Elektriğe mi isyan etsem,yoksa abur cubur mu yesem?

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

*Hep İstanbul’daki bazı dallamalara gülerdim.Televizyonlarda,haberlerde isyan ederlerdi.”Kardeşim,bu ne böyle burası köy mü?Milenyuma giriyoruz!Yetkiliyi getiriiiin burayaaa!Yakacaam kendimiii!“Tabi böyle angut angut heriflerin kameranın önüne atlayıp kamera önünde isyanla karışık şebeklik yapması da ayrı bi gülme sebebi.Adamların yollarına,yapılaşmalarına gülerdim.Maşşallah her yerde bi çalışma,bi b.ktan yapılaşma var.Adamlara küçük Amerika diyip dalga geçerdik.Şimdi bakıyorum,biz İzmir,küçük İstanbul olmuşuz.Zırt pırt elektrik kesintisi mi dersin,yoksa doğalgaz yüzünden delik deşik olmuş,köy yollarına dönmüş sokaklarımız mı dersin?Her bi haltımız onlara benzemeye başladı.Sürekli bi kötüye gidiş var hadi hayırlısı.
Yanımızda zaten eşşek kadar hipodrom var.Öğle vakitleri yetmezmiş gibi bi de gece yarışları başladı.Dünyanın elektriğini yakıyolar.Ondan sonra güç yetmiyo tabi.Bizim de voltaj gide gele,gide gele,afedersin ebesi s.kildi elektronik cihazların.Dıgıdık dıgıdık dıgıdık…
*Aaah aah.Şu Mehmet Yaşin‘in Yol Üstü Lezzet Lezzet Durakları programını izlerken bitiyorum kardeşim.TV’de böyle bi program yapılmamalı.RTÜK derhal yasaklasın!Ağzımın akan suları yüzünden evi sel basıyor.Ne şanslı bir adamdır bu Mehmet Yaşin,nasıl güzel bi meslektir bu gurmelik Allah’ım!Bu adamın hem bi yandan gezip,Türkiye’nin envai güzelliklerini görüp,bi yandan da Türkiye’nin (hatta dünyanın) en güzel yemeklerini yemesine dayanamıyorum.Kıskanıyorum,gıpta ediyorum.
Mehmet Abi kulun kölen olayım beni de yanına al,ayak işlerine bakarım,eşyalarını taşırım,ne iş olsa yaparım (demir bağlayom,kalıp çakayom diyen kadın var ya reklamda,ne kadar komik değil mi :D ) Oooh,şu yukarıdaki resme bakın hele.Tosunum güzel bi yemekten sonra göbeği nasıl da dikmiş :D Bi de el sallamaya çalışıyo,göbeği yarılcak kasılırken :D
Bi gün kardeşime gurme olacağımı söylediğimde şöyle demişti : “Lan düdük,et yemeyen adamdan gurme mi olur?”.E, haklı.Et yemeden göbek yapılmıyo.Tabi kendini rakıya ya da biraya vermezsen.Göbeksiz gurme mi olur allasen.Yumul rakıya,sıvazla gobee!Amman sabahlar olmasın!


*Yazı bittiğinde Modern Jazz Quartet’ten “Plastic Dreams” parçası çalıyodu.

