Sinemadan Çıkmış İnsan

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Gerek oyunculardan,gerekse yönetmenlerden sinema üstüne pek çok söz,pek çok yorum duymuşsunuzdur.Bazıları öyle bir şekilde lanse eder ki “Evet lan!Benim sinemam bu!” dedirtir size.Bazıları sadece saçmalar,peşi sıra anlamsız cümleler dizgisi kurar.Bu bir film içindeki sinema yorumu da olabilir.Genelde saçmalayanlar doğal seleksiyon yolu ile elenir.Gişeden beş parasız ayrılır ve bir daha o doğru dürüst ne olduğunu anlamadığı “sinema”yı anlatma teşebbüsünde bulunamaz.Kolay bir iş değildir “sinema”yı tanımlamak.Bu yüzden kimse de kimseden sinemayı anlatmasını istemez.Bizim yönetmenlerden ve oyunculardan beklediğimiz şey sadece saniyede bize 25 kere yalan söylemeleridir.Sinemanın dışında başka bir dünyaya götürebilme gücü varsa kabul.Anlayacağınız,her yönetmenin kafasında bir sinema tanımı vardır,ama onu film çekme haricinde bir şekilde tanımlamaya çalışırsa bazen saçma olabilir.Mesela David Lynch.Bu dengesiz,arıza adama “Sinema nedir?” diye sorduğunuzda hiçbir zaman aynı yanıtı alamayacağınıza eminim.Çünkü gelgitlerle dolu bir adam.İlk sorduğunuzda “Beynimdeki karmaşık dünyaların anlamsız veya anlamlı dışavurumu” diyebilir.Sonra tekrar sorduğunuzda “Ne olduğunu ben de bilmiyorum,çekiyorum ve insanlar anlam veremedikleri şeyleri seviyor” diyebilir.Aslında her dediğinden de vardır biraz sinema içinde.

Bütün yönetmenler sinema kavramını eşeleyedursun,ben size Yusuf Atılgan‘ın sinema üzerine döktürdüğü birkaç satırı yazacağım.Sinema dergisi “Sinemadan Çıkmış İnsan” bölümünde yaklaşık 1 yıl boyunca bu cümleleri yayınlamıştır.Her okuduğumda içimde daha büyük anlamlar uyandırdı bu cümleler.Özellikle sinemaya karşı olan aşkımı kat kat arttırdığına şüphe yok.Dünyanın en büyük yönetmenlerinden bile duyamadığım kalitede ve kusursuzlukta cümlelerdi bunlar.Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam isimli kitabından alıntılanmış bu mükemmel kısmı sizinle de paylaşmak istiyorum.

…İki saat sonra kalabalığın içinde,sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi.Düşünüyordu : Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği,kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. “Sinemadan çıkmış insan”.Gördüğü film ona birşeyler yapmış.Salt çıkarını düşünen kişi değil.İnsanlarla barışık.Onun büyük işler yapacağı umulur.Ama beş-on dakikada ölüyor.Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu ; asık yüzleri,kayıtsızlıkları,sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar,eritiyorlar.Bunları kurtarmanın yolunu biliyorum.Kocaman sinemalar yapmalı…Bir gün,dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara.İyi bir film görsünler.Sokağa hep birden çıksınlar.
Yusuf ATILGAN
-Aylak Adam-

Yazı bittiğinde “Yes – Close to the Edge” çalıyordu.Bu arada baktım da,ilk defa bir renk kullandım yazımın içinde.Nerdeyse 150. yazı oldu,daha yeni renk kullanmışım.Vay anasını be,cidden şaşırdım.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

6 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. ZehirliÖrümcek Der ki:

    Valla o biraz zor!Bizde sanat hayranı,iyi vakit geçirme,sinema keyfi ve son olarakta hatunla yiğişme olarak sıralandığı için olmaz o!Bu sıralama olması gereken tabi ama sıralamının oranları tersten başlıyor!

  2. Pitekantropus Der ki:

    Normal ebatlardaki sinemalarda birbirimize sürekli hişt pişt yapıyoruz.Acaba daha büyüklerinde bu durum neye dönüşür ?Fazla fantastik ama güzel bir ütopya.(:

  3. Cevval Portakal: Der ki:

    Sinemadan çıkan güruh o saniye sanat yorumcusu olur, sinemaya tek başıma gitmişliğim yoktur oradan edindim bu sonucu.
    Bu yorumcuların arasında sinema üzerine en egzantrik kelimeleri kullanabilen kişi görüşünü kabul ettirir, güruhun filmi beğenip beğenmeme durumu ona göre belirlenir. Çünkü bu kadar entellektüel bir kılıfla film değerlendirebilen adamın beğenmediği filmi beğenmek kimsenin haddine değildir, kendini sorgular en başında.
    Bunu test etmek için bir iki sanat eserini harcadım ben, öyle bir saçmaladım, öyle anlaşılmaz konuştum, sonunda da öyle bir ikna ettim ki dinleyen kitle “paramuz boşa gitti lan” diye yakınmaya başladı.
    Ben bunu bloga yazardım yav… üff neyse.

  4. Deli Profesör Der ki:

    @zehirliorumcek O zaman kocaman sinemalar yapalım.Dünyadaki bütün insanlar hep birlikte yiyişsin.Perfume filminin sonunda bi sahne var,onun gibi bi ortam olsun :D

    @pitekantropus Zaten böyle bişeyin olacağını adam da düşünmüyordur.Sadece sinemayı izleme sebebimizi anlatan güzel açıklamalardan birisi.

    @cevvalportakal Hocam seçici bi insansanız zaten arkanızdan götürdüğünüz adamlar gerçekten sağlam bi filme gidiyordur.Böyle olduğu için filmi istediğiniz kadar entellüktüel cümlelerle övseniz de vicdan azabı çekmezsiniz,içiniz rahat olur :D
    Valla konu konuyu açıyor.Biraz önce yaptığınız yorumla upuzun bir başlık yazabilirdiniz :D

  5. Volkan Alabaz Der ki:

    Bize biraz ruh hastası biraz da akıllı bir yönetmen lazım. Ortası yok. Bu yüzden de Avrupa’da sinema sektöründe sadece Fatih’in adı var. İnanılmaz büyük hatalar yapmaktanda vazgeçmiyoruz. Bunlara örnek tonlarca var. Mesela ”Salkım Hanımın Taneleri” yer beyoğlu kürkçü dükkanı sevişme sahnesi sırasında masada ki lamba gözükür. Tarih ise 1945 yılları. Ulen o lamba 1998 yapımı ve benim çalşma masamda aynısı var(dı). İşte ben o an o filmi terk ederim. Bir işi yapacaksanız adam gibi yapn değilmi. Sinirlendim bak şimdi :)

    Daha sinema ve özellikle tiyatro seyircilerimizden bahsetmiyorum bile.

  6. Deli Profesör Der ki:

    Yönetmen konusunda çok haklısınız hocam.Normal bir adamdan yönetmen olmaz.İlla ki kafasının içinde dengesiz hesaplar dönen biri olması lazım.Zaten dünya sinemasına bakınca pek de normal bi adam göremiyoruz.Manyakların şahı da tabi ki David Lynch :D
    Bahsettiğiniz türden hatalar da gerçekten affedilemeyecek nitelikte.Böyle önemli yarıntıları düşünemeyen bir adam tarih filmi yapmaya çalışıyorsa o adamdan cacık olacağını sanmam :D

Anlat derdini Marko Paşaya