Zenci Koyun: Sven Bomwollen 004 XXL

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Sven Bomwollen“Düşünme,
Arzu et sade!
Bak, böcekler de öyle yapıyor.”

Sade böcükler öyle yapsa iyi be Orhan’ım (Veli). Senin zamanındaydı düşünen pasifist Atlas Okyanusu sakinleri. Böcekler hisli hayvanlar vesselam, arzu eder etmez partnerini bulup soyunu ürüttürüyor, hayvanlar desen k.çını koklamaya başladıysa sana bile basar yani o derece. Ki eril köpek besleyenlerin diz kapaklarının düzülmekten ne denli laçka olduğunu diğer laçkalaşmış, diz kapaklarının yağlanmaya ihtiyaç duyduğu dişi ve erkek köpek sahipleri bilir. Bu da garip bi mevzu esasen. G.tteki dışkıları koklayarak dişisine arkadan cinsel saldırıda bulunacağını bilen köppoğlu köpler, mevzu senin dizine gelince cinsiyet ayrımı gözetmeden iki ayak üstünde çeşit çeşit şekle şemale kayıkayıveriyorlar. Bu durumda diyebilirim ki, sevgili diz kapaklarımız tam anlamıyla toplu mekanlarda saçını sağa sola salıyan şuh kadınlarımız kadar fettan, onlar kadar femme fatale‘dir.

İnsanlar bu itlere nazaran daha bi beyni belleği yerinde kelle kabuğuna sahip tabii. Bu denli tehlikeli ve herşeyi kısıtlayan zekalarının bulunmasından ötürü de pek bi şikayetçi olmak yerine onun olmadığını varsayıyorlar. Birtakım kaçış yolları var mesela zekalarından. Nedir bunlar efendim bakınız, astroloji adı verilen öküz, geyik, sığır ve türevi hayvanların bünyesel ve iç dünyasal yapılarından çıkılarak girilen bir takım eylemler. Günlük astrolojinin içinde geçen “Bugün bunla, öteki gün şunla sevişeceksiniz.” cümlelerinden bahsetmiyorum esasında. Benim asıl odaklandığım nokta burada kullandığımız hayvanlar. Yani bi kadının “Boğa erkekleri çok vahşiii oluyooor” cümlesini edinecek kadar tecrübe sahibi olabilmesi. İşimiz astrolojiye kaldıysa erkek popülasyonu olarak mutluyuz ki, hayvanların ve simgelerin heybetini öğretecek kadar bol bol bel gücümüz, güdümümüz var diye düşünüyorum. Etken, ettirgen, tutturgan derken hepisini oluruz da, edilgen hep karşı cins sahibi olur.

Bakınız hayvanlar, böcükler arzuluyor dedik, olayı boğaya, sığıra bağladık. Bu durumda astroloji tablosunun kadınsı kıvrımlarından da birkaç metaforu yakalamamızın akabinde kadın aşığı görünümde belki de bir kadın avcısı olduk. Kah astrolojiyle ilgileniyorum ayağına yanımızdaki hatunizadenin aslında sadece gay friendi olarak düşündüğü bir kişi, gerekse tarottaki istikbal panzeri olduk onun için. Açcası ve seççesi bu hayvanlar hep biz olduk. Amma ömrümüz boyunca sabit bi hayvan olduk. Kırk yıllık katranı şeker ettirebilme olasılığımız olmadı.

Ama tavşanlar gibi sevişip, bakınız mevsimlik de değil, an be an nüfuslarını çoğaltan çekik gözlü alem yaşargaçları Çinliler zekerlere doyamadı. Adamların durmadan yılları değişiyor hayvanatlara, sakatatlara endeksli. Tavşan yılının, ejder yılının ve bilimum çeşitli yılların tesadüfen yerine geldiğini sanmıyorsunuz sanırım. Adam ömrünün bi kısmı ateşli geçsin istiyor, ejder yılına atlıyor. Tabi kıçını kaşıyarak teknolojiyi takip eden bir babun uygarlığıymışçasına şaşkın kalmıyoruz biz de sevgili okurlar. Onlar fındık kadar beyin kabuklarıyla, dünyayı güzellik kurtaracak nidaları altında birbirlerini pompalayıp, grup seks organizasyonlarıyla rekor kırıyorsa, ah şu biz seksomanyak Türkler diyorum, hiç bu fırsatları krize çevirmez mi sorarım size.

