Modern Zaman Filozofu Hooger Brugge

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

İnsanlık olarak çoğu zaman hayvanlardan daha kompleks olduğumuz için seviniriz. Tabi kadınların erkeklerle aralarındaki kompleks olma oranı bir erkeğin hayvanla arasında olan karmaşıklık uçurumu kadar büyük olduğundan ötürü dişi cinsiyet güruhumuz da kadın olduğu için oldukça mutludur. Ama hiçbir zaman düşünmeyiz ki, bu karmaşıklık aslında biz insanları kötülüğe doğru itmek için oluşan bir olgudur. Hayvanlara baktığımızda iyilik-kötülük şeklinde bir kutbun ya da ayrımın olmadığını kolayca görebiliriz. Bir hayvanın yaşaması için, diğer bir hayvan popülasyonuna yaptığı tabi ki kötü olabilir ama bu sadece yaradılışın getirdiği bir zorunluluktur. Sonradan kazanılan bir özellik ya da bir seçim değil. Oğlunu oldukça seven aslan annenin yavrusu için güzel bir ceylanı paramparça etmesi de bu yüzden sadece hayvan ortamında normal görülür. Düşünsenize, bizim türümüzde bile kabul gören bir istisna aslında bu. Bu hareket, hiçbir zaman öldüren kişinin kötü olduğunu göstermez. Ama aynı tür arasında birbirini öldürüp yeme olayı çok nadir türlerde görülür ve en azından insan toplumu yamyamlara iyi gözle bakmaz.

Peki hayvanlarda neden kadınların etrafını çevirip ellerindeki topuzlar ve altlarındaki motorsikletlerle kahkaha ata ata taciz eden kitle olmaz? Çünkü zekaları toplumsal-ahlaki kurallar oluşturmak için yeterli değildir ve bu yüzden bu zekalar ile aralarından hiçbir zaman motorsiklet öğrenen çıkmayacağına göre köreltilmiş zekalarını kullanacakları araç bulamayacaklardır. Ya da yönlendirecek amaç. Birbirlerinin yemeklerini çalarlar pekala, ama dediğim gibi zihinsel ahlaki sınıflandırmaları olmadıklarından ötürü bu onların sıradan bir kuralı gibidir. Biraz önce anlattıklarıma da dayanarak insan ya da hayvan olsun, tüm popülasyonlarda neyin iyi, neyin kötü olduğunu belirleyen şeylerin zamanla oluşturulmuş, zihin kapasitesiyle sınırlı ahlaki ilkeler olduğunu söyleyebiliriz. Şu an milyarlarca ışık yılı ötedeki başka bir evrendeki canlıların yaşamlarını inceleyebilsek belki de bize ayıp ya da günah gelen şeylerin onlar için çok sıradan olduğunu görebilirdik.

Bi nebze de olsa bu söylediklerim beni karmaşık canlıların daha fazla şerefsiz olmaya müsait olduğunu düşündürmeye itiyor. Doğduğumuz an itibariyle ruhumuza kötülüğü çekmeye o kadar hazır, o kadar razıyız ki. Bu da bebeklik döneminde algı kapasitemizin ve zihin filtremizin noksanlığından ötürü yakalandığımız bir zaaf. Doğduğumuz zaman 20 yaşında bir insan olgunluğundaki zihine sahip olsaydık insanlık iyiye doğru otomatikmen yönelmiş olacağı için dünyadaki iyi insan sayısı kötüleri kat be kat katlardı muhtemelen. Yalnız ne olursa olsun tam olarak bitiremezdi. Bu denli bir karşıtlığın olması da zaten iyi olan insanların “Ben neden iyi olmalıyım?” ya da “Ben neden iyiyim?” sorusuna yanıt bulabilmeleri için oldukça önemli. Yine de bunlar bizim için milyarlarca ışık yılı ötedeki evrenlere gidemeyeceğimiz için bir muamma olarak kalacak.

“Ne lan bu sorgulamalar böyle, deli falan mı s.kti seni arefe günü? Git bi gusül abdesti al da gel zındık.” gibi fısıltılar duyuyorum sağdan 2. masadan. Hayır efendim, beni başka bi deli tarafından düzülmüş bir deli düzdü. Felsefeyi kısaca böyle tanımlayabiliriz aslında, hiç bir filozofun da laf edeceğini sanmıyorum. Hatta filozof sosyetesinin Diyojen gibi manyaklardan oluştuğunu düşünürsek elimi bile öpebilirler. Evet, felsefe nesilden nesile geçen deli s.kmesidir. Asıl deliyi hiçbir zaman bulamayacağımız bir skertme hem de. Ya da kulaktan kulağa skertme dozajının arttırılması gibi. Birisinin bulduğu tespiti başkalarının zihinlerinin fırınlarında işleyerek daha farklı bir hale getirmesi.

Modern zamanların eli mouse tutan filozofunun da Hooger Brugge olduğunu söyleyebilirim. Hem de Flash’tan (Adobe) anlayan türden. Filozof sosyetesinde çok ekmek bulacağına eminim. Henüz ekspresyonist düşüncelerini ve beyninde canlanan resimlerini internet yoluyla interaktif ortama taşıyan modern zaman yorumcularıyla pek tanışamadık. E, Diyojen’in zamanında fıçısından internet bağlantılı Desktop PC vardı da o mu çiziktirmedi iki satır?