Man on the Moon (1999)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Merhaba sevgili blog kemirgeni insan populasyonları.Bugün yazımı çok berbat bi pozisyonda yazıyorum.Arka planda,TVde annemle babamın çok sevdiği dandik ötesi dizi Binbir Gece oynuyor ve b.ktan ADSL modemimin wireless’ı sorun çıkardığı için kabloya bağlı telefon hattından yazıyorum.Hey Allah’ım sözde Laptop var.Dün bir,bugün iki wireless gitti.Neyse konuyu dağıtmadan asıl olaya dönmekte fayda var.Burayı okuyan insanların %90′ının benim ne yaptığımı merak etmediğine eminim.
Milos Forman
büyük adam vesselam.Son günlerde yapmış olduğu Goya’nın Hayaletleri‘yle biraz cafer s.çtı bez getir konumuna getirse de sonuna kadar arkasındayım.Zamanında bu kadar güzel filmleri çeken bi insanın bu kadar güzel şey arasında hata yapma lüksü olmalı.Düşünsenize en bilinenlerinden One Flew Over the Cuckoo’s Nest, ya da Amadeus.Ya da tabi ki mevzubahis filmimiz “Man on the Moon“.
Milos Forman’ın yönetmenlik başarısını daha başrole koyduğu adamı görünce alkışlamak geliyor içimden.Bu filmde hayatını bahsettiği adamı,Andy Kaufman’ı adım kadar eminim ki Jim Carrey‘den başkası hakkını vererek canlandıramazdı.
Film gerçekten yaşamış,efsane bir şovmen olan Andy Kaufman’ın hikayesini anlatıyor.Şovmen dedik ama sıradan,bildiğiniz şovmenlerden değil.Zaten öyle olsa filmi yapılmazdı.Eh,madem öyle,insanları hayretler içinde bırakan bu sıradışı insan hakkında biraz bahsetmekte fayda var.
Andy Kaufman 1934 yılında doğdu.Şov hayatına barlarda başladı.Daha sonraları basamak basamak yükselerek bazı insanların gözünde tanrılaştı,bazılarının gözünde ise adi bi adamdan başka birşey olamadı.Çünkü Andy Kaufman şovlarında insanları rahatsız edip onların tepkilerini ölçmeyi seven bi adamdı.Örneğin sahneye çıkıp mal gibi dakikalarca hiçbişey söylemeden durabiliyordu.Düşünün arkadaşlarla toplanmışsınız.Doğru dürüst şova gidecem diye seviniyorsunuz.Akabinde böyle bi mal görünce hayalleriniz suya düşebiliyor tabi.
Bunun haricinde göçmen şovmen tiplemesi ve Elvis taklidi acayip beğenilmiştir.Hele ki Mighty Mouse tiplemesi kariyerini yüksek noktalara taşımasının en önemli sebebidir.Ama adam öyle bi adam ki size güldürü yapması için 2 saat beklemeniz gerekiyor.Eğer adamı zorlarsanız gıkı çıkmaz öyle moloz gibi dikilir sahnede.Ki şovunun birinde sahneye çıkıp en sevdiği kitabı baştan sona okumuştur.Tabi bir kaç kişi haricinde sahneyi herkes terk etmiştir.O geriye kalan birkaç kişi de uyku alemlerine gitmiştir.Amatörlük zamanında Tony Clifton diye berbat bi adamın şovunu görmüştür.Bu berbat şovu bile ilgi çekici yaparım deyip ara sıra onun kılığında şovlara çıkmıştır.Ve Andy’nin özelliklerinden en garibi de boş zamanlarında restoranlarda çalışıyor olmasıdır.Hem de 5 kuruş para almadan,sadece hobi için.
Bi ara güreş olaylarına merak sarmıştır.Ama biraz çelimsiz olduğu için kadınlarla güreşmiştir.Hiç acımadan yerlere sermiştir onları.Hatta şampiyonluk kemeri bile yaptırmıştır kendine.Genelde insanlara hep yalan söleyen biriydi Andy Kaufman.Çünkü yalanların ardından sürpriz yapmayı severdi.1980 civarlarında kanser olduğunu söylediğinde ona kimse inanmamıştır.1984 yılında hayatını kaybetmiştir.Tabi bazıları öldüğüne bile inanmadı.İşte inanmayanlar da bu efsane adamın ayda yaşadığını ve birgün dünyaya ger döneceğini düşünüyorlar.
Böyle anlatınca pek ilginç olmamış olabilir.Ama Milos Forman ve Jim Carrey’nin çıkardığı mükemmel iş,Andy Kaufman’ı,ne yapmak istediğini tam olarak anlamamızı sağlıyor.Zaman zaman ona kızıyoruz,çoğu zaman gülüyoruz,ama filmin sonu geldiğinde ağır basan şey hüzün ve insanlarda bıraktığı derin izler oluyor.
Bu garip insan REM grubunu da etkilemiş olacak ki Andy için yazmış oldukları Man on the Moon şarkısı vardır.Zamanında çok dinlemiştim ama anlamını şimdi öğrendim şarkının.
Film,izlediğim yaklaşık 2 saat boyunca beni hiç sıkmadı.Gerçi hoş,böyle bi adamın her dakika ne yapacağını bekleyerek film izlerken pek de uyunulmaz.
Eğer Jim Carrey’nin çıkardığı en usta işi ve oynadığı en mükemmel filmi görmek istiyorsanız,bu filmi mutlaka izlemelisiniz.Kesinlikle hayatınızın bundan sonraki kısmında bu adamın bazı özellikleri bünyenize enjekte olacak.Hani “Two thmubs up!” derler ya,bu film ondan işte…

