Serbest Porno Film İsim Uyarlamaları

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Aziz Nesin ne demişti efendim, hatırlayalım bi “Previously on Lost” şeklinde: “Türkiye’nin yüzde 60′ı sinefildir“. Havayı koklayan türden bi adamdı rahmetli. Bu oranı bakkal hesabına vurursak, 3 aşağı 5 yukarı, sokakta gördüğümüz her iki adamdan biri sinefil oluyor. Yani sinemaya karşı bi hassasiyeti var. Peki bir sinefilin özelliklerini yüzeysel bir şekilde sayarsak neler çıkar? Aşırı sinema sevgisi, kötü filmlere nefret, karmaşık senaryo aşkı, kült film arayışları, herkesin izleyemediği, bulamadığı daha derinlerdeki filmleri izlemek. Uydurmuyorum, sokağımızdaki insanların yüzde 50′si umursuyor bunu.

Mesela bu kültçü kesim asla ve asla pornonun konusuzunu izlemez. Konusuz dediklerimizde bildiğiniz üzre “Giriş, gelişme, sonuç” bölümlerinden ziyade yalnızca “Giriş” bölümü vardır. Sinema sektörünü sekteye uğratan, film mezarlığına çeviren bu yapımları takip eden yüzde 40′lık kitleyi yadırgayamayız ama. Bu insanların sinema aşkı, zayıf kalan olay hikayesi yapısı üzerine kuruludur. Milyon dolarların yatırıldığı, lakin senaryosu beş para etmez Hollywood aksiyonları gibi, çekimleriyle bi şekilde kotarırlar olayı. Bir de konulular vardır ki, işte sokağımızdaki yüzde 60′lık kesimi “Derin” hikaye yapısı itibariyle alır götürür.

Porno filmler bildiğiniz üzere kısıtlı bütçe ve kısıtlı eleman (Genelde 1 erkek 1 kadın veya 2 erkek 1 kadın) sayılarıyla çekilen, sadece “Konulu” olanları sanatsal filmlerdir. Lakin insanların aşırı ilgisine karşın, korsana gösterilen rağbet sebebiyle çok da gelir elde edemezler. Bu sebepten ötürü de Hollywood’daki filmlerde olduğu gibi yüzlerce kişilik senarist ekipleri çalıştırılamaz. Nasıl ki Goethe’nin Faust’u, Japonların yüzlerce filmi Hollywood tarafından alınıp defalarca uyarlandıysa, porno sektörünün de serbest uyarlamaya hakkı olduğunu düşünüyorum. Zaten bildiğiniz üzere, hikaye temellerini sabit tutsanız dahi, anlatım tarzını değiştirdiğinizde ortaya bambaşka tarzda filmler çıkabilir.

Her ne kadar Vivid gibi sektörün tekelleri bir şekilde senaryosunu üretebilse de, merdiven altı diye tabir edebileceğimiz bağımsız porno yönetmenlerinin gücü yetmez. Sinema tarihinde oldukça büyük izler bırakan filmleri seçerler ve yedinci sanat kılıfında bambaşka bir anlatıma bürürler. Zaten düşündüğünüz vakit Fight Club gibi çok geniş spektrumlu filmlerin senaryosunun ufak bir dokunuşla bile yepyeni seyirlikler yaratabileceğini farkedersiniz.

