Google Bize Reklam Yapsana

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Blograzzi’ye bi Firefox’tan girerim,bi Internet Explorer’dan.Gariptir ki Blograzzi’nin reklamlar benim Firefox’ta açılmıyor.Ya Blograzzi’nin Firefox’çulara kıyağı,ya da bende AdBlock diye bişey var o engelliyor.
Geçen Internet Explorer’dan girdiğimde gözümü reklamlara kaydıramadan edemedim.İki tane reklam başlığı vardı.1.si “Hey Gavur Anlatsana“,2.si “Kızlarla Görüntülü Chat” (Aha resime bakınız).Muhafazakar desem değil,liberal desem hiç değil,garip bi reklam politikası.Millet parasını veriyor diye böyle abuklukta reklam yayınlayan Google’a mı kızsam,yoksa böyle saçma reklamları yayınlayan Blograzzi’ye mi kızsam bilemedim.Resmen komedi.
Hele bu iki reklamın alt alta olması apayrı bi gariplik.Üstteki hıristiyan bozmalarının gavur diye anlattığı adam kim,biz miyiz,onlar mı?Hadi onu da geçtim,kardeşim böyle saçma sapan bi kelimeyle reklam yapılır mı?Oldu olacak putperest yazın.Kafir de uyar bak.Ateşli kızlara ne demeli,buram buram yakacak kadar ateşliler herhalde yoksa Google reklam verdirtir miydi?
Bu 2 reklamı alt alta görünce ister istemez 2 reklamı sentezleyip tasarrufa gitme planı geldi aklıma.Şöyle olabilir : “Hey Ateşli Gavur Bana Kutsal İncil’i Ateşli Chat Odanda Anlatsana“.Valla uydu bence.Yakında Google “Etek Altı Görüntüleri“,”Liseli Kızlar“,”Büyükse Gir (Yani Yaşın)” başlıklı reklamları da yayınlarsa hiç şaşırmam bu vakitten sonra.Serbest piyasa,serbest reklam politikası.

Bu salak reklam dizisine gülmekten yarılırken “Dynamite Boy – I Want it that Way” çalıyordu.

Torrent Arama Motoru : Youtorrent

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Ben download hayatımı kendi açımdan ikiye ayırıyorum : Torrentten öncesi,yani rapidshareli hayatım ve torrentten sonrası,çatır çatır download dolu bir arşiv hayatı.Bu iki deviri Yontma Taş Devri ve Uzay Devri olarak da ayırabilmek mümkün.Yani düşünüyorum da dünyada kaç tane manyak 4 gblık bir programı veya DVD’yi Rapidshare ile 40 parçada modem aç,modem kapa yoluyla indirebilir ki.Resmen sinir sistemini kökünden s.ken bi olay Rapidshare.
Neyse ki artık Rapidshare devrinden kurtuldum.Ha yine ufak tefek downloadlar için kullanmıyor muyum?Tabi ki kullanıyorum.Ama onun haricinde bi dizinin komple sezon mu inecek?Aç torrenti.Koskoca bi program mı inecek?Aç torrenti.Film mi inecek?Aç torrenti ver coşkuyu.Hızını da ayarla,kenarda kendi halinde inedursun.Yok o parçayı al,bu parçayı al,sonra 50 parça daha al da bunların rarını birleştir.Yemişim böyle işi.Şu torrent dediğimiz olayı bulanın ağzını öpeyim (Kıllı börtlü bi herif olmaması kaydıyla.Torrenti bulan kişiyi hep Adriana Lima tadında bi insan olarak hayal etmişimdir.)
Konuyu açtığımıza göre asıl olayımızı da söyleyebilirim.Normalde bir torrentin kalitelisini bulabilmek için bi yığın siteye bakarız.Ama o şekilde çok zaman kaybı ve gözümüzden kaçanlar olur.Youtorrent.com öyle güzel ve basit bir arabirim hazırlamış ki,hem aradığımız torrenti 13 torrent sitesinde (Mininova,Pirate Bay,İsohunt,SuprNova,FullDls,Fenopy,New Torrents,BtJunkie,SeedPeer,Vuze,BitTorrent,LegitTorrents) arıyor,hem de sağlıklarına göre kıyaslıyor.Bu dediğimi daha önce yapanlar da olmuştu.Misal Torrent Finder.Ama onda herşey karman çormandı.Normal şekilde tek tek sitelerden arasan daha kolay ulaşırsın yani öyle bi b.ktan site.Youtorrent’te öyle değil.Ne etrafta saçma sapan sex endüstrisinin ürünü porno reklamları var ne de başka saçmalıkların.Tıpkı Google gibi,seni sadece sonuca ulaştırmaya yönelik bir çalışma.
Ama tabi belli olmaz yasadışı işler hep böyledir.2 gün sonra site iyice popüler olunca adamın gözünü para bürür,her yere reklam tıkıştırır.Yok hot sexiydi de,yok hardcoredu da,cıbıl cıbıl hatunlarıdı derken bu siteden de kaçar gideriz.Bunu zamanla göreceğiz ama şimdilik en iyi torrent arama motoru benim gözümde.

