Futurama : Bender’s Big Score

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Şimdi siz “Ama bu film 1 ay önce falan çıktı” diyebilirsiniz.Ya da bazılarınız “Bunun filmi ne zaman çıktı” diyebilir ve emin olun ki en ümitsiz vaka olanlarınız “Böyle bi çizgi film mi vardı ya?” diyenlerdir.
1. seçeneğe giren sevgili insanlar kusuruma bakmayın ama düşünceleriniz beni ilgilendirmiyor.Ben filmleri günü gününe incelemek zorunda olan bi film eleştirmeni değilim herşeyden önce.Neyse 2. ve 3. insan tipleri için anlatıma devam ediyorum.
Futurama, 1999 yılında Simpsons’ın yaratıcısı Matt Groening’in çizgi dizide olgunluğunu fazlasıyla yaşatan,Fox’ta yayınlanan 5 yıllık bir çizgi dizi serisiydi.Daha sonra belli sebeplerden dolayı yayından kalktı ama çoğu kişi buna bi anlam verememiştir.Zira çizfi filmin çoğu bölümleri Simpsons’ın bile üstüne çıkıyor,Simpsons’tan rol çalıyordu adeta.
Bender’s Big Score,Futurama ekibinin seyircilere bir geri dönüş selamı.Adından da anlaşıldığı gibi Bender hayatının vurgununu yapıyor :D Sanırım bu filmde dünyada çalmadığı değerli eşya kalmadı.Filmin başlangıcından bitişine kadar eğlenceniz hiç azalmıyor.Kurgu,zaman-mekan kavramı çok iyi birleştirilmiş.Çizgi dizinin eski birkaç bölümünde olduğu gibi bu filmde de 2000 yılında Fry’ın pizza dilivırısına tekrar dönüş yapıyoruz.Bu karmaşanın içinde sizleri bol miktarda kahkaha ve arada sırada da ufak tefek hüzünler bekliyor.Film bittiğinde yeni bölümler izleyemeyeceğim diye üzülmeye başlamıştım ki sonra bu serinin 3 filminin daha yapılacağını öğrendim.Türkiye’de sinemalara girmesini beklemeyin,ne yapın ne edin bi yerlerden bulun izleyin,Türkiye’de gösterime gireceğini zaten sanmam.Böyle güzel bi çizgi diziyi bile harcama kapasitesine sahip bi ülke burası.Simpsons’ı bile dublajlı sokacak kadar ahmak bi zihniyet.
Simpsons Movie diyince aklıma iki Matt Groening sinema performansını kıyaslama fikri geldi.Simpsons Movie’de film televizyonda gösterilen dizinin üstüne çıkamamıştı ama Futurama’da Matt Groening gerçekten çok güzel bir iş çıkarmış,inanamadım ama mükemmelin bile mükemmeli varmış.Daha da fazla bişey demeye gerek yok sanırım.Bu filmi izleyin.

Hakkımda

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Merhaba, Adım Ali Suna. Boş zamanlarımda Hakkımda sayfası yazmayı çok severim. “Madem ki bu kadar seversin, niye aylarca bomboş bıraktın zottirik oğlan?” diyeceksiniz. Kendimle çelişmeyi hakkımda sayfası yazmaktan da fazla severim, yazılarımda da görürsünüz, durmadan kendine laf sokmaya çalışan, kendi açığını yakalamaya çalışan şizofrenik bi halim vardır. Kendimi fabrikasyon manyağı blogcu kılıfına sokmadığım için her gün yazı yazmak beni pek açmaz. Her gün ya da her hafta da yazmayınca, artık kafamda ne kadar yazmadığım şey biriktiyse tek yazının içinde boca ederim, kimse ne olduğunu çözemez, diğer bi kısımsa uzun olduğu için okumaya üşenir.