Törer Bambosu Patlaka

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Aslında başkalarının yazdıklarını kullanmak gibi bir alışkanlığım yok ama bugün farklı bişey yapıp kullanmak istiyorum.Çünkü bu şiir benim için çok özel.Okurken en çok tüylerimi diken diken eden ve hoşuma giden şiirdir bu.Bu şiirle ilk olarak yaklaşık 1-1,5 yıl önce mükemmel mecmua “Hayvan“ı okurken karşılaşmıştım.Tabi bu ülkede güzel içerik yayınlayan pek çok dergiyle sonu aynı oldu Hayvan’ın da.Düşük tiraj…Yayından kalkış.O dergiden sonra ben de büyük bi boşluk oluştu,o derginin yerini tutacak bi dergi aradım ama bulamadım.
Şairin adı Ah Muhsin Ünlü.Bu tabi takma ismi.Orjinal Adı Onur Ünlü.En son çektiği Polis filmiyle tanıyabilirsiniz onu.Aşağıda sizinle paylaşacağım şiiri yazdığı son şiirdir.1998′de bu şiiri yazdıktan sonra şiir yazmayı bırakmıştır.Tabi şiir onu bıraktı mı bilemiyorum.Yine zulalarında bi yerlerde sürekli şiirler kabarıyodur.

TÖRER BAMBOSU PATLAKA

Bu hayvanlar müslüman mı söylesene bebeğim
Şu öküz müslüman mı bu sakallı sünepe?
Bir zalimin köpeği bak Allah’ı zikrediyor
Bak gazete ne yazıyor,Türklerinmiş Türkiye

Yahudiler bombaları kucaklayıp bebeğim
Düşlemiyor intiharlar, işlemiyor karakol
Al götür bu yumruğu akşam çocuklar yerler
Başbakan meşgul namaz kılıyor ayol

Bana kolpa malzemeden putlar yontma bebeğim
Sezen Aksu’dan mesela, kanarya’dan, tanrı’dan
Allah’tan demiyorum, çarpılmış gibi korkma!
Kork putların ellerinde patlamasından!

Emmeyince sencileyin akmıyor bebeğim
Kan ağzıma gürül gürül – alnımda süt dişleri…
Seni öyle seviyorum ki Condeleeza, bebeğim
Ağzına veresim geliyor
Ağzımdaki dişleri.

Ah Muhsin Ünlü

Cdcovers.cc : Dev Yarasa DVD kapakları arşivi

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

TTNet bi yandan yeni açtığı müzik indirme sitesinde vasat şarkıcı Tarkan’ın vasat albümlerini ve başka dandik dunduk şarkıları indirttiğini söyleyedursun,biz yine en doğru yolumuzdan gitmeye devam edelim.Zaten eğer doğru dürüst bi müzik dinleyicisiyseniz o sitedeki müzikleri değil beleşe,üstüne para verseler bile dinlemezsiniz.Millet yıllardır deli gibi korsan müzik,korsan film indiriyor,bunlar daha kimsenin alıp dinlemeyeceği üfürükten şarkıları millete kakalama derdindeler.Tamam eyvallah ben de isterim korsanla işimiz olmasın da,alışkanlıkları değiştirmek zor.Alışmışım hergün 2-3 tane yeni albüm indirip dinlemeye,veyahut filmleri dizileri indirmeye.Herkes de benim gibi bağımlı zaten.Bazen düşünmüyor değilim.Acaba korsan kullandığımız zaman Allah katında günah işlemiş oluyor muyuz?(Eyvaaah yine STV ruhu geldi)
Neyse şimdilik bu içsel sorgulamaları bi kenara bırakalım günün esas oğlanı Cdcovers.cc adresimize gelelim.Dikkatinizi çekerim esas oğlan dedim,Asmalı Konak’taki Özcan Deniz tadında bi denyodan bahsetmiyorum.(Denyo kelimesine kanım baya ısındı.Bu hakareti baya bi adam yiyecek bu aralar du bakalım)
Bende arşivci bi ruh var.Efenim DVDsidir,müzik albümüdür indirdikten sonra şayet DVDye çekersem illa ki onun dışında kapağı olacak.Kapağında orjinal resimleri yüksek çözünürlükte olacak.İşte bu site böyle mükemmel bi amaca (ya da bizim bu işlediğimiz korsan günahına) ortaklık ediyor.Sırf DVD kapağı dediğime bakmayın.Blu-Ray,Bollywood,Dreamcast,Gameboy Advance,HD DVD,Playstation Serisi,Wii,XBox gibi platformlarının hepsinin kapakları var.Bi de adamlar o kadar güzel düzenlemiş ki arkası önü sağı solu her yerinin kapak görselini ayrı ayrı veriyor.
Eğer siz de benim gibi derinden bi arşivciyseniz antin kuntin sitelere,ya da Google’ın resim arama motoruna takılmayın derim.Sonuçta korsan iş olsa da arşivciliğin de bi standartı var.DVD korsan da olsa Verbatim olacak.İndirdiğin kapak görsellerinin çözünürlüğünün hepsinin boyutu aynı olacak.Ordan al,burdan ekle işle olmaz.Ya da şöyle de diyebiliriz : El zigiyle gerdeğe girilmez.Ailenizin DVD görsel kapakçısı cdcovers.cc tek başına yeter size.

