio Der ki:

    ben bu sitenin bir çekim kuvveti olduğunu düşünüyorum.kontrol etme gereği duyuyorum her gün.2.*konusunda da savaşma seviş lafına bir kez daha katıldım.

  5. muhaber.net Der ki:

    “Bünyamin Taşak” aklıma gelmemişti de, “bencemil taşak” aklıma gelmişti… ben de çok orjinal düşündüm demiştim,,, demek ki düşünmemeşim… zaten taşağı herkes düşünüyor :)

    bir de “davut bakim” var…

  6. Tembel Tösun Der ki:

    Ecem konusunda sana bodoslama katılıyorum. Aynen dediğin gibi oluyor.

    Vakti zamanında Ecem diye bir sevdiceğim vardı da az çektirmemişti bana tabi o zaman “Ecemim” olmuyor. :D

  7. respekto Der ki:

    en azından sen isimleri aklında tutamıyosun. ben suratları bire tutamıyorum. yolda yürüken tanıyamadığım insanlardan selam aldığım çok olmuştur. böyle durumlarda patrick gibi bön bön bakarım yine hatırlayamam

  8. Deli Profesör Der ki:

    @damacana Çok teşekkür ederim hocam. Sitenin tepesine gönül rahatlığıyla “Damacana Onaylı” yazabilirim, vallahi güzel referans :D Herkes bi madde üstüne geyik yapsa yine güzel olur yani, beğenildikçe gaz veriyor sonuçta :D

    @kriptograf Aynı şehirde bulunup, belki de aynı metrekareler içinde nefes alıyoruz, kim bilebilir ki? :D

    @buzcevheri Yok hocam ya onlar başkalarının kafasında kırmak için çalıyordur, ben bile kompleks düşüne düşüne bu kadar düşündüm, onlar kafa kırmaktan ötesini hayal etmez ki :D

    @kubio Kubrick seninle aynı fikirde değil gibi ama :D Gerçi orda da bi vuruş 10 kuruş muhabbeti vardı hani :D

    @muhaber.net Düşünüyorum da Bencemil Taşak daha orjinal vallaha. Yani kıstas olarak düşünen kişi sayısını ele alırsak benim keşfettiğim Amerika daha çok keşfedilmiştir :D

    @tembel tösun “Eceliiiiim” diye bağıracan öyle durumlarda :D

    @respekto Sende fotografik hafıza yok. Bırak fotografiği, hafıza yok :D

  9. Baris Unver Der ki:

    Damacana’ya katılıyor ve Halk Bank anekdotunu yorumluyorum: Ayıp etmişsin Halk Bank’a. Dikdörtgen o.

  10. Sakin Kafa Der ki:

    beşamel sos olayında yalnız değilsin dostum. bilmiyorum ne olduğunu. belki de kaç kere yedim.

    ama ne olduğunu öğrenmek istemiyorum. ne itici ne yapmacık bi isim. pissss

  11. kubio Der ki:

    ahh ahh blogstickerss ahhh :D

  12. Deli Profesör Der ki:

    @baris unver Abi var ya yazdıkten sonra aklıma geldi, istemdışı kare yazdığımı farkettim, düzeletecektim, unuttum, sonra şimdi sen diyince düzeltmesi kaçınılmaz oldu :D

    @sakin kafa Umarım biri bu konunun altına ne olduğunu yazmaz. Öldürürüm yazanı vallaha :D

    @kubio Hacı hay hay dedim ya, nası bişey istiyorsun söyle yardımcı olayım ayıpsın :D

  13. Taylan Der ki:

    acdc ne şarkı yapmış be hala bitmemiş. : )

  14. kubio Der ki:

    wii ile alakadar olanı istiyorum :)

  15. Jeaquline Der ki:

    Beşamel sos; unun yağla kavrulduktan sonra kaynar süt eklenmesiyle yapılan bi sostur canlarım. Bana -nedense- peyniri hatırlattığı için yememekte direttiğim bişeydir…

    Birinin bu açıklamayı yapması gerekiyodu, mwahahah >D

  16. Artificial Der ki:

    ben de yüzleri geç tanıyorum artık.. asosyal olduğum için antreman da yapıp beyin kaslarımı geliştiremiyorum..bildiğin gibi kullanımayan organlar düşer.. :)

    abi biz de öle kitapçılarda takılıyoz ama daha hiç bi kız gelip meraba sen de mi şunu okuyosun demedi.. yani astroloji kitaplarına bakarken bile.. :)

    fotodaki senmisin?