Kısık bütçeyle, özgün porno uyarlamaları tamamlandıktan sonra, sıra önceden belirlenmiş isime gelir. Ki bunlar genellikle kelime oyunlu isimlerdir. Yani serbest uyarlamaya tabi tuttuğunuz filmin adını bir şekilde hatırlatmalı ki, bu şekilde müdavimler aradıklarına daha kolay ulaşabilsin. Fight Club demiştik örneğin, bu filmi iki şekilde uyarlayabiliriz; Fag Club ya da Fuck Club. Bu durumda farkettiğiniz üzere isimlerden bir nevi cinsel tercihler farkedilebiliyor. E haliyle, 1 erkek ve 1 kadının oynadığı sanatsal bir filme Fag Club adını vermek garip kaçacaktır. Bu yüzden yazmadan önce başlığını atıp, ondan sonra başlığa göre yazanlar gibi düşünür bir porno yönetmeni. Fag Club filmine kuracağımız ortam gayet bellidir: Nonoşlardan kurulu bir Underground kulüpte, cinsel isteklerini tatmin edemeyen erkekler, eline geçeni tutar ve uzunca bi süre raylı sistemden geçirir. Filmimizi tamamlayıcı olarak bir adet can alıcı replik de gerekmektedir haliyle: “Bugün nonoş kulübündeki ilk günün, o zaman vuruşacaksın!” Tabi ki ben bir porno yönetmeni olsam, izleyici kitlemi sadece gaylerle sınırlandırıp, daha düşük gelire fit olmam. Büyüğüyle küçüğüyle herkesin izleyebileceği bir aile pornosu olmalı.

Uzun bir arayış sonunda siz sinefillerin arşivini tamamlatmak ve ufkunu genişletmek amacıyla porno türündeki serbest uyarlamaların en güzel ve en yaratıcı isimlilerini derledim ve kısa kısa da olsa kritiklerini yazdım. Özellikle günümüzde güzel senaryoların uyarlanmadığını düşünürsek bu konudaki açlığınıza ilaç gibi gelecektir.

Schneider’s Lust (Schindler’s List) : Ağır sanayide Almanlar tarafından bedavaya zorla çalıştırılan, hatta ismi bile zorla Alman ismi yapılan Yahudi terzi Schneider, günün birinde yanına yaklaşan bayan Alman subayı farkeder ve öldürülen yığınla Yahudi’nin acısını çıkarır. Bayan subay da gidişattan ötürü durumdan oldukça memnundur.

A Cockwork Orange (A Clockwork Orange) : Alex ve ona imam osurduğunda zıçan cemaat gibi bir bağlılıkla eşlik eden yanındaki 2-3 zibidi sokaklardaki masum insanlara korku salmaktadır. Bir gün pabuç pahalı gelir ve dev yarasa bir adam bunları 6 adet hemşirenin eline teslim eder. Pavlov’un şartlı reflekslendirme tedavisi sonucu mottoları savaşmaktan, sevişmeye kayan bu zibidiler film bitene kadar 6 hemşireyle bir etkileşime girerler.

Sex Files (X Files) : Yıl 2056. Dünya uzaylıların işgaline uğramıştır. Yalnız bu uzaylılar bizim bildiğimiz koca kafalı, geniş ve kısa gövdeli uzaylı tasvirine uzaktan yakından benzememektedir. Hatta hepsi, firesiz şuh kadınlar ve kaslı erkeklerdir. Dünyadan tek istedikleri de…

Shaving Private Ryan (Saving Private Ryan) : Aşırı kıldan muzdarip Er Ryan’ın çüksel bölgesi 1 saat içinde tıraşlanmazsa, kılların çektiği enerji sebebiyle hayatını kaybedecektir. İşte o an çadırdan içeri bir cesur Jenna Jameson kılıklı asker girer ve tıraşın akabinde olaylar gelişir.

Whore of the Rings (Lord of the Rings) : Silvia çoğu kadın gibi yüzük, mücevherat vb. düşkünüdür. Lakin bu kadının farkı, mevzubahis yüzük için yapmayacağı şey olmamasıdır. Evliliğin sembolü yüzük için evliliği ayakta tutan bütün ahlaki değerleri hiçe saçan Silvia’nın yüzüğe ulaşırken kendisini adeta bir fahişeye çeviren bu ibretli maceraya tanık oluyoruz.