12 Angry Men (1957)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

İçinde yaşadığımız şu hayatta çözmek zorunda olduğumuz problemler o kadar arttı ki,artık bazı sorunların üstesinden gelebilmek için hiç düşünmeden anlık bir karar vermemiz gerekiyor.Sokağın kenarında dilenen dilenciyi suçlu,aylak görüp ona para atmamak ya da onun ne zorluklar altında yaşadığını düşünüp para vermek.Bu anlık bir karar.Oradan geçtiğimiz 5 saniye içerisinde o insanı yargılayıp sonucu çıkarıyoruz.Homurdanıp para atmamaya karar versek bile en azından sonunda ölüm yok.Keşke sorunlar bu denli basit ve çözülebilir olsa.Ama bazı ciddi durumlarda bu şekilde karar vermek her ne kadar zor olsa da yapabilenler oluyor.
Bir jüride olduğunuzu düşünün ve bir çocuğun idam kararı ya da tahliye kararı sizin elinizde.Çoğu insan o çocuğun suçlu olduğuna inanıyor ama hala elinizde veri yok.Sadece hemen kurtulup gitmek için çocuğun ölmesini isteyen 11 jüri.Ve bir de siz.
Bunun baştan kaybedilmiş bir savaş olduğunu düşünebilirsiniz.İşte 12 Angry Men bu denli zor bir konuyu işleyen,çok güçlü bir film.Bir çocuğun idam cezasını alıp ölmesini isteyen 11 jüriye karşı savaş vermek zorunda 8. jüri rolünü Henry Fonda çok yüksek bir oyunculukla oynuyor.En azından bir kişinin bile aksini düşündüğü için çocuğu kurtarma şansı var.Çünkü 12′de 12 tam oyla alınması gereken bir karar var ortada.Ve karakterimiz insanların aklını çelmeye başlıyor.Kendi özel mantığıyla ve konuşma gücüyle insanların beynindekilerin yanlış olduğunu bir bir ortaya çıkarırken müritlerini de arttırıyor ve bize insanlık hakkında büyük bir ders veriyor : Bir insan kötü de olabilir iyi de olabilir.Belki de biri iftira atmıştır.Bunu sonuna kadar irdelemeden bu çocuğu o sehpaya göndermemeliyiz.İnsanlara karşı hüküm giydirirken en azından 3-4 kere düşünmek gerekli.
Film sadece küçük bir karar odasından ve bolca konuşmadan ibaret.Ama ortamın küçüklüğü ve sohbet bolluğu insanı hiç sıkmıyor.12 tipin de birbirinden farklı tipler olması olaya apayrı bir lezzet katıyor.12 jürinin de düşüncelerinin altına inmemizi sağlayan bir film bu.Kimisi maça yetişmek istiyor,kimisinin oğluyla problemleri var,kimisi reklamcı,kimisi hımbılın teki.Herkesin öyle ilginç sorunları var ki acısını orada yargılanan çocuktan çıkarmak istiyorlar.Ama herkesin içinde mantıklı bir adam da vardır.Film boyunca bunlar bir bir dışarı akarken hepimiz mükemmel bir sinema deneyimi içine giriyoruz.
Bana göre sinema tarihinin en mükemmel filmlerinden olan bu filmi mutlaka izlemelisiniz.Gerçekten sinemadan izleyen insanları sarıp sarmalayacak bir film.Bu filmi beğenirseniz Breakfast Club filmini de denemelisiniz.Bu film kadar iyi olamasa bile buna yakın bi tarz.