    otobüsteki çekice benimde gözüm ilişiyo.. bi aksiyon olsada alıp kırmak için mazeretimiz olsa fln..

    denizde dışkı salınımı yapanlara gelince: o dışkının yüzmesi lazım. özgül ağırlığı hafiftir, elbet birinin kafasına çarpacaktır yüzerken (sahile vurmadan önce)

  17. Deli Profesör Der ki:

    @taylan AC/DC bitmez hocam, bitmez. Mezara koy, mezarı inletirler, hey yavrum beee :D

    @kubio Çok yakında konuyla ilgili desteğimi göndereceğim efendim şüpheniz olmasın :D

    @jeaquline Ölmek mi istiyorsun sen? Bi de özellikle uyardım, zihnimi kirlettin. Bunu unutmayacağım görürsün :D

    @artifical Evet efendim bizzat benim :D
    B.k mevzusuna gelince, insanlar derinlere yüzüyorum bahanesiyle uzaklara çatladıkları için kimse farketmiyor. İstediğin kadar fizikten bahset bana bunu açıklamaya hiçbir güç yetmez :D

  18. Jeaquline Der ki:

    Valla bu yaptığımı istediğin kadar unutmayabilirsin… Beşamel sosun ne olduğunu da unutmayacaksın nasıl olsa >D

  19. Deli Profesör Der ki:

    Gerekirse telkin yöntemiyle, gerekirse şartlanma yöntemiyle unutacam, bi şekilde silecem hafızamdan. Ama hafızamda bu yaptığın hareket kalacak. Suratını belleğime iyice kazıtacam, ki gördüğüm anda tereddütsüz öldürebileyim :D

  20. kabakmeltemi Der ki:

    Hani o annesini sömüren fare benzeri şeylerden biri mi bu? Teyzelerin kullandığı “maaşallah nasıl da büyümüşsün öyle” repliğini gönderiyorum ona… :)

  21. Sakin Kafa Der ki:

    15 Ekim’de demişim ki ben de bilmiyorum beşamel sosu. Sonra sen bana demişsin ki umarım kimse bu yazının altına yazmaz, ama arkadaşın biri rahat duramamış. “beşamel sos; Unun…” yazmış. bu kadarını okudum işte, hemen kafamı çevirdim. Öğrenmicem be! Aslında şu anda çok merak ediyorum. Lanet bilgi elimin altında ve ben onu okumuyorum.. kam on kafaaa! gergin kafa

  22. Zeitgeist Der ki:

    Film dedinde aklıma geldi yahu. Fragmanların sonunda yazan ‘Coming Soon’ u Komik son olarak algılardım.

  23. Deli Profesör Der ki:

    @Sakin Kafa Beşamel sosun ne olduğu bilgisini bünyem kabul etmemiş olacak ki zaman içinde puf diye uçup gitti. Hala ne olduğunu bilmiyorum. Bünye onun açıklamasını kabul etmiyor ne mutlu ki. Benim için hep bi gizem olarak kalacak :roll:

    @Zeitgeist Aha harbiden ben de komik son diye biliyordum onu. Çocukluğumdan güzel bi sanrıyı tutup çıkardın vallaha :mrgreen:

  24. Zeitgeist Der ki:

    Bu arada, Safinaz Büfe’yi seven birine rastlamak beni çok sevindirdi. :D

  25. Deli Profesör Der ki:

    Kimsin sen, Safinaz Büfe’yi nereden biliyorsun? Benimle tanışıklığın mı var yoksa :D

  26. Zeitgeist Der ki:

    “Biraz önce teknolojinin nimetlerinden faydalanarak MSN’den Safinaz Büfe’ye maxi karışık siparişi geçtim.”

    Yazıyor ya yazdığın yazıda. Yazdıklarını da mı unuttun yoksa. :D Umarım bu Safinaz Büfe, Şirinyer’dekidir. Rezil rüsva olmayayım sonra. :D

  27. Deli Profesör Der ki:

    E tamam işte Şirinyer’deki Safinaz Büfe’yi bildiğinden kıllandım zaten :D Ben hep ordan yiyorum yani sandviçimi :mrgreen:

Anlat derdini Marko Paşaya