V for Vagina (V for Vendetta) : İşte karşınızda tam anlamıyla düşük bütçeli bir B filmi klasiği. Rodriguez’in tabanca montajlı ayağından esinlenen yönetmenimiz, adeta kötülerin düşmanı, kurşun saçan, ölüm makinesi bir vajina yaratır. Yönetime tam anlamıyla el koydukları son sahnede çoğalan vajinalar meydanda vücutların temas etmesiyle farklı hislere kapılırlar ve olaylar gelişir.

Batman in Robin (Batman and Robin) : Seyircileri her anında hop oturtturup, hop kaldırtacak türden bir aksiyon. İzleyici kitlesinin yalnızca gayler olması sebebiyle düşük hasılat yapmasına rağmen kült olma potansiyeline sahiptir. Batman’in oğlanlara ve üstüne üstlük erkeklere karşı aşırı ilgisi vardır. Bir aksiyon anında Robin’in çatıdan düştüğünü görür. Düşmek üzereyken havada kapar ve sıkıca sarılır. O an Robin’in de kendinden büyükçe erkeklere ilgi duyduğunu farkeden Batman, atraksiyona girmekte çok da gecikmez.

I Know Who You Did Last Summer (I Know What You Did Last Summer) : Senaryo biraz daha kuvvetli ve yönetmenin çekim planları biraz daha derinlemesine ve kuvvetli olsa, klasikler arasına girebilecek türden bir film. Ama hikaye yapısı ve oyuncuların üstün performansları sebebiyle izlenebilir. Aslan kürekli Richard dünya çapında tanınan, itibar duyulan bir ailenin çocuğudur. Bir gün kimseciklerden habersiz 19′luk çıtır Angelina’ya tecavüz ettiğini sansa da, aslında onun bu montajına karşı şantaj yapacak bir gizli adam vardır. Aslan kürekli Richard’ımız işte o adamı bulana kadar çok canlar yakar çook.

How I Get Your Mother (How I Met Your Mother) : Hayatı günübirlik ve peşisıra gece ilişkilerinden ibaret olan Teddy Bear’ın bir gün bu ilişkilerden tiksinip tek eşliliğe geçeceğini söyleyeceğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Yaşlanmış Teddy Bear 2060 yılında arkadaşına annesiyle nasıl da şehvetli bir etkileşime girdiğini anlatır. Arkadaşı ise gayet olgunca karşılar, sadece tercihlerinden dolayı Teddy Bear hırpalanacaktır bu sefer.

Chitty Chitty Gang Bang (Chitty Chitty Bang Bang) : Yeryüzünden insan düdükleme rutininden sıkılmış olan Johnny, bir gün arabasının uçtuğunu farkeder ve bunu farkettiği an yaptığı ilk şey, arabanın içine 2-3 hatun doldurup İstanbul Boğazı semalarında fantezi yapmak olmuştur. Bir süre sonra bundan da sıkılan Johnny’nin dramına tanık oluruz filmin 2. yarısında.

Edward Penishands (Edward Scissorhands) : Gerizekalı ve gay bir bilim adamı tarafından kendini tamin etme amaçlı üretilmiş bu ucube, bir gün makyaj malzemesi satıcısı bir kadın tarafından bulunur. İlk başta ellerinin sadece penis olmasından korkan kadın, bu adamın mahalledeki azgın kadınları frenleyeceğini ve paraları cukka yapacağını düşündüğü için mahallesine götürür. Bu konuda gerçekten de maharetlidir Edward. Film boyunca maharetlerini izler dururuz.

Bang of Brothers (Band of Brothers) : “İnsan insanı sker mi?” sorusuna imgesel irdelemeler yapan bir klasik. Lakin bu soruyu “Kardeş kardeşi sker mi?” sorusu üzerinden yöneltiyorlar. Epey acı verici bir durumdur ki, metaforik anlamda tüm bunlara tanık oluyoruz. İzlerken gözyaşlarınız sel olacak.