Dikkat ederseniz günümüzde ülkemiz civarında sekse biz normal insanlardan düşkün fotoğraf makineli, genç yetenek Arda’nın ne naneler yediğini izleyen abazan meslek sahipleri var, magazinciler. Hayatlarında takip edilesi bi damızlık aramaktan sıkılmışlar, yeni yeni adet getirmenin derdine sokulmuşlar. Bakınız, çok da uzak olmayan bir yakın zaman dahilinde doğum tarihlerimizi bir internet sitesine yazıp, hangi Çin hayvan burcuna sahip olduğumuzu gördük. Bu hayvanî bi dayatmadır sevgili okurlar. Bu, hayvanı dayatmadır. Ömrümüz boyunca hep bi hayvan olmuşuz, istiyorlar ki süperkahramanlar gibi 2-3 hayvan olalım, vurduk mu devirelim, tuttuğumuzu götürelim. Bunu istettiriyorlar, çünkü yabancı güçler tarafından finanse olmakta bu şurekalar. Sanıyorlar ki topraklarımız belli bi doluşum sığasının, kapasitesinin üstüne çıkınca denize çökecek, biz de bu vesileyle yüze yüze Çin’e gidip 1 milyon Çinli ile tuttuğunu götür festivalinde şehvet manyağı olacağız. Ki bu hesabı yapılmış bişeydir. Şu ülkede 3 çocuk yapılması istenmesi çok hassas bi hesaptır. Ucu ucuna geliyor desem yalan olmaz. Arasında 20-30 tanesinin kolu-bacağı eksik doğsa olmaz yani. Bu yüzden pompalara gelmeyin, kondomunuzu kullanıp Red Hot Chili Peppers üstadın buyurduğu gibi Save the Population diyin.

Hayvanı olsun, böcüğü olsun böyle bi genişlemeden bahsetmek mümkün değil ama. İstedikleri kadar üresinler, daima bi üst mevkileri olduğu için sayıları ekoloji sisteminde sabit kalıyor. O yüzden ne zekaya, ne de öyle zige daşhağa takılan muşambai plastiklere ihtiyaçları yok. Tatmin ustası zenci koyunumuz Sven Bomwollen da işte bu yüzden bir efsane. Siyah rengiyle bir zenci koyun versiyonu olduğu her halinden anlaşılan Sven’in oyun boyunca misyonu biz Beyaz Türkler kadar beyaz olan koyunları çeşitli pozisyonlarda düzmek olsa da sokaklarda Mart ayında düzüşmeye çalışan kedilerimiz kadar kafadan aşağıya dökülecek kaynar su tehditi altında.

Adım başı koyun içinde bulunmanın saadetiyle “Ona mı aksam, buna mı?” sorusunun etrafında pek de dolanmadan belli bi sırayı ve stratejiyi takip etmek gerekiyor. Ne de olsa siz koyunları çeşitli pozisyonlara sokarken siz zenci koyunu, her kovulduğunuz, hakir görüldüğünüz ortamda olduğu gibi kovmaya çalışan bi eli zopalı var. Kimi lokasyonlarda bi çoban köpeği sürüyü kollarken, kimi bölgelerde ise Heidi’nin büyükbabasına benzer derecede bi kıllılığa sahip yaşlı sürü sahibi var. Bunun haricinde buna benzer kollayıcı insanların sayısı da ekseriyetle artıyor ve abazanlığınız başına vurmuş bi şekilde nereden girsem de şu koyunu fikfik manyağı etsem diye çıkar yol düşünmeye başlıyorsunuz. Zira süreniz kısıtlı ve becerdiğiniz koyun başına süreniz artıyor. Tabi koyunların getirileri ve götürülerinin de olduğunu söylemek lazım. Bazı koyunları belli bi süre içinde tatmine erdiremediğiniz vakit kudurup üstünüze saldırıyor ki, bu nerden baksanız 10 saniye zarar demek. Zamandan tasarruf amaçlı en büyük strateji ise önce koyunun yüzüne bakıp, ıslık çalıp sonra bafilemeye başlamak yerine direkt koyuna arkadan dalmak.

