Seks Her Yerde : Roger Dodger (2002)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Çocukluğu ve ergenliği boyunca sadece bilgisayar başında beyhude vakitler geçirdiği için sonrasında sosyopat kimliğe bürünen koskoca bir gençlik ordusu oluşuyor Dünya çapında. Bir kısmı ilk cinsel aktivitesinden sonra bilgisayarı, işi gücü bırakıp kızların peşine düşerken, diğer kısım insanın doğasına ait olmayan, bu karmaşık gibi gözüken gerizekalı aletin başında gerizekalı oluyor. İşte dünyada genç – yaşlı dengesi bu yüzden hiç sabit durmuyor. Sevişen ve bilgisayar başında çanak büyüten insanların her geçen senesini farklı katsayılarla çarpmak gerektiği kanaatindeyim. Aktiviteden aktiviteye koşan, en azından bir şekilde sınırları zorlayan bir insanın her geçen senesini 0,5 ile çarparsak, diğer bilgisayar moronlarını da 2 katsayısıyla çarpmamız gerekecektir. Bi de bu acınası durumu izole edebileceklerini sanarak, hayat felsefesi gibi gördükleri osuruktan bi kılıf uydurmuşlar ki sormayın gitsin. Kendilerine geek diye hitap eden bu güruh bolca bilgisayar ve bolca film etkileşimi haricinde somut bir beden veya sosyallik etkileşimi yaşamıyor. Zaruri olmadığı sürece evin kapısından çıkıp da bir güneşin lezzetine bile baktıkları görülmemiştir esasında. İşte ben bu türlü aşırılıklara oldukça içten küfrediyorum. Niye insanlık olarak sürekli bi kesim her şeyin aşırısına kaçıyor? Emolar niye sürekli tepeden fotoğraf çekip her bi b.ka aşırı tepki gösteriyor? O değil de bir gün bu geekler ve emolar G-2 zirvesi (Gerizekalı 2) yapıp, güçlerini birleştirmeye kalksa ve XP sistem hatası verdiğinde intihar etmek isteyen kitleler oluşsa ne fena olurdu değil mi? Ölmüyo da şerefsizler, duygusal kisvesi ayağı altında yapmacık davranışlarda bulunuyorlar.

Bir de geldiği yaşına kadar elini ayağını suya sabuna dokundurmamış, yani ne bilgisayar başında ne de sosyal ortamlarda ömür tüketmiş insanlar vardır. Ki bence G-2′den daha iyidir. En azından istediğin şekli verebilirsin, olması gereken şekli. Tabi bu şekli vermek de bildiğiniz üzere her mahallede en az bir tane bulunan, sahiplenicilik üstlenen bitirimlere aittir. Hayatındaki cinsel boşluktan dolayı 50 yaşında gözüken bu gencimizi hayata kazandırmak amacıyla bitirimimiz derhal en yakın keraneye götürür ve parasını da karşılar. (bkz. Skmedim, sktirttim daha ne yapayım bee?) Bu hem oğlan, hem de mahallenin bitiriminin sokaklardaki itibarı açısından çok önemlidir. Zira ilk ilişkisini yaşadıktan sonra mahallenin bitirimini dünya ahiret kardeşten sayan oğlan, neredeyse etrafındaki bütün insanlara keranedeki deneyiminin detaylarını anlatır. Bu da mahalle bitirimine çoğu cinsel ilişkiden daha derinlemesine bir haz sağlar açıkcası. Bi tanesine denk gelmiştim, dinlerken bayağı bayağı yarılmıştım gülmekten. Kadının prezoyu ağzıyla takışını bile anlatıyordu göstererek. Eskiden de görmüş olduğum, vakti zamanında 50 yaşında gözüken o oğlanın kerane seansından sonra gözlerinin içine bir daha baktım, resmen hayat ışıkları fışkırıyordu. Para boşa gitmesin diye içtiği biraların kadın üzerinde olumsuz yarattığı uzun süreli etkisine kadar anlatmıştı. Sonuçta kapıda müşteri bekler, her ne kadar tatmin etmeye çalışsa da işini kısa bi sürede bitirmesi lazım, işin içine bira girince de pek mümkün olmuyor. Bir kişinin mutluluğu herkese faide sağlıyor esasında. Mado’nun garsonu olduğu için arada bolca bedava tavuk göğsünü götüren kişi olarak mutluluktan ufak bir pay da ben almıştım. Ben de o kadar tavuk göğsünün verdiği mutlulukla kime ne iyilik yaptım kim bilir.