Meet the Fuckers (Meet the Fockers) : Tam anlamıyla bir “Anasını sen al, kızını da ben” filmi. Tabi durumun daha ileriye taşındığını söylesem pek de şaşıracağınızı sanmıyorum. İki köklü aile, geliniyle, kaynanasıyla aynı evde birbirlerini severler de severler.

Fantastic Whores (Fantastic Four) : Cinsel açıdan özel güçlerle donatılmış 4 adet mutant adeta 900′lü hatlar gibi kendilerini şehrin cinsel tatminsizliğini çözmeye adamışlardır. Nerede bir tatminsizlik mevcutsa orada biterler. Diğer 3 adam normal tatminsizlik durumunda gitse de, “Kaya Adam” yalnızca Rolling Stones gibi “I Can’t Get No Satisfaction” diye haykıranların göz bebeğidir. Tatmin olmuş bir şehir düşünün, kimse kimseyi eften püften sebeplerden bıçaklamıyor. En iyi suçla savaşma yöntemi bu olurdu sanırım.

White Man Can’t Hump (White Man Can’t Jump) : Tam anlamıyla bir azim öyküsü. Beyaz destekçisi, hafiften ırkçı yönetmenin cinsellikte zenci hegemonyasını kırmak üzere yaptığı bir film. Arkadaşı zenci Johnson’ın tuttuğunu devirmesinden ötürü hep bi eziklik hisseden, tatminkar olamayan beyaz Tom, bir gün kondüsyon çalışmalarına başlar ve “Johnson birse ben iki götürüyorum uleeen!” durumuna getirir olayı.

Lust Tango in Paris (Last Tango in Paris) : Öyle filmler vardır ki, esinlendiği filmden bile daha iyi iş çıkarır. İşte bu film de onlar
dan. Orjinalindeki cinselliğin dozunu ve kullanım şeklini beğenmeyen usta yönetmen Van Damage, “Şehvet öyle değil, böyle olur der” ve kahramanlarımız film boyunca cinselliği irdelemek adına birbirlerini irdelerler kutu gibi bi odada. Adeta tavşanlar gibi durmaksızın irdelerler.

Tits a Wonderful Life (It’s a Wonderful Life) : Tek amacı bulunduğu kasabadan uzaklaşıp, sadece dünyayı keşfetmek olan Corc, kardeşinin zoruyla gittiği baloda bir bayanla ilk temaslarını yaşar ve adeta bağımlılık yaratır. Kendini sürekli birilerine yumulurken bulan Corc, bir gün kasabada hiç yumulacak bir kadın bulmadığını farkedince intihar etmeye kalkar. Sonra ilahi müdahaleyle birlikte sokağa çıktığında, aslında her kadınla bir kere yapmaması gerektiğini farkeder.

From Lust Till Dawn (From Dust Till Dawn) : Zombie slasher türünün, pornodaki teen slashera uyarlanmış hali. Girdiği bir gece kulübünde bir kadının ayağından şarap içtiği an azgınlığını körükleyemeyen Tarantor o azgınlıkla birlikte tüm gece kulübündekilerin üstünden gelebileceğini söyler. Yalnız Tarantor’un tadına bir bakan bi daha istemektedir. Bu sebepten ötürü Tarator işini gördüklerini, bir daha istemesin diye öldürür ve iflahı kesilse de hepsinin icabına bakar. Ortalık da bayağı leş kokmuştur hani.

Bir sinefil için tabi ki izleyeceği filmler hiçbir zaman bitmez. Ama diğer filmlere geçmeden önce ilk olarak bu klasikleri izlemenizi, daha sonra da daha spesifik zevklere hitap eden Blair Bitch Project, Nirvanal, Reservoir Cocks, Black Hawk Up, Pump Friction, The Empire Stikes From the Back, The Italian Blowjob, Breakfast on Tiffany, The Sexorcist, Cream Theater, One Blew Over the Cuckoo’s Breast, Fun With Jane’s Dick, Lock Cock and Two Smoking Bimbos ve 2001 : Big Bust Odyysey isimli filmleri izlemenizi öneririm. Zaten siz o filmleri izleyip filmografinizi geliştirene kadar ben bu filmler hakkında da topluca bir kritik yapmayı düşünüyorum. Unutmayın, filmler bilinçsiz izlendiği zaman katkısından çok zararı dokunur.