Koyunlarla ortamın tek zencisi olarak ilgilenmek gerçekten büyük eğlence kaynağı. Her cinsel girişiminizde şehvet arayışı içindeki dişi koyunlarımızdan farklı tepkiler alıyorsunuz. Bayağı bi pozisyon zenginliği var yani. Deri maskesini alıp, elinde kırbaçladığı pozisyon bile var, gerisini siz düşünün artık. Bir de tepesinde demlik şeklinde simgesi bulunan koyunlar var. İşte bunlar oyunun ekstra keyif noktaları gibi bişey. Arkalarına vagon babında girdiğinizde normal bi bafiden çok daha fazla uğraşıp, belki de terler içinde kalıyorsunuz. Ama etrafınızdaki köpekten ya da çobandan dayak yemeden işinizi gördüğünüz vakit bu koyunlar sizin yeni pozisyonları belinize, belleğinize eklemenizi sağlıyor. Ki böyle böyle, ileride hangi pozisyon çıkıp ne şekilde güleceğim derken, bayağı bi ilerlemiş oluyorsunuz. Dişi koyunların çıkardığı sesler ve yer yer çıkan gıcırtılar ise oyunun duyargasal işlevini zirveye taşıyor. Oyunda işinizi kolaylaştıracak, zorlaştıracak çeşitli objeler de cabası. Sven bu, tuttuğunu götürüyor dedik, demedik değil. Etrafta koyun harici tavuskuşu, uzaylı, tosbağa, köstebek, kedi gibi bir canlı spektrumu var. Ve tahmin edeceğiniz üzere Sven bir varlığı düdüklemesi için nefes alması yeterli. Haliyle diğer canlılar da Sven’in tatmin dolu tokmaklarından bonus dolu nasiplerini alıyorlar.

Her ne kadar belli pozisyonlar, modlar ve obje/canlı çeşitliliğiyle oyunu uzun süre oynattırsalar da, bi yerden sonra aniden sıkılma duygusu bastırabiliyor. Zaten o noktaya gelene kadar da yüzlerce koyun ve nefes alıp veren yaratık tornadan geçmiş oluyor ve daha öte bi tatmine ulaşamayacağınızı da biliyorsunuz. One night standlerin değil, uzun süreli monogamik ilişkilerin adamı olmalıyım havasında, gözleri kısık bi şekilde elinizdeki son tatmin Malbuşuyla uzaktaki şehir ışıklarının ışıldamasına dalıp gidiyorsunuz, son kez. Daldaşhak hem de.

Bu, adeta Sven Bomwollen’ı bilgisayarına indirmeni sağladığın bi linktir.

Yazı bittiğinde “Beatallica – Alle Sie Bedarf is Blut” çalıyordu. Bu şarkı serisinin de esprisini anlatacam bi ara.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

14 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. Pitekantropus Der ki:

    :grin: :grin: :grin: :grin: :grin:
    İki sene önce bu oyunu (ama bilmiyorum aynı sürüm mü ) sabah akşam oynardım.Oynamayanlar indirip bir kere denesin.Hem de link ölmesin.Kim bilir belki Prof’un rapid premium u vardır premium puanına katkıda bulunur öbür aya da bedava premium kullanmasına katkıda bulunursunuz.Hep destek tam destek. :???:
    Ya bu arada birşey söyleyeceğim Prof’cuğum.Yazıların çok uzun bunları yazı dizini haline getirsene alt başlıklarla.Yada yazıyı sayfala okunabilitesi kolaylaşsın.Ya da bırak dağınık kalsın. :mrgreen:

  2. Deli Profesör Der ki:

    Yok be ne premium hocam allasen. Benim gibi adamı da ticari amaçlar içine soktun ya ne diyim :D Ben sadece kaç kişi yüklüyor, harbiden yüklediğim yazdığım bi işe yarıyor mu diye hesabını yapmak için yüklüyorum bunları. Yoksa iki dosya yüklemeyle ne premiumu :D
    Bu yazı uzunluğu konusunda isyanlar iyice harlanmaya başladı. Vallaha bunu bi anket haline getirip müşteri memnuniyeti için uğraşmam lazım, yoksa kan kaybedecem :D