Punk Goes Metal

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör
Çoğu rock veya metal dinleyen hödükler bi halt dinlediklerini,müzikten çok anladıklarını sanarak genelde trip atarlar : “Yok baba yaaa,punk beni sarmıyor.” A be hödüğüm,a be zındıkzadem.Söyle bana acaba hiç oturup bi gün doğru dürüst bi punk dinledin mi?Punk dinliyorum diye gidip boy band tipli denyoları dinliyorsunuz,ondan sonra punka ağzınızı yamultuyorsunuz.Vallaha o ağzınızın ortasına bi tane yumruğu oturturum haa.Açın bi Sex Pistols dinleyin ondan sonra okuyun burayı.Kafamın tasını attırmayın.
Bu albümün adı da biraz önce üstte bahsettiğim hödüklere bi gönderme.”Madem bazı dallamalar ters düz konuşuyo hakkımızda,madem onlar bize yükselemiyo,biz de onlara ineriz.” diyor babalar.Harbiden de güzel diyorlar.İşin şakası bi yana bu albüm Punk Goes… diye giden bi serinin metal cover ayağı.Bu albümün haricinde daha Punk Goes 80′s,90′s,Acoustic,Pop gibi envai çeşit ayakları var.
Punk Goes Metal albümü,zamanında o Headbang’ten bu Headbang’e götürten metal şarkılarını kendi alanına çekiyor ve yeniden yorumluyor.İlk olarak Judas Babanın Breaking the Law coverıyla başladığımız an bitiyoruz zaten.Ardından benim bu albümde en sevdiğim cover “Talk Dirty to Me” geliyor ki,benim bünye daha 2. şarkıda iflas oluyor.Sonra Guns N Roses coverı My Michelle bizi Axl Rose gibi donla sağdan sola savurtturuyor.
Coverların hepsi birbirinden güzel ama benim en çok ilgimi çeken cover “Aaah aah ooh yeah yeaah shoot me shoot me” diye bi kadın haykırışlarıyla başlayan Sexual Abuse şarkısı.Bu şarkıyı evinizde yüksek sesle çalsanız altınızdaki her bi haltınızı takip eden mahallenin muhtarı salak teyze eve kadın attığınızı ve onu bağırttığınızı sanabilir.
Şarkıların hangisini öveceğimi bilemiyorum.TNT‘den tut Harvester of Sorrow‘a,I Remember You‘dan Why Rock?‘a kadar hepicüğü birbirinden güzel hazırlanmış coverlar.
Punk seven ayakkabı fırçası kafalı bu denyolar bu albümü çoooktan dinlemiştir.Ama benim işim Punk’a laf eden denyolarla.Durun kaçmayın dinletecem bu albümü.Ne demiş porno kralımız Şahin K. babamız : “İster zorla,ister gönüllü.Gönüllü istersen sen de zevk alırsın.İstemezsen valla zorla …… seni”.İşte bu albüm böyle bi albüm.Punk’ın ne olduğunu bilmeden “Punk’s not death” tişörtleri giyen salaklara selamlar.

MUHTEVİYAT : 1.”Breaking the Law” (Judas Priest) – Divit , 2.”Talk Dirty To Me” (Poison) – Jughead’s Revenge , 3.”My Michelle” (Guns N’ Roses) – AFI , 4.”War Ensemble” (Slayer) – Bigwig , 5.”Heaven” (Warrant) – New Found Glory , 6.”Bark at the Moon” (Ozzy Osbourne) – Strung Out , 7.”I Remember You” (Skid Row) – The Ataris , 8.”Harvester of Sorrow” (Metallica) – Link 80 , 9.”Sexual Abuse” (St. Madness) – Guttermouth , 10.”T.N.T.” (AC/DC) – Dynamite Boy , 11.”Little Fighter” (White Lion) – Death By Stereo , 12.”Youth Gone Wild” (Skid Row) – Swindle , 13.”I Don’t Know” (Ozzy Osbourne) – Turnedown , 14.”Looks That Kill” (Mötley Crüe) – Diesel Boy , 15.”Holy Wars” (Megadeth) – Rx Bandits , 16.”Love Song” (Tesla) – Ten Foot Pole , 17.”Why Rock?” (Leather Pyrate) – The Aquabats