Man on the Moon (1999)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Merhaba sevgili blog kemirgeni insan populasyonları.Bugün yazımı çok berbat bi pozisyonda yazıyorum.Arka planda,TVde annemle babamın çok sevdiği dandik ötesi dizi Binbir Gece oynuyor ve b.ktan ADSL modemimin wireless’ı sorun çıkardığı için kabloya bağlı telefon hattından yazıyorum.Hey Allah’ım sözde Laptop var.Dün bir,bugün iki wireless gitti.Neyse konuyu dağıtmadan asıl olaya dönmekte fayda var.Burayı okuyan insanların %90′ının benim ne yaptığımı merak etmediğine eminim.
Milos Forman
büyük adam vesselam.Son günlerde yapmış olduğu Goya’nın Hayaletleri‘yle biraz cafer s.çtı bez getir konumuna getirse de sonuna kadar arkasındayım.Zamanında bu kadar güzel filmleri çeken bi insanın bu kadar güzel şey arasında hata yapma lüksü olmalı.Düşünsenize en bilinenlerinden One Flew Over the Cuckoo’s Nest, ya da Amadeus.Ya da tabi ki mevzubahis filmimiz “Man on the Moon“.
Milos Forman’ın yönetmenlik başarısını daha başrole koyduğu adamı görünce alkışlamak geliyor içimden.Bu filmde hayatını bahsettiği adamı,Andy Kaufman’ı adım kadar eminim ki Jim Carrey‘den başkası hakkını vererek canlandıramazdı.
Film gerçekten yaşamış,efsane bir şovmen olan Andy Kaufman’ın hikayesini anlatıyor.Şovmen dedik ama sıradan,bildiğiniz şovmenlerden değil.Zaten öyle olsa filmi yapılmazdı.Eh,madem öyle,insanları hayretler içinde bırakan bu sıradışı insan hakkında biraz bahsetmekte fayda var.
Andy Kaufman 1934 yılında doğdu.Şov hayatına barlarda başladı.Daha sonraları basamak basamak yükselerek bazı insanların gözünde tanrılaştı,bazılarının gözünde ise adi bi adamdan başka birşey olamadı.Çünkü Andy Kaufman şovlarında insanları rahatsız edip onların tepkilerini ölçmeyi seven bi adamdı.Örneğin sahneye çıkıp mal gibi dakikalarca hiçbişey söylemeden durabiliyordu.Düşünün arkadaşlarla toplanmışsınız.Doğru dürüst şova gidecem diye seviniyorsunuz.Akabinde böyle bi mal görünce hayalleriniz suya düşebiliyor tabi.
Bunun haricinde göçmen şovmen tiplemesi ve Elvis taklidi acayip beğenilmiştir.Hele ki Mighty Mouse tiplemesi kariyerini yüksek noktalara taşımasının en önemli sebebidir.Ama adam öyle bi adam ki size güldürü yapması için 2 saat beklemeniz gerekiyor.Eğer adamı zorlarsanız gıkı çıkmaz öyle moloz gibi dikilir sahnede.Ki şovunun birinde sahneye çıkıp en sevdiği kitabı baştan sona okumuştur.Tabi bir kaç kişi haricinde sahneyi herkes terk etmiştir.O geriye kalan birkaç kişi de uyku alemlerine gitmiştir.Amatörlük zamanında Tony Clifton diye berbat bi adamın şovunu görmüştür.Bu berbat şovu bile ilgi çekici yaparım deyip ara sıra onun kılığında şovlara çıkmıştır.Ve Andy’nin özelliklerinden en garibi de boş zamanlarında restoranlarda çalışıyor olmasıdır.Hem de 5 kuruş para almadan,sadece hobi için.
Bi ara güreş olaylarına merak sarmıştır.Ama biraz çelimsiz olduğu için kadınlarla güreşmiştir.Hiç acımadan yerlere sermiştir onları.Hatta şampiyonluk kemeri bile yaptırmıştır kendine.Genelde insanlara hep yalan söleyen biriydi Andy Kaufman.Çünkü yalanların ardından sürpriz yapmayı severdi.1980 civarlarında kanser olduğunu söylediğinde ona kimse inanmamıştır.1984 yılında hayatını kaybetmiştir.Tabi bazıları öldüğüne bile inanmadı.İşte inanmayanlar da bu efsane adamın ayda yaşadığını ve birgün dünyaya ger döneceğini düşünüyorlar.
Böyle anlatınca pek ilginç olmamış olabilir.Ama Milos Forman ve Jim Carrey’nin çıkardığı mükemmel iş,Andy Kaufman’ı,ne yapmak istediğini tam olarak anlamamızı sağlıyor.Zaman zaman ona kızıyoruz,çoğu zaman gülüyoruz,ama filmin sonu geldiğinde ağır basan şey hüzün ve insanlarda bıraktığı derin izler oluyor.
Bu garip insan REM grubunu da etkilemiş olacak ki Andy için yazmış oldukları Man on the Moon şarkısı vardır.Zamanında çok dinlemiştim ama anlamını şimdi öğrendim şarkının.
Film,izlediğim yaklaşık 2 saat boyunca beni hiç sıkmadı.Gerçi hoş,böyle bi adamın her dakika ne yapacağını bekleyerek film izlerken pek de uyunulmaz.
Eğer Jim Carrey’nin çıkardığı en usta işi ve oynadığı en mükemmel filmi görmek istiyorsanız,bu filmi mutlaka izlemelisiniz.Kesinlikle hayatınızın bundan sonraki kısmında bu adamın bazı özellikleri bünyenize enjekte olacak.Hani “Two thmubs up!” derler ya,bu film ondan işte…

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi



Henüz çekingenlikten ötürü yorum yapılmamış... Fakat bir yorum yapıp, binbir çeşit geyiğin önünü açabilirsin.

Anlat derdini Marko Paşaya