‘ Sinema ’ Mevzubahis Arşivi

Repo Man (1984)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Hiç düşündünüz mü bi gün arabanızla yolda giderken bakkaldan ciklet almak için inip,cikleti alıp döndüğünüzde arabanın bıraktığınız yerde olmadığını görseniz ne yapardınız?Evvet doğru,hiç bi halt yapamazdınız.Bakkala geri dönüp bi şişe soğuk şaşal su alın tepeye dikin.
Bize ne mutlu ki Repo Man mağdur olanların değil,mağdur edenlerin hikayesi.80′lerin zibidi,fırça kafalı tiplerinin bulunduğu,her yerde suçun,pisliğin kaynadığı bi dönemde geçiyor film.Ana karakterimiz Otto’da bu denyolardan biri.Ama onlara göre biraz daha ezik ve dışlanmış vaziyette.Bu da tabi onu yeni arayışların içine itiyor.Bir gün hamile bir kadına yardım ettiğini sanarak araba çalıyor ve o günden sonra o da bir “Repo Man” oluveriyor.
Hırsızlık diyip geçmemek lazım,bu işin de raconları var.Film boyunca bir “Repo Man” hayatı nasıldır öğreneceksiniz.
Sanırım film Kiss Me Deadly‘den etkilenmiş olacak ki hikayenin ana merkezine bagajından öldürücü ışık çıkaran bir araba ekliyor.Aynı olayı Quentin Tarantino da Pulp Fiction‘da kullanmıştı.Seyirciler parlak ışık saçan şeylere aşırı ilgi duyuyor galiba :)
Filmin müziklerine gelince merkezde tabi ki Punk müzik var,ve de Punk denince akla ilk gelen isim Iggy Pop.Bunun haricinde “When the shit hits the fan” şarkısı hiç fena gitmiyor.
Bu filmi izledikten sonra eğer arabanızın ödenmemiş taksitleri varsa emin olun hepsini birden ödemek isteyeceksiniz.Faizler de 1.09lara indikten sonra neden ödenmesin ama değil mi :D

Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb (1964)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

-Hücum planı R mi dedin?
-Evet burada böyle kodlanıyor.
-Asker,sana daha kaç kere böyle konularda dalga geçmeyeceğini söyleyeceğim?
-Ama efendim burada böyle yazıyor.

Bu filmi ne zaman hatırlasam aklıma ilk bu konuşmalar gelir.Filmi izlemeye başladığımızda bizde yaklaşık yarım saat süren bi “Ne olacak abi acaba yaa!” tedirginliği veren,içinde hafif miktarda da komedi barındıran bi konuşmaydı bu.Tabi daha sonrası malumunuz :)
Büyük üstad Stanley Kubrick’in sinemaseverlere 1962 yılında armağan ettiği bu bol komedi bezeli savaş filmi,belki de ölene kadar görebileceğiniz en komik filmlerden biridir.Film her savaş filminin yaptığı gibi Amerikan Rus savaşını konu alıyor.Ama yönetmen işi diğer filmlerdeki gibi Amerikan ırkçılığına ya da cephedeki drama çevirmiyor.Sadece kafayı yemiş saldırgan ve Fluorid (!) düşmanı bir komutan yüzünden çıkan anlamsız bir savaşı konu alıyor.Ama ortada büyük bi sorun var.Ruslar gizli çalışmalar içinde kıyamet silahı adında bi silah üretmiştir ve bu silah saldırı gerçekleşmesi durumunda bütün dünyayı yok edecektir.Görüldüğü üzere Stanley Kubrick’in amacı belli;fanteziler üzerinden salt komedi yaratmak.Ve başarıyor da.Filmin başından sonuna kadar esprileriyle tipleriyle bu film sahnede devleşiyor.hele bir Peter Sellers var ki efsane ötesi bi insan kendisi.Filmde tam 3 rolde oynuyor ve adam o kadar iyi ki sadece kendi rollerinden rol çalabiliyor bu yüzden :) Tabi kime sorarsak soralım herkes en çok filmin sonuna doğru peyda olan Hitler’in eski elemanlarından Dr. Strangelove’ı sevmiştir.İddia ediyorum ki bu karakter hayatınızda görmeniz gereken ilk 5 karakter içine rahatlıkla girer.Söylemekle olmaz,oyunculuğu ve mimikleri görmelisiniz.Keşke Stanley Kubrick bu kadar erken ölmeseydi de çok daha güzel filmler çekebilseydi.Hepinizi Dr. Strangelove’ın o meşhur sözüyle selamlıyorum : “MEIN FÜHRER,I CAN WALK!”