Bu arada boş zamanlarımda Hakkımda sayfası falan yazmayı sevmem. Sadece kafamda yapacağım işlerin üst üste birikip bir dert yığını oluşturup beni diğer yaptığım işlerden alıkoymasını istemiyorum. Bu işe her ne kadar hobi amaçlı olarak girmiş olsam da, ailemizin Rottweiler’ı gibi durmadan ilgi alaka bekliyor. Tabii ben “It’s all about the Money” ya da “Money Talks” türünden cümlelerin doğruluğunu inceleme adına öncelikle kardeşimle birlikte e-ticaret projemizin peşinden koşuyorum. Akşama kadar bilgisayar başında olsam da kendime ayırdığım dakikalar çoğunlukla epey noksan oluyor. Hadi akşamında ben kendimi bana bıraktım diyelim, et gibi kafayla da blog milog hak getire, ufak tefek anlık keyif veren oyunlarla zaman geçiriyorum. Bi ufak tefek oyunlardan bi de Burnout Paradise’dan geçemedim. Kafamın tası attı mıydı şehri araba hurdalığına çevirmeden bırakmıyorum oyunu. Oynayıp ayna gibi olduktan sonra iyi ki ehliyetim ya da arabam yok diyorum.


Blog yazarken özellikle vazgeçemediğim iki şey var. Bi kere en başta içinde eğlence temaları barındıran şarkıları arka plana veremeden yazacağım şeye konsantre olamıyorum. Kimisi mesela ortalık sessiz olsun, pür dikkat kesileyim ister, ben illa ki arkada bi psyhedelic rock olsun, efendime söyliyim bi progressive rock, krautrock olsun, balkan havalarından, brasslardan ferahlıklar essin, klezmerle yerimde duramayayım, bunları arıyorum yani. Bi yandan bu müziklerden enerji alıyorum ki elektrik boogie misali size aktarabileyim. Bi de beynin yakıtını en çok “düşünmenin” harcadığını biliyorum. Yani git 10 saat amelelik yap ya da 2 saat aralıksız düşün. Bunlar birbirine eşdeğer. Beynin yoruldu muydu hiç bi organın faaliyet gösteremiyor. O yüzden beyin Viagra’sı olarak yazı öncelerinde çikolatayı ver Allah ver ediyorum gırtlaktan. Sonuçta bu blog yazılarını kendim için de yazıyor olsam o kadar emek harcıyorum, hani dönüp baktığımda ulan iyi ki 2 saatimi buna yazmaya ayırmışım demem lazım, ha bunu diyecek kadar beğenmedim mi, gözümü kırpmadan siler atarım.


Beyin dediğin zaten büyülü bişey, yarım saat önce ne yazacağımı bilmezken, mesela şu an Hakkımda yazımı yazmam gibi, yarım saat geçtikten sonra neremden çıktığını bilmediğim cümleler kurduğum oluyor. Planlı yazılar yazmayı, önceden üzerine kafa patlatıp zihnimde yer etmesini sevmiyorum. O yüzden genelde anlık spontane artık ne eserse yelkeni açıp da gidiyorum, Allah’tan bu vakte kadar karaya oturmuşluğum olmadı, havadaki nemden varacağım yolu anlayacak kadar da tecrübe etmişimdir herhalde. Amma yeri geldi mi Jack Sparrow gibi macera da aradığım için pek belli olacağını sanmam.


Son olarak da onu severim, bunu severim, vizyonumuz, misyonumuz cart curt.

Hieeeeaaoideaaaaooo!

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Sevgili blog kemirgeni insan güruhları hepinizi saygıyla selamlıyorum.Öncelikle çok heyecanlı olduğumu belirtmek isterim.Ne zamandır kafamda insanlarla yediğimi içtiğimi s.çtığımı paylaşma düşüncesi vardı.Kısmet bugüneymiş.Bu site fazlasıyla kişisel bi site olacak.Yani fazla sağdan soldan alıntılar yapıp koymayı seven biri değilim.Ha alırım almasına önemliyse,ama altına da yazarım kimden aldığımı.
İnsan bir siteyi başlatırken hep aynı klişeye başvurur.Ben de başka bi alternatif bulamadım.Düşünüyorum da zamanında zigini daşhağını annesine abisine kremleten ben şimdi kartlaşmışım,boru gibi bi sesim olmuş.Hep maziye bakıyoum,keşke yine ufacık küçücük bi çocuk olsam diyorum.
Neyse şimdilik bu bi test yazısı hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Deli Profesör Pazarlama : Ense Tıraşı Kılları Seti