Yazı bittiğinde “Joe Satriani – Andalusia” çalıyordu.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

18 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. ByDesigner Der ki:

    Porno ne ben bilmiyorum demek istiyorum :D
    prof. Şöyle ailecek büyük küçük demeden herkesin izleyebileceği bir porno film fikri oldukça sağlıklı. Aile pornosu hem eğitici öğretici azdırıcı duygusal ve aynı zamanda savaşçı dövüştü tangırcı tungurcu öfff :) )

  2. KacMeE Der ki:

    Profesör seni ayakta alkışlıyorum bu mükemmel yazı için.Oldukça bilgilendiriciydi :)

  3. orhan Der ki:

    aşmışsın sen prof. mükemmel film tanıtım yazıları bunlar. sinema mı olur mizah mı olur artık bir dergide yazmalısın.

  4. Cevval Portakal: Der ki:

    Hocam ayakta alkışlıyorum, film isimleri ölümcül, tanıtımlar şahane. Son zamanlarda blog dünyasında karşılaştığım en iyi yazı olmuş bu.
    Bu dalda karşılaştığım bir kaç filmi de ben aktarayım katkım bulunsun, arşiv genişlesin.
    Scarfuck, Dick’s Advocate, No Tits for Old Man, Natural Born Fuckers ve Charlie and The Chocolate Factory(ismi hiç değiştirmemişler bunda, çikolatayı biraz mecaza çekmişler sadece, prodüksyon sağlam. Charlie de gayet yetişkin adam yani yanlış anlaşılmasın) filmlerini tavsiye ediyorum.

  5. kubio Der ki:

    Son zamanlarda blog dünyasında karşılaştığım en iyi yazı olmuş bu.Aynen katıldım.Teşekkürler.orta ikideyken bir sene beni esir almış olan suggestive behavior.

  6. Deli Profesör Der ki:

    @bydesigner Aile pornosu diyince aklıma geldi. Küçükken televizyonda dandik filmlerin abartılmış fragmanlarını dinlerken adamın “Muhteşem etekler” dediğini duyardım. Tv dünyası biraz daha dobra diye düşünürdüm ki, muhteşem efektler olduğunu öğrendim sonradan. Ama bi aile pornosu yaparsak, “Muhteşem etekler” tabirini neden kullanmayalım :D

    @kacmee Teşekkür ederim efendim ben de saygıyla eğiliyorum :)

    @orhan Çok teşekkür ederim üstad. Sizin de nokta arası boşluk yarınızla birlikte yazıları biraz daha derli toplu bi hale getirdim :D Dergide yazacak potansiyel var mı emin değilim ama bir kaç dergiye bişeyler yazıp, gönderip, “Alın beni ulan” demeyi düşünüyorum :D

    @cevval portakal Hocam hani normal filmlerin güzel olduğunu belirtmek için “Two Thumbs Up” yazarlar ya afişe ya da DVDye, bence o tabir bu filmler için daha uygun olurdu. Gerçi ona “Two thumb’s in” desek daha bi geyik olur. Evet, evet sevdim bunu :D

    @kubio Asıl ben çok teşekkür ederim. Artık misyonumu tamamladım. Bu yazıyla itibaren piyasadan çekiliyorum :P

  7. Buzcevheri Der ki:

    Doctor dediğin filmleri adultfilmdatabase’de tek tek arattım. Neden yaptım ben de bilmiyorum. Sinefilim ama bu tarzın değil.. =)

  8. Taylan Der ki:

    Ahahahah harikaymış hocam. İsimler yardıran cinsten. Yazı ise mükemmel. Sağda solda yazıyormusun lan diyesim geldi hocam. Diyim mi?

