Edward Scissorhands (1990)
Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli ProfesörSöyleyin bakalım,hortlakların,ecinnilerin,ucubelerin insancıllaştırılmış versiyonları denince ilk kim geliyor aklınıza?Yok lan,ne Hasan Karacadağ’ı?K.çınızdan uydurmayın.Ben Tim Burton‘dan bahsediyodum.Hani şu b.k çukuruna düşmüş gibi saçlara sahip bi yönetmen var ya,aha o.Tabi ilk başta yaptığım tabirde,son çektiği Sweeney Todd filmini ayrı tutmalıyım,zira orada bir yaratıklaşma,hayvanlaşma hikayesi var.Aslında düşündüm de Tim Burton’ı kalıba sokmak da pek doğru değil.Kafasına göre takılan bi adam.(bkz. Big Fish)
Film,makyaj malzemeleri satan bi kadının,esrarlı bi şatoya gidip,oradaki ucubeyi,Edward Scissorhands‘i (Johnny Depp) eve getirmesiyle başlıyor.Peki bi insan neden bi ucubeyi eve getirir?Bilinmez.Ama bunun içinde komşular içinde popülariteye sahip olma isteğinin yattığını söyleyebilirim.Zira kadın amacına ulaşır,Edward Scissorhands çevredeki bütün meraklı komşuların göz bebeği olur.Bunun sebebi de makastan oluşmuş ellerini çok yeteneklice kullanıp kadınlara çok güzel saç modelleri yapmasıdır.Edward,yarım akıllı,yarım kalpli bi adamdır.Bu yüzden bazı komşularının ona kur yaptığını da anlayamaz.Ama ne de olsa yarım kalp var dedim ya,onu alıp eve getiren kadının kızına içten içe bir aşk beslemeye başlar.Hatun da hatundur hani.Bizim ufacık,tefecik,elbise hırsızlığı yüzünden zamanında prestiji sarsılan Winona Ryder‘dır esas hatun.
İşin garip yanı,filmde insanlar nerdeyse Edward’ın ne olduğunu,ne hissettiğini;kısacası hiçbirşeyini merak etmezler.Sadece makas bıçak setinden başka birşey değildir çoğu için Edward.Zaten filmin en başında Tim Burton’ın bu yapaylığı sağlamak için elinden geleni yaptığını görüyoruz.İnsanların yaşadığı bu minik,minyatür kasaba,gerek evleriyle,gerek insan tipleriyle,gerek arabalarıyla adeta bir yapaylık abidesidir.
Filmin tahmin edebileceğiniz gibi asıl eğildiği nokta Edward’ın normal insanlara karşı yaşadığı adapte sorunu ve kendi içinde yaşadığı çözülemez acılar.Kendisinin yarım bir ucube olduğunu bildiği için hep çevresine karşı bir eziklik hisseder.Film başlangıçta karın nasıl yağmaya başladığını anlatarak girse de asıl olayımız bir ucubenin bir güzele aşkıdır.
Tim Burton,kendisini en iyi anlatan hikayenin bu olduğunu söylemiştir.Aslında söylemesine de gerek yok Edward’a yaptığı saç modelinden bunu anlayabiliriz.Bu film bir nevi imgelerle tamamlanmış yönetmenin otobiyografisi niteliğinde.Tim Burton’ı seven ve daha yakından tanımak isteyenler için mükemmel bir film.”Amaaan bre,yemişim Tim Burton’ı beyav,bana film getirin.” diyenler için de mükemmel bir film.Aynı zamanda bu filmi izlediğinizde Johnny Depp’in ne kadar çok yönlü bir oyunu olduğunu bir kez daha göreceksiniz.İzlenmeli mi?Kesinlikle.
Favori Replik
Kim : Sarıl Bana.
Edward : Yapamam…
Yazı bittiğinde “Al Di Meola – Tao” çalıyordu.
Taylanov Der ki: 20.02.08 tarihinde 17:38 civarında yorumlamış
Favori repliğe katılıyorum hocam. İnceden vurmuşsun… Ayrıca Tim ile John aşkı hep sürsün. Süper yapımlar çıkarıyorlar..
onurr Der ki: 20.02.08 tarihinde 18:25 civarında yorumlamış
Ben bu filmi çok küçükken izlemiştim. Yine bulsam yine izlerim. Çok güzel bir filmdi.
buzcevheri Der ki: 22.02.08 tarihinde 12:39 civarında yorumlamış
Ben bunu sevmiyorum. Beetlejuice ve Big Fish favorim. Son filmi de şu anda emulede.
In EMULE we trust.
Tavsiye: Bu arada geçenlerde torrentten falan bahsetmiştin. Tavsiyem emule kurman. Tamam kurulumu biraz uğraştırıyor, port aç falan filan ama süper icattır kendisi. Netten bakarak kurabilirsin. En güzel yanı da; ben o kadar download yaparken bir taraftan surf yapabiliyorum ya da wow oyanayabliyorum. Yani neti kasmıyor, ama torrentde dl hızın bir artsın google a dahi giremezsin.
http://www.buzcevheri.com
Deli Profesör Der ki: 22.02.08 tarihinde 16:18 civarında yorumlamış
Valla Emule’da kullandım ama beni hiçbiri torrent kadar tatmin edemedi.Diziler,filmler,hepsi adeta çatır çutur iniyor.Hele ki torrentbytes üyeliğin varsa o zaman sabahlar olmasın
Valla ben hep 100le indiriyorum hiçbişeyi yavaşlatmıyor.Ne ararsam da buluyorum zaten.
buzcevheri Der ki: 22.02.08 tarihinde 16:30 civarında yorumlamış
O da iyiymiş. Tavsiyeye tavsiye geldi yani. =) Emule’de high id olup da beğenmediysen o da ayrı bir ilginç.
http://www.buzcevheri.com
Deli Profesör Der ki: 22.02.08 tarihinde 16:34 civarında yorumlamış
Siz üstadıma tavsiye ne haddime.Koskoca bavul dolusu film birikti torrentle.Bayağı bağlandım ona,gayet randımanlı gidiyor.Bana torrent olayını öğreten Metin Abi’min sözünü de eklemeyi bir borç bilirim : “Torrentten ötesi yalaaaaan”
Darkohl Der ki: 22.02.08 tarihinde 22:46 civarında yorumlamış
Tim Burton’in diger filmleri gibi bunu da cipil cipil gozlerle izlemistim.
ne guzel dakikalardi :}
Anonymous Der ki: 16.09.08 tarihinde 23:42 civarında yorumlamış
jonny deep ın standart bir tarzı olmadığını her rolun ustesinden gelebileceğini anladığım, görselliğin ve hakimiyetin bir arada bulunduğu bir film.jonny ın berber koltuğuna oturduktan sonra buyuk bir soğukkanlılıkla sanki karpuz keser gibi kellelerini bedeninden ayırıp bir ayak hareketiyle ceset bodrumuna atma sahnesi ve cocuğun turtanın içinde parmak gördüğü sahne cok iyiydi…
Anonymous Der ki: 16.09.08 tarihinde 23:43 civarında yorumlamış
parolamı unuttum o yuzden isimsiz:)
Deli Profesör Der ki: 18.09.08 tarihinde 18:19 civarında yorumlamış
@Şifreyi unuttuğu için isimsiz Edward doğasında olduğu için kesip biçen iyi ruhlu bi Johnny, Sweeney’se sonradan ölüm makinesi olan intikamcı bi Johnny. İkisine de apayrı ruhu koyan bizim Johnny.