  3. Bekir Cem Der ki:

    Ahanda indiriyorum oyunu. Öyle bir anlatmışsın ki merak doldu içim :smile: Yazının devamı olayı gibi bir nimet varken kullanmamak olur mu prof? Bi an önce değiştirmelisin bu yazı uzunluğunu, senin scroolbar o kadar küçük kalıyor ki kayıplara karışıyor.

  4. Hamamböceği Der ki:

    Ya benim Sven dişinin üstüne çıkmıyo xD Ben mi çıkartamıyorum lan?! :???:

  5. Deli Profesör Der ki:

    @Bekir Cem Yazının devamı dediğimiz olay, içinde bulunduğumuz çağın bi gerçeğidir, ama benim hiç bi şekilde bi parçamı oluşturamadı :D Bu şekilde salon salamanje yazmayı sevdiğimden o butonu yaratma gereksinimini duymadım, baktım okuyanlar da ara sıra yakınsa da bunu tarzım olarak bellemişler, şimdi ben nasıl 68 kuşağının ruhuna ihanet edeyim :D

    @Hamamböceği Azgın koyunumuz Sven’i tokmak moduna geçirmemiz için klavyemizin sağındaki Ctrl tuşuna üst üste basmamız yeterlidir :wink:

  6. Fiktirella Der ki:

    pek guzelmıs bu oyun hemen ındırdım ki ben.
    bı de ben senı mımledim. ama iğrenc bı yol bu soylemek ıcın. ama yapcak bısı yok artık. dyorum bı mım sıstemı neyım kuralım dıye ama işte.

  7. Siminya Der ki:

    Bu abaza koyunun tüm versiyonlarını 2 yada 3 yıl önce oynadım, ondan kelli gördüğüm hiç bir şeye şaşırmaz oldum ya zaten :) şimdi çoluk çocuk, bizim komşunun 5 yaşındaki zibidisi Mert bile oynuyor, belki ne yaptıklarını bilmiyorlar ama ilerde jeton düşecek haha
    ya ne rahat bir ortam şu internet, bitiyom :)

  8. Deli Profesör Der ki:

    @Fiktirella Böyle bi mime canım kurban be Fiki :D Hatta Üç Hürel’in dediği gibi, “Canım kurban, gönül hayran, yar yolunda, canım kurban” :mrgreen:

    @Siminya İsviçreli bilim adamlarının yaptığı çalışmalara göre çocukluk çağında Sven oynayanlar, ergenliğinde dişilerle sonuca gitme konusunda zorluk yaşamıyor, ama sonuca gitme yöntemleri pek de bi ani oluyor, o yüzden çocukluk çağındaki kızlara da bu oyunu oynatıp evvelden Sven türevi erkeklere alıştırmak lazım :grin:
    Vallaha öyle, arada yazdığına kızan bir iki kişi çıksa da, umrunda olmayan ve seven kişi sayısı daha fazla :)

  9. BaRCeLoNa Der ki:

    Bro. Link vererek Konuyu siteme ekliyorum , haberin olsun dedim …

  10. Deli Profesör Der ki:

    @Barcelone Link vererek ekledikten sonra söylemene bile gerek yok, aramızda bi zenci koyunun lafı mı olur. Ayıpsın :wink:

  11. frmerkez Der ki:

    şu abaza koyuna bak ya :D

  12. tugba memet Der ki:

    yaha baska bişey bulamadınızmı yapacak yuhh dedik be bune millete örnekcisiniz

  13. skarletiemmeli Der ki:

    sayın telitoktır ben de bu oyunu oynadım senin goyduğun svenin gaçıncı serisi benim kota dolu bi haber et ii

  14. Deli Profesör Der ki:

    Bildiğin Sven Bomwollen 004 XXL işte, oyunun adını başlığa yazmıştım, başlık yabancı geldiyse oynamamışındır.

Anlat derdini Marko Paşaya