    Yalnız ben girişe takıldım. AKePe’in iktiara gelmesi nasıl olmuştu diye düşünürseniz ve her iki kişiden birinin o partiye oy verdiğini düşünürseniz. Garip bir durum ortaya çıkmıyor mu? Rahmetlinin dediğinden çıkan bu mu acaba?

  9. pudra Der ki:

    of diyorum.ahahahahaha

  10. KuPa k1z1 Der ki:

    huh diyorum:) sinema kültürüne hayran kaldığım gibi zekanada bittim….
    Yer Taksim ve yine bir rüya sineması ve yine bir gazetenin orta sayfasında kutu içine alınmış ufak bir haber.Adam peşpeşe üç filmden sonra kalpten gidiyor ahaha aman arkadaşlar dikkat….Anlatım akıcı ;) Rüya sinemasının porno içerdiğini bilmeden gişedeki amcaya ıı şeyyy meet joe black bir bilet dediğimde adamın pis pis gülmesi geliyır gözümün önüne ahahaa küçük hanım burası öhöm öhöm yeri…O sinema yok bizde Atlas var biraz gidicen soldan :) neki nieki diye saf saf duvardaki afişleri gördüm abuuu amca anadım ben bay kolay gele ne diyem diye çıktım..Bir huh ta bana:)

  11. Deli Profesör Der ki:

    @buzcevheri Hocam ben o tür filmleri de imdb’de aratıyordum. Onun da mı veritabanı varmış :D Şöyle yüzeysel olarak bi baktım da verilerin tabanları bayağı sağlam gibime geldi :D

    @taylan Yukarıdaki yorumlardan birinde bi yerde yazıp yazmadığımla ilgili bahsetmiştim hocam oraya bakıver :D

    Aziz Nesin zamanında bahsederken kesinlikle bu kitlelerden bahsediyordu bence. Bu adamları ölümsüz yapan şeyler gelceği oldukça iyi görme yetileri değil mi zaten?

    @kupa k1z1 İzmir’de de en meşhuru İpek Sineması var. Bir gün araştırmacılık adına o b.ktan mekana girip size derinlemesine incelemeleri aktarmak istiyorum. Umarım başıma bi zeval gelmez :D Sen de iyi yırtmışsın zevalden :D

  12. kabakmeltemi Der ki:

    Ahaha ne lan bu… :) Eheh Allah da seni güldürsün. :)

  13. Deli Profesör Der ki:

    @kabakmeltemi Ben gücümü öfkemden alıyorum. Boşver böyle de iyi :D

  14. kabakmeltemi Der ki:

    Bence de gayet iyi. Harika olmuş yazı. :)
    Domatis de hiç fena değil :) , yine unutkanlığıma gelmiş söyleyecekken.

  15. bobgen Der ki:

    the fast and the furious yerine the fast and the deeperious fena olmazmış mı ki?

  16. Mehmet Faruk Der ki:

    saplantılısın

  17. Deli Profesör Der ki:

    @bobgen Valla olurmuş hocam, sen kolları sıva. Ben senaryoyu hazırlıyorum :D

    @mehmet faruk Öyle miyim :)

  18. yigito Der ki:

    Senaryoya katkım olsun bari..evin ergen küçük oğlu okulu kırıp sinemaya gider arkadaşlarıyla.ellili yaşlardaki fizik hocasını görürler.fizikten hepsi geçer…bu bölümde izleyen ergenlere de bi mesaj verilmiş olur.ergenliğin yaşı yoktur.(ha bu senaryo yu kafadan attım deipte ahkam kesmeyeyim biyerim acır.yaşadım kopya çektim kendimden:)

Anlat derdini Marko Paşaya