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Bugün internette satış hayatında farklı bi boyuta geçiyorum.İlk sattığım ürün biraz daha spesifik bişey olsun dedim.O yüzden ense tıraşımla başlıyorum.
Ömrümün şu demlerine kadar ne insanlar gördüm enselerinde kıllar yoktu,ne kıllar gördüm ense kısmında insanlar yoktu.Bu yüzden sosyal,paylaşımcı toplumuma bir katkıda bulunmak istedim.Görmüş olduğunuz ense %100 saftır,ekleme yoktur,k.ç ya da ç.k kısmından kalitesiz kıl eklemesi yapılmamıştır,yılan yağıyla çıkarılmamıştır.En son tüm kelle tarafımı usturaya vurdurduğumdan beri hiç kesilmemiştir.İşlenmeye uygundur.
Hep ensesi parlak,kılsız,tüysüz,yumurta gibi insanlar görür,hallerine acırdım.Artık o insanların bir “Yürrüüüü de ense tıraşını görelim!” lafını yemesine tahammül edecek durumda değilim.Resimde görmüş olduğumuz ense kıllarını ensenize monte ettirdikten sonra “Bu laflar boy boy s.ksin seni ipne kovboy” diyerek karşınıza lafı siz oturtabilirsiniz.Hemi de zahmetsizce.
Öyleyse ne duruyorsunuz!Aşağıdaki Paypal tuşunu kullanarak PayPal hesabınızla bu ense kılına kargo dahil anında sahip olabilirsiniz!Ücreti mi?Gönlünüzden ne koparsa!Ayrıca bu güzide ense kılını çabuk davranıp alırsanız yanında 1 adet de ayak üstü kılına sahip olabilirsiniz!Paypal ile satın aldıktan sonra adresinizi bize belirtmeniz yeterlidir.Bunların hepsi size Deli Profesör Pazarlama tarafından sunulmaktadır.

HEMEN SATIN ALIN! ŞİMDİ!

Ali Suna

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Bu başlık her ne kadar arama motorunu manipüle etmek adına açılmamış olsa da, bazı densiz tırtolar yüzünden bu şekilde anlaşılabilir. Her insan bilindiği üzere belirli aralıklarla adını soyadını arama motorunda aratarak egosunu tatmin eder, tabi kendisiyle ilgili verilere ulaşırsa. Benim de yer yer kendi adım, yer yer başkalarının adı ile arama sorgularım oluyor her normal insanda olduğu gibi. Lakin hayret ettiğim bir nokta var : İnternetin “i”sinden, evet “i”sinden dahi anlamayan insanların adları soyadları ile yaptığım sorgular sonucunda onlar 1. sırada çıkarken, ben Google’ın ebesinin örekesi diye hitap edebileceğim uçsuz bucaksız kısımda çıkıyorum. Aslında bunu kendi salaklığım olarak görüyorum. Söylemezler mi adama “A öküz, madem adın Ali Suna, elindeki www.alisuna.com domainiyle ufak bi site yapıp arama motorunu domine et” diye. Söylerler tabi. Ama kendine tezat ve kendinin köprüde karşıya geçmesini engelleyen bir keçi olduğum için domainimi kıytırık bir sitenin parçası olmaktan uzak tutuyorum. Yeri geldiğinde bu ülkede en orjinal Ali Suna olan şahsımın temsilcisi olarak, diğer Ali Suna’ları hasetinden çatlatacak bi site olmalı. Evet bu da gariptir, afedersiniz ama bu ülkede şeyinizi sallasınız Ali Suna isimli birine denk gelirsiniz illa ki. İsmimi markalaştırıp, diğer çakma Ali Suna’ları piyasadan toplatmak niyetindeyim bu yüzden. Geçenlerde bu denyolardan birini MSN’e eklemiştim, lakin bir Ali Suna kıvrak zekasına ve geyikliğine yaklaşmaktan dahi çok uzaktı. O yüzden siz okurları uyarıyorum, sahte Ali Suna’lara kanmayın, orjinali aynen resimdeki gibidir. En azından aşırı derecede sinirlendiğinde.

Resime şu alt açıklamayla bakmanızı salık veririm : “Hişşşş Angelina! Kime diyom lan ben kıvırmasana! Bak bi de açık saçık giyinmiş. Valla sokacam bu Light Saber’ı bi yerine bi gün ama hadi hayırlısı.”