Broken Flowers Soundtrack

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

(Kurtuluş Savaşı Gazisi tadında tonladığımı hayal edin) Hiç unutmam, yıllardan 2005 idiydi. Hey gidi hey ne yıllardı, siz guçücük veledi zinalar bilmezsiniz, bilemezsiniz. Sinema altın yılını yaşıyordu. Bill Murray adeta ekran önünde yeşil dev Hulk ve ceza mahkemesi gibi devleşiyordu. Her hafta ben diyim 5, siz diyin 10 tane başyapıt diyebileceğimiz filmler çıkıyordu ve hangisine yetişeceğimizi şaşırır olmuştuk.

Her eski jenerasyon bi şekilde yeni gelenlere 30-40 sene ileriden bu palavraları sıkar sanırım. Halbuki 2005′te sinema adına kaç tane b.k oldu? 3-5 tane kayda değer bişey olmuştur tabi ki. Ama farketmez, adettendir, yeni gelini ağlatırlar, yeni jenerasyonu kıskandırırlar. Biz de bi b.k olduğunu sanarak o yıllara doğru bi yüzeriz. Muhabbet ortasında rezil olmamak için, olmadık filmlere “Çok sağlam film ya babaaa” deriz.

Ama ben dedirttirmeyecem. Bir jenerasyonun daha başını yakmak değil niyetim. Zaten yedikleri gelişmiş besinler yüzünden her jenerasyon bir öncekinden daha zeki ve iri yapılı oluyor farkındaysanız. Bundan 200 yıl sonra kızlar Amazon kadınları gibi dev yarasa olursa hiç şaşmam açıkçası.

Soundtrack bölümümüze bir minimalist üstad, Jim Jarmush‘un, minimalist başyapıtı, Broken Flowers‘ın müziklerini gömertmekten adeta onur duyuyorum. 2005 yılının az duyulan, ama pek çok az duyulan film gibi öz filmlerinden. Yani gördüğünüz üzere 2030′da toruna torlağa anlatacağımız güzel 2005 filmleri de var.

Asıl olayımız şu an filmin müzikleri olduğu için hikayeye fazla girmeyeceğim. Kısaca üstünden geçmemiz gerekirse, artık ununu eleyip, eleğini asmış bir Casanova’nın, Don Johnston’ın (Bill Murray) arayışlarla dolu bir hikayesiydi. Minimal dememden anlamış olmalısınız. Murray babamızın her gün skor yaptığı yıllar geçmiş artık. Bir dinginleşme çağının içinde ve döktüklerini toparlama derdinde ölmeden. Onu bu arayışın içine sokan şey de bir gün kapısından içeri atılan ve içinde tokmakladığı kadınlardan birinden 19 yaşında çocuğunun olduğunu yazan bir mektup. Bunun üzerine zihnini yoklayan Don, arkadaşından aldığı güzel müzik cdsiyle birlikte çocuk peydahladığı kadını bulmak için Amerika’nın taşını toprağını eşeliyor.

Don babamız yolculuğu sırasında o müzikleri dinlerken ben de mest oluyordum. “Bu filmin müziklerini hemen bulmam” lazım isteğini ve komutunu en hızlı şekilde bu filmden aldım. Film bana uzaktan uzaktan “Almayanın annesi kötü” zorlaması yapmıyordu lakin ben şarkılara hasta olmuştum. Özellikle filmde bolca çalan Mulatu Astetke ve yanlış hatırlamıyorsam sonunda çalan There is an End şarkıları beni bitirmişti.

Bulmam o vakitler pek de uzun sürmedi ve bu güzide soundtrack’e kavuştum. Şimdi sizin için de güzel bir deneyim zamanı. Filmden önce de dinleseniz, sonra da dinleseniz farketmez. 2 türlü de çok güzel gidecektir. Filmin temasından da farkedeceğiniz üzere şarkılar büyük oranda kafa karışıklığı ve kalpteki eksiklikler üzerine. Tabi aşk diyince Demet Akalın gibi moronların söylediği “Aşkımız bitti,hadi bakalım naşla, görelim ense tıraşını, bu sene yeni aşklar beni bekler, beni naaah bulursun” tadında ve hepsi birbirinin karbon kopyası olan şarkılar değil bunlar. Jim Jarmush’un bütün filmlerine gösterdiği özen aynı şekilde şarkı seçiminde de var. Dolayısıyla albüm de kulak memenize masaj yapıyor adeta. Dinleyin, dinlettirin.Albümden bi örnek dinlemek isterseniz, sol alt köşedeki gri playera tıklamanızın akabinde çalan şarkı sizin için bir örnek teşkil edebilir.

MUHTEVİYAT :
1. “There Is An End” – The Greenhornes with Holly Golightly 3:05
2. “Yegelle Tezeta” – Mulatu Astatke 3:14
3. “Ride Your Donkey” – The Tennors 2:03
4. “I Want You” – Marvin Gaye 3:57
5. “Yekermo Sew” – Mulatu Astatke 4:03
6. “Not If You Were The Last Dandy on Earth” – Brian Jonestown Massacre 2:49
7. “Tell Me Now So I Know” – Holly Golightly 2:02
8. “Gubelye” – Mulatu Astatke 4:35
9. “Dopesmoker” – Sleep 3:57
10. “Reuiem, Op. 48 (Pie Jesu) by Gabriel Faure” – Oford Camerata 3:30
11. “Ethanopium” – Dengue Fever 4:38
12. “Unnatural Habitat” – The Greenhornes 2:08

Yazı bittiğinde “Akineton Retard – 21 Canapes” çalıyordu.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

4 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. Pitekantropus Der ki:

    Oğlunu bulma uğruna eski sevgililerine yaptığı çıkarmalar süperdi ve çok absürddü.Ama sonunu hatırlamıyorum hatırlasam da söylemezdim zaten.
    Soundtrackler de hiç aklıma kazınmamış. :S

  2. Deli Profesör Der ki:

    Aslında spoiler vermeyi çok seviyorum,filmlerle ilgili yazı yazarken spoilerın dibine vurup herkesi tiksindirmek istiyorum.Ama etik açıdan düşüncelerim daha ağır basıyor,vazgeçiyorum sonra :D

  3. buzcevheri Der ki:

    Yahu ben bu filmi izlememişim..
    Hemen indiragandhi. Bu ttnet şerefsizini sonuna kadar sömürmek farz, vacip, sünnet herbir şey.

  4. kubio Der ki:

    bill murray tam olmuş filme

    bu arada sharon stone’un sergilediği oyunculuk da gözden kaçmasın ;)

    müziklerde – ”there’s an end ”çok iyi habeş müzikleri,ruhunuz için.Teşekkürler doktor !

Anlat derdini Marko Paşaya