Hooger Brugge, modern yaşam insanlara kötülük tohumlarını atarken ayıkmış ve bunlar üstüne kafa yormaya başlamış, oldukça da iyi sonuçlar almış bir sanatçı. Tabi ki böyle derin konular üzerine her gün beynini yoran adamlar gibi, kendisi de oldukça manyak ve bu manyaklık eserlerine inanılmaz ölçüde özgünlük ve mükemmelik katıyor. Eserlerini sitesi www.hoogerbrugge.com‘da yayınlayan sanatçının asıl beni benden alıp götüren eserlerini ise Spin, Flow ve en mükemmeli olan Modern Living adı altında 3 başlıkta toplayabilirim. Spin ve Flow günlük yaşantımızdaki absürtlükleri sorgulayan tek bir parça eserken, Modern Living, 1998′den 2001 yılına yaydığı çalışmalarından oluşan kompozisyonu.

İnsanların çiğliğinden bıkmış ve onları bozan, ilk günkü saflığından uzaklaştıran ne kadar modern dünya alameti varsa hepsini anlatmış bu çalışmalarında. Sigara, uyuşturucu, yapmacık insanlar, internet köleleri, belli bir kulübe mensup insanlar, din sayesinde kukla gibi oynatılan insanlar, değişen mutlu gün anlayışları, ölüm vb. pek çok konunun animasyonunda kendisini kendi bakış açısının içinde kullanırken bir yandan da animasyonlarında ses ve müziğin gücünü kullanıyor. Günümüzde en önemli iletişim aracının ses olduğunu düşünürsek böyle bir animasyon serisinde bu aracın olmaması inandırıcılığını azaltabilirdi. İlk gördüğümde, aslında pek de uzun sürmeyen Modern Living’teki animasyonları tek tek mıncıklayarak oldukça uzun bi süre dehşet içinde düşünmüştüm. Çoğu animasyonun içindeki eylemler ziyaretçisinin belli yerlere tıklayıp, belli hareketleri başlatan interaktivitesine bağlı ve bu durum etkiyi bir kat daha arttırıyor. Genel olarak eserlerini inceleyenlerin düşünmesini istediği için çoğu çalışmalarını insanların isteyerek sorgulamasını sağlayacak şekilde hazırlamış.

Çiğ olmamamız bu vakitten sonra zaten mümkün değil, ama öğrendiklerimiz ve tecrübe ettiklerimizle belli hatalarımızı bir nebze azaltabileceğimizi düşünüyorum hala. Ya da modern yaşamın hızı içinde unuttuğumuz değerleri de hatırlayabiliriz. Zira biliyorum ki, pek çoğumuz modernleşmeyi hala gelişim olarak görüyor. Ki modernleşme, doğru şekilde kullanılmadığında insanı daha da çıkmaz yola sokan karmaşıklaştırıcı yapıdan başka birşey değildir. Bırakmaktan dahi korktuğumuz bir bağımlılık esasında. Tüm bu sebepler bile ayıkmanız için modern yaşam üzerine satirik-metaforik metinler içeren Modern Living’i saatlerce incelemeniz için yeterlidir bana göre. Hatta Editor’s Choice jokerlerimden birini bu eserler için kullanabilirim.

Yazı bittiğinde “Galactic Cowboys – Life and Times” çalıyordu.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

4 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. Artificial Der ki:

    yazında ahlaki normalerı insanların oluşturduğunu baz almışın anladığım kadarıyla..

    ya ahlakı ilahi menşeyli düşünürsen nasıl olcak?

    insanlar kötülük yapmaya meyilli düşüncesi hritiyanlığın insanlar dooğuştan günahkardır mantığından türer.. halbuki kötülük bir sapmadır. içerden gelmez, reaksiyon olarak zuhur eder.. (yani genelde)

    bu adam orjinalmiş .. flashçıymış da sonradan mı filozof kesilmiş yoksa filosofmuşda sonradan mı flaşçı kesilmiş.. işte tüm mesele bu :D

  2. Jumbacho Der ki:

    Hani eskiden her Allah’ın günü bıkmadan usanmadan yazıyordun ya o günlere tekrar döneceksinin dimi nAli döneceksin die söz verebilirmisin Nalan :D

  3. Deli Profesör Der ki:

    @Artifical Yok aslında insanın doğuştan kötü olduğunu söylemiyorum. Sadece zeka olarak son derece karmaşık bir üstünlüğe sahip olduğumuzdan ötürü, bunun paralelinde hayatımızı düzene sokma amacıyla belli ahlaki ve geleneksel kurallar üretiyoruz. Ve bu kümenin haricinde kalan çoğu şeyi suç kabul ediyoruz, yapana hüküm giydiriyoruz. İşte nefret duyulan bu sınırları ve sınırları aşan kişileri de insanlar belirliyor. Cidden düşündükçe beni manyatan bi konu bu açıkcası :D

    @Jumbacho Maalesef Şükrü, bundan kelli böyle bişey nolamayacak. Zira günde 8 saat ders ve 2 saat gidiş geliş Manisa yolculuğu insanı çoğu zaman hayattan bile tiksindirebilir :D

  4. artificial Der ki:

    insanlar nasıl ortak ahlak kuralların da birleşmiş olabilirlerki?
    faydacı/pragmatist düşünerek falan dersen, insanın kendi kişisel çıkarı herzaman feragat edilecemeyecek kadar önplandadır.. geleceğini güvenlik altına almak için bile bunu daha brutal yollardan sağlar gime geliyor.. doğanın en vahşisi biziz.. kasıtlı, aklımızı kullanarak dehşet saçabiliriz.. ve bu çok daha kestirme..

    kısaca insanların ahlak normlarını zaman içinde kendiliğinden belirleyebileceğini sanmıyorum..ilahi menşeyli olmasaydı(iyi-kötü hareketlerin ne olduğunun belirlenmesi ve bunların bir karşılığı) medenileşemeden yok olurduk tarih sahnesinden(ne uyuz bi laf bu ya)diye düşüneyrum..

    sapiens’ten eser kalmazdı :)

Anlat derdini Marko Paşaya