Her ne kadar kendi babafingosundan başka bişey düşünmese de yeğeninin yüzü gözü suyu hürmetine bitirimlik adına kolları sıvayan bir Roger var filmde. Sürekli çenesi laf yapan, ve ettiği cesur sözlerle çoğu kadını bir gecelik ilişki doğrultusunda etkileyen bir adam. Bir gecelik diyorum, adamın adı boşuna Roger Dodger değil. Başı sıkıştığında derhal topukluyor. Torrentten istediği dosyayı indirdikten sonra seedlemeyi kesen vur-kaççılar gibi. İşini gördüğü insanla bir daha birlikte olma düşüncesinde değil. Filmin uzunca süren ve sadece Roger’ın dil döktüğü ve bolca Rezervuar Köpekleri‘ni andıran masa sohbeti sekansından sonra görüyoruz ki bu sefer asıl “Dodger (Kaçar)” Roger değil. Patronu olan kadın bir daha cinsellik ve sevgililik anlamında görüşmeyeceklerini söylüyor. E, haliyle iktidarı kırılmış olan bir eril olarak bu sefer kovalamak Roger’ımıza düşüyor. Bu hikayenin arka planda dönen ilk kısmı.

İkinci olarak da amcasının maharetlerinden haberdar olan Nick, sırt çantasını yüklenip geliyor ve ondan bu konuda destek istiyor. Çünkü kendisi biraz önce bahsettiğimiz binlerce tipten biri. Kendine göre büyük gibi gözüken dertlerin yanında bir de yeğeniyle uğraşmak istemeyen Roger, sonradan yufkalaşıyor ve kendi soyundan bi oğlanın kız meselelerinde bu kadar pasif olmasını kabullenemiyor. Tabi her öğretideki gibi asıl aşamaya geçmek için bir takım inceleme gerekiyor. (bkz. Chosen One hesaaabı) Bu yüzden yeğenini sokağa çıkarıp, etrafındaki kadınların çokluğunu göstererek, kafasına seksin, daha doğrusu se
ks yapabilme şansının her yerde ve çok yüksek
olduğunu sokmaya çalışıyor. Bunu bir şekilde farketmeden fırsatçılık yaparak yanlarına yaklaşamayacağını biliyor çünkü.

İlk testten geçer notla da olsa geçebilen Nick için artık amcasının öğretileriyle dolu gecenin kapıları sonuna kadar açılmıştır. Roger film boyunca iç (bar, parti) ve dış ortamlarda yeğenine bu konuda cesaret aşılamaya çalışırken çoğu zaman da kendi tecrübelerini baştan düşünmeye ve kendisini yargılamaya başlıyor. Tabi huylu huyundan tam olarak vazgeçmeyeceği için kadın patronuyla da uğraşıyor bir yandan paralel hikayesinde. Yeğeninin üstüne bir gecede yüklediği aşırı derecede yükü, onu son çare olarak genelev gibi berbat bir yere götürüp, oradaki fahişenin eline bıraktığında fark ediyor Roger. O andan itibaren de, asıl doğru olanın insanın bu denli önemli ilk deneyimleri zoraki yaşamaması, akışına bırakması gerektiğini anlıyor.

Film başlangıçtaki-devamındaki uzunca diyalogları ve anlattığı hikayesi itibariyle yetişkin filmi gibi görünse de, sonradan Nick ile ilgili irdelemelerin akabinde aslında gençler dahil, tüm insanlara cinsellik konusunda önemli mesajlar verdiğini görürüz. Campbell Scott‘un ete kemiğe bürüdüğü Roger gibi iğneleyici sözleriyle izleyiciyi kendine gıcık ettiren karizmatik bir karakterin bile hafiften adam olabileceğini görürüz. Tabi yine kendi mesleğini uygulamaya yetecek oranda azaltacağını biliriz denyoluğunu. Sonuçta o bir reklamcı ve dediği üzere “İnsanlara yeni birşeyler satmak için onlara kendilerini kötü hissettirmelisiniz.

Yazı bittiğinde “Markus Grosskopf’s Bassinvader – The Asshole Song” çalıyordu.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

9 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. Buzcevheri Der ki:

    Uzun ve orjinal dialoglara sahip filmleri severim. Hele ki cümleler ince zekanın kıvrımlarında göbek attırıyorsa daha çok severim. Bu da o tarz bir film mi doctor?

    Bir de yazıyı yazarken dinlediğin o şarkı da ne öyle?
    “The asshole song”
    =)

    Tomates domati… Görünce yarıldım..

    Ya bir de şu sidebarın yazı sayfasında bir süre sonra aşağı kayıyor. Ama o kadar rahatsız edici değil.