IMDB Kullanıcı Oyu : 8.8/10 (61,532 oy)
Top 250: #13

Yazı bittiğinde “Devo – Mongoloid” çalıyordu.

Mulatu Astatke – Ethiopiques Vol.4

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

2005 yılında ülkemizin sinemalarına uğramadan teğet geçen bi Jim Jarmusch başyapıtı vardı : Broken Flowers.Niye girmediğine gelirsek sebep ortada.Gişe kaygısı.Tabi insanlar alıştırılmış önlerine aptal saptal vurdulu kırdılı filmlerin getirilmesine,oyunculuktan,yönetmenlikten bihaber insanların yaptığı filmlerin getirilmesine.Filmde eski Casanova,ununu elemiş ipe asmış insan Bill Murray‘nin son dönem karmaşaları anlatılıyordu.Her neyse bu filmi ve soundtrack muhteviyatını zaten daha sonra anlatacağım.Şu an benim için öncelik taşıyan bu filmin içinde keşfettiğim mükemmel grup Mulatu Astatke.
Filmde Bill Murray yol boyunca giderken sürekli Mulatu Astatke dinliyordu.Özellikle Yekermo Sew şarkısı çok çalıyordu.Acayip hoşuma gitmişti bu şarkı.Akabinde indirdim albümü zaten.
Mulatu Astatke,habeş müziklerini jazzla harmanlayan çok özgün bir grup.Albümü açtığınız andan itibaren sizi alıyor ve koskoca cennetlerin arasında yalnız başınıza dolaştırıyor.Kanınızın içine serotonin dolduruyor.Mutlu hissediyorsunuz.Tıpkı bulutların üstünde gibi.Alttan hafiften giren saksafonun tonu mest ediyor resmen.Ya da kendinizi bomboş ve upuzun bir yolda giderken hissediyorsunuz (misal Konya Ovası (Şaka canım tabi ki Konya Ovası değil :D )).
İlk açtığımızda karşımıza çıkan şarkı özellikle yol duygusunu verirken,4. şarkı Tezeta size gözleriniz kapalı bulutların üstüne çıkma vaadini veriyor.5. şarkı Yegella Tezeta albümün en büyük bombası.İlk dinlediğimde en çok bu şarkıyı dinlemiştim.İçinde hafif bir beyin karmaşası hissi var.Keza 6. şarkı da öyle.Yekatit’te ise güzel bi gizem bulunuyor.Aslında duyguları tek tek açıklamak yerine şöyle desem daha iyi olacak : Bu albüm size başından sonuna kadar tarif edemeyeceğiniz farklılıkta bir duygu karışımı yaşatıyor.Abartmıyorum bu albümü dinlemek gerçekten bambaşka bir deneyim.Hele ki daha önce habeş jazzı diye birşey duymadıysanız ne kadar çok şey kaçırdığınızı farkedip yanınızdaki hapları alıp intihar etmek isteyeceksiniz.
Bence intihar etmeden önce düşünün,bazı şeyleri keşfetmek için geç kalmış olabilirsiniz ama belki de bu albüm bundan sonraki hayatınızda sizi daha fazla jazza bağlayabilir.O yüzden elinizdeki hapları bırakın ve Mulatu Astatke’yi dinleyin.Ardından da yeni müzikler keşfedin.Güzel keşfettiğiniz bişey olursa bana da gönderin.Dünyada o kadar güzel gruplar,o kadar güzel müzikler var ki dinle dinle bitmiyor resmen.Her ne kadar Simpsons dizisinin eski jazzcı efsanesi Kanlı Diş “Jazz kendini iyi hissetmek değildir ki.Sadece diğer insanlara daha kötü hissettirme ve mangır yapma yoludur hepsi bu.” demiş olsa da bu albümden anladığım şudur ki : Böyle Değil.