Blade Runner : Final Cut

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Efsane yönetmen Ridley Scott’ın 1982 yılında hayatımıza soktuğu ve o günden beri hayatımıza yeni yeni yönetmenin kurgusu versiyonlarıyla giren film Blade Runner yakın zamanda en hakiki,en baba,en yönetmenin içine sinen şekilde,Final Cut versiyonuyla piyasaya sürüldü. Bildiğiniz üzere gelecekte geçen filmde Replika (Android) avcısı,naif insan Harrison Ford’un ruh halini fazlasıyla sorguya yatırıyordu film.Kahramanımız bu son derece kasvetli dünyada Replikaları temizlemekle görevliydi.Ama bu karmaşanın içinde (ki her zaman bu olur) bir kadın onun ruhunu çaldı.Filmi izlememiş olanlar için pek ayrıntılı bilgi vermek istemiyorum. Gelelim asıl konuya.Yönetmen Ridley Scott’ın ilk kurgu içine sinmemiş olacak ki vakti zamanında bir adet de Yönetmenin kurgusu çıkarmıştı.Ama bu kurgu da filmde kafamızda kalan en büyük soru işaretini ; yani Blade Runner babamızın Replika olup olmadığını yanıtlamıyordu.Artık insanlar çığrından çıkmıştı,herkes yeni teoriler atıyordu ortaya,olmadık hikayeler çıkıyordu.Bir gün Ridley babanın kafasının tasını attı ve Final Cut versiyonuyla müneccim b.ku yiyen seyircilere bu güzelce cilalanmış,efektler güzelleştirilmiş ve tabi en önemlisi sorularının yanıtını bulacağı bu güzide DVD setini armağan etti.Ayrıca daha fazla ekstralarıyla almak isterseniz DVD setinin içinde ayrıca bi yığın ıvır zıvırı da oluyor.Daha Türkiye’de piyasaya sürüldüğünü sanmıyorum ama zaten bu filmin manyağıysanız illa ki bulup izlemişsinizdir ya da izlemişsinizdir.Zaten torrent dediğimiz olay ne işe yarar ki.Yüklenin Azureus’a gerisi gelir :D
Daha fazla bilgi için :
www.brmovie.com

Futurama : Bender’s Big Score

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Şimdi siz “Ama bu film 1 ay önce falan çıktı” diyebilirsiniz.Ya da bazılarınız “Bunun filmi ne zaman çıktı” diyebilir ve emin olun ki en ümitsiz vaka olanlarınız “Böyle bi çizgi film mi vardı ya?” diyenlerdir.
1. seçeneğe giren sevgili insanlar kusuruma bakmayın ama düşünceleriniz beni ilgilendirmiyor.Ben filmleri günü gününe incelemek zorunda olan bi film eleştirmeni değilim herşeyden önce.Neyse 2. ve 3. insan tipleri için anlatıma devam ediyorum.
Futurama, 1999 yılında Simpsons’ın yaratıcısı Matt Groening’in çizgi dizide olgunluğunu fazlasıyla yaşatan,Fox’ta yayınlanan 5 yıllık bir çizgi dizi serisiydi.Daha sonra belli sebeplerden dolayı yayından kalktı ama çoğu kişi buna bi anlam verememiştir.Zira çizfi filmin çoğu bölümleri Simpsons’ın bile üstüne çıkıyor,Simpsons’tan rol çalıyordu adeta.
Bender’s Big Score,Futurama ekibinin seyircilere bir geri dönüş selamı.Adından da anlaşıldığı gibi Bender hayatının vurgununu yapıyor :D Sanırım bu filmde dünyada çalmadığı değerli eşya kalmadı.Filmin başlangıcından bitişine kadar eğlenceniz hiç azalmıyor.Kurgu,zaman-mekan kavramı çok iyi birleştirilmiş.Çizgi dizinin eski birkaç bölümünde olduğu gibi bu filmde de 2000 yılında Fry’ın pizza dilivırısına tekrar dönüş yapıyoruz.Bu karmaşanın içinde sizleri bol miktarda kahkaha ve arada sırada da ufak tefek hüzünler bekliyor.Film bittiğinde yeni bölümler izleyemeyeceğim diye üzülmeye başlamıştım ki sonra bu serinin 3 filminin daha yapılacağını öğrendim.Türkiye’de sinemalara girmesini beklemeyin,ne yapın ne edin bi yerlerden bulun izleyin,Türkiye’de gösterime gireceğini zaten sanmam.Böyle güzel bi çizgi diziyi bile harcama kapasitesine sahip bi ülke burası.Simpsons’ı bile dublajlı sokacak kadar ahmak bi zihniyet.
Simpsons Movie diyince aklıma iki Matt Groening sinema performansını kıyaslama fikri geldi.Simpsons Movie’de film televizyonda gösterilen dizinin üstüne çıkamamıştı ama Futurama’da Matt Groening gerçekten çok güzel bir iş çıkarmış,inanamadım ama mükemmelin bile mükemmeli varmış.Daha da fazla bişey demeye gerek yok sanırım.Bu filmi izleyin.