  2. Deli Profesör Der ki:

    @buzcevheri abi bu da sadece bolca diyalog vaad eden o filmlerden biri, yalnız mevzu seks ve cinsellik olduğu için çok da derinden ve düşündürücü şeyler söylenmiyor. Ama ortada dönen muhabbet ve filmin farklı tarzı insana eğlence veriyor.

    Metal dünyasının en d.şaklı adamları toplanıp, “Sadece bas gitarla müzik icra etsek ne olur?” demişler. Milletin büzzüğünün yemediği bu işe kalıplarına güvenerek girişmişler. Cidden de mükemmel olmuş hocam. Solosudur, melodisidir herşey bas gitarla. Davul var tabi, davulsuz bi b.ka benzemez :D Yakın bi zamanda tanıtmayı düşünüyorum. Asshole Song da hafiften geyik şarkılarından olmuş :D

    Aylardır Stewie’nin meymenetsiz suratını görmekten sıkıldım. Ara sıra kafama estikçe değiştireyim diyorum :D

    Allah’ından bulsun o Internet Explorer. Artık geçtim ondan. Uğraş uğraş düzelt, yine bozuluyo bi süre sonra. Ben 3-4 makinede farklı çözünürlüklerde kontrol ettim, bi kayma olmadı. Ama sizin makinede olmuş mesela. Hay Allah belasını versin şu zamanda bu kadar uyumsuz yapan ekibin.

  3. Buzcevheri Der ki:

    Anladım doctorum.

    Bir ara tanıt şu şarkıyı. Ben de hafıza sıfır, unuturum yine..

    Abi IE8 için ne dediklerini biliyorsundur. Kendisi standart olmayan siteleri sorunlu gösteriyor. Yani standart dışı kodlara sahip siteler gümlüyor. Bugün dayımın pc’de IE8′i test ettim. Hemen kendi siteme girdim. Göze çarpan bir sorun, kayma falan yaşamadım. Sadece resimli bağlantılar ve favorilerine ekle kısımlarındaki o mat katman yoktu, o da zerre z.kimde olmaz. Ama google maps’e girdim mesela; harita falan evlere şenlik. Sayfa yapbozdan beterdi. Blograzzi’ye baktım. Ana sayfada pek sorun yokken profil sayfaları komediye dönüşmüş. Mesela rating yıldızlarından biri aşağı düşmüş görünüyordu. Tarayıcının hemen üstünde kocaman IE7 emule diye buton var ama bir halta yaramıyor. IE8 harakiri yapıyor anlayacağın. Ama microsoft bu, onu da kullandıracak bir yöntem bulur.

  4. KacMeE Der ki:

    Yazı çok güzel olmuş,etkilendim filmi bulursam izleyeceğim.Bu arada üstteki logo çok hoş olmuş :)

  5. Deli Profesör Der ki:

    @buzcevheri Ben de sakin bi anımda ufak bi IE 8 testi yapayım. Çok sorun olursa şeyimde olmaz bu vakitten sonra. Genelde blogları okuyanlar Firefox kullanıyor zaten. Ondan fazla da kurcalamam.
    Albümü de tez zamanda linkiyle birlikte goyu goyuveririm buraya :D

    @kacmee Tomateees mi :D

  6. KuPa k1z1 Der ki:

    uu sende bendensin beaahhh filmi bir çırpıda anlatmışsın bende dayanamam isledimmi susmak yerine bıd bıd annatırım :) ahaha:) ya çok var öle tipler sahi nede gülünç kişilikler.Ama sorgulamak lazım onlar böyle miydi sonradanmı oldular net çıktı mertlikmi bozuldu..Dünya tersinemi dönüyor yoksa hep aynıda bizemi öyle gelio:).Zaten hep aynı terane vur kaç yada kaç vur:)

  7. Deli Profesör Der ki:

    @kupa k1z1 İnternet yakında aşırı yüklenmeden göçecek zaten. O zaman insanlık olarak doğaya ve doğamıza aklımız mail kutumuzda kalmadan yönlenebilecez. Umarım :D

  8. Volkan Alabaz Der ki:

    Vallaha kardeşim yazını okurken aklıma filmin karelerinden çok kendi ergenlik dönemim geldi :) Allahtan benim dönemimde bilgisayar başında olma şansımız fazla yoktu :) Bizim işimiz gücümüz entel dantel takılıp kız peşinde koşmaktı. Şansımıza çok 31 çekmedik :)

    Şimdi yarış zamanı kendine iyi bak.

  9. Deli Profesör Der ki:

    Abi aman yenge okumasın kulağını çeker valla :D

Anlat derdini Marko Paşaya