MUHTEVİYAT : 01. Yèkèrmo Sèw (A Man of Experience and Wisdom) , 02. Mètché Dershé (When Am I Going to Reach There?) , 03. Kasalèfkut Hulu (From All the Time I Have Passed) , 04. Tezeta (Nostalgia) , 05. Yègellé Tezeta (My Own Memory) , 06. Munayé (My Muna) , 07. Gubèlyé (My Gubel) , 08. Asmarina (My Asmara) , 09. Yèkatit (February) , 10. Nètsanèt (Liberty) , 11. Tezetayé Antchi Lidj (Baby, My Unforgettable Remembrance) , 12. Sabyé (My Saba) , 13. Ené Alantchi Alnorem (I Can’t Live Without You) , 14. Dèwèl (Bell)

DOWNLOAD

Şifre:SaravaClub

Falları Unisex Yapın

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Hey gidi hey be,küçüklükte ne sakız çiğnerdim.Günde 10-15 tane çiğniyodum.Tabi çiğnememin sebebi tam olarak sakız sevgisi miydi bilemiyorum.
Sakız firmaları bizim gibi angut çocukları kandırmayı iyi biliyolar.Sakızların içine yok Space Jam tipleriydi,yok dövmeydi,yok Tipitipiydi ne bulurlarsa koyuyolar.E çocuk denen yaratık zaten renkli ve ışık saçan bişey gördü mü onunla oynamak ister.”Oleeey! Sakızımdan Bugs Bunny çıktı,bunu da evimizdeki buzdolabının üzerinde son kalan boşluğa yapıştırabilirim.”Sakız çiğneyicilerin de 2 tipi vardı çocuklar arasında.1. tip alır sakızı çiğner,sonra içinden çıkartma,dövme,kağıt ne çıksa saklar,2. tip ise cikletten çıkan herşeyi kullanmak bi zorunlulukmuş gibi evin her yerine yapıştırır.İyi ki ben 1. tiptim yoksa 2. tip mantığıyla annemden baya bi dayak yiyebilirdim.Onu bunu geçtim,sonunda noluyo?O biriktirdiğim kağıdıdır,yapışkanıdır,tasosudur,nereye koyduğumu bile hatırlamıyorum.Büyük ihtimalle annem atmıştır.Amaçsız bi koleksiyon yani.Eee herkes Bedri Baykam Baba gibi akıllı değil ki Sperm koleksiyonu yapsın,sonra da spermli mendillerini sergiye açsın.
Sakız firmaları sadece çocukları kandırmıyolar tabi.Sadece çocukları kandırmakla bitmez olay.Ülkemiz kadınlarının içinde durdurulamaz bir fal tutkusu ve erkeklerin diş fırçalamadan beyaz dişlere kavuşma hayali,Falım’ı ciklet satışlarında güçlendiren bi olay.Şekeri yok,tadı yok,tuzu yok.Ama dişine de bakar,falına da.
Artık cikletlerden o kadar nefret ettim ki,bakkala gittiğimde ne şekerlisini alırım,ne şekersizini.Ama arada sırada abimin cebinden çıkıyo işte.Geçen bi tane aldım,sakızı attım ağzıma,madem falım çiğniyorum,falımı da okuyayım dedim.Aha çıkan fal aynen şöyleydi : “Yakışıklının ismi Serdar/Onun bir arabası var./Yakında tanışacaksınız./Hem gözü kara hem çok kibar./” Tövbe tövbeee.Allahıma şükür sağlıklı,daş gibin bi erkeğim.Ne Serdar’ı allasen falım.Vallaha eğilimim de yok.Ayrıca Serdar’ın bi arabası var diye de ona vereceğimi hiç sanmıyorum.
Üzerinden 2 ay geçiyor,bu sorunu hallettim sanıyorum,yine bi falım geçiyo elime.Hay geçmez olsun.Bunda da yazan aynen şu : “Evde eşle huzur gerek./Kahve,okey ne demek./Nasibin olacak eşin/Evine bağlı bir erkek.” Ooo ama eşşeğin dübürüne su kaçırdınız yani.İyice deli ettiniz lan beni.Bi gün gelecem o falım fabrikasına.Bu skindirik manileri yazan kadınların hepsini tek tek s.kecem,ondan sonra göreceksiniz cinsiyetimi.Fal yapıyosanız da Unisex yapın kardeşim.Her sakız çiğnediğimde nasibimde bi tane kıllı börtlü erkek mi görmek zorundayım.Bana şöyle manilerle gelin : “Didem’dir onun adı/Lokum gibidir tadı/Az sonra evine gönderiyoruz/Kaçırma bu fırsatı.
Eskiden bu falım bu kadar b.ktan fallar yazmıyodu.Fallar ciklet manisi kalitesinin de altına düşmüş.Öyle bi seri üretime geçmişler ki durdurana aşk olsun.Bi kişi bu rezillikte bi maniden dakikada 15 tane çıkarır,abartısız.