‘ Müzik ’ Mevzubahis Arşivi

Antisilence – Kesme Sesini !

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Şarkıları tek tek incelemek gibi bir huyum yoktur esasında. Çok klişe kaçacak ama bir gül, bahçesinde çok daha güzel durur parçalanmış haline göre. Tabi bu hareketimin esas sebeplerinden biri de her albümü bir kompozisyon olarak görmemdir. Bir albümü başından sonuna kadar doğrudan dinlemediğiniz müddetçe, albümün derdini anlayamazsınız. Ucundan bucağından birşeyler kalır illa ki, ama eksiktir nihayetinde.

Tabii şu vakit niyetim öfke kusum bazlı bir harekette bulunmak olduğu için bütünden parçaya doğru ilerlemeyi düşündüm. Müzikte birisi t.şşaklarını son kuvvetle sıkıyormuşçasına böğrülmesini de sevmem mesela. Şarkıdan birşey anlayamazsınız çünkü. Kendinizi ne kadar melodiye vermeye çalışsanız da nafile olur. İsterse melodik death olsun, pek de farketmez. O şarkının üretim aşamasında insani duygularla üretilmediğini düşünürüm. E zaten boşuna da brütal, yani hayvani demiyorlar.

Arada bu düşünceme de ihanet ettiğim zamanlar oluyor. Mesela Mithotyn diye bi grup var, kabağı yarılırcasına böğürmekte mütemadiyen. Ama dert etmiyorum nedense. Arkadaki melodiye bir şekilde kaptırıyorum kendimi. Gariptir ama Türkiye’de bu denli müzik yapan gruplar bir elin parmağını geçmemesine rağmen böğürtgen Antisilence‘ı da seviyorum. Belki de Türk ezgilerini brutale uyarladıklarından, ama en çok adları gibi sessizliğe karşı öfke kustuklarından.

Kesme sesini diyor adamlar. Bir şekilde kendini yırt ama sümsük sümsük dolaşma. Sesin duyulmuyor mu? Daha fazla bağır öyleyse. “Kimse kimseyi dinleme niyetinde değil nasıl olsa. Sen sesini köklediğinde bile duymak istemeyenler bir kelebeğin kanat çırpışından daha gürültülü duymayacaktır.” deme. Kişisel olarak pek bir b.ka yaramasa da haykırışlarımız, serzenişlerimiz, kitle bütününe ulaştığında kulak deşen bir kurşun sertliğinde desibellere dönüşebilir pekala. Evet, şarkının tek derdi ve grubun tek çıkış noktası bu.

Her ne kadar çoğu insan benim böğürtgen metal diye adlandırdığım bu dalı beğenmediğimi bilse de, bu şarkıyı tek başına, içerdiği yüksek dozajda tepki sebebiyle yayınlamak istiyorum. Kafaya çekiç gibi inecek türden olduğu için. Sözleri ilk birkaç dinlemenizde anlamayabilirsiniz. Bu türe karşı tecrübesi olanlar tabi ki çözecektir, lakin hoşnut olmayanlar,yeni başlayanlar ya da özentilikten dinlemek isteyenlerin hafiften efor sarfetmesi gerekiyor. Aşinalık her şeyde önemli, farkında olmasak da. Tabi pek çoğunuzun o kadar işin gücün içinde bir de kriptograflığa soyunmak istemeyeceğini bildiğimden dolayı şarkı sözlerini de aşağıya iliştiriyorum. Sözler gayet öz ve net (En azından yazınsal açıdan baktığımızda öyle.) Şarkıyı beğendiyseniz albümün de Suffer Hits olduğunu belirteyim, parçanın bütününe ulaşmanız açısından.
Dipçik Not: İmeem nedense biraz geç yükleniyor. 5-10 saniye sabrederseniz, selametinize ulaşabilir, hatta Şirinleri bile görebilirsiniz.

Kesme kesme kesme sesini!
Kesme kesme kesme sesini!

Tepkini göster karşılarına dikil,
Kafanada vursalar kesme sesini,

Sesini yükselt seslerini bastır,
Sesin kısılsada kesme sesini,

Kesme kesme kesme sesini!
Kesme kesme kesme sesini!

Baştakiler cebe indirdi parayı,
Sokaktaki adam aldı yine babayı,

Tepkini göster vatan haini olursun,

İnsanları sömür vatan sever olursun,

Kesme kesme kesme sesini!
Kesme kesme kesme sesini!

Rezil etseler herkese kesme sesini!
Götürseler merkeze kesme sesini!

Sktirseler herkese kesme sesini!

Susma sana sus deselerde!


Yazı bittiğinde “Pixies – Tame” çalıyordu.

Lynyrd Skynyrd – Gold

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Sizin için durum nedir bilemem,lakin Classic Rock dediğiniz zaman 500 km.’de bile olsa o akan sular durur benim için.İster ekime,ister s.kime aksın,hiçbir yere gidemez o nehir arkadaş.Buram buram yanık parmak kokan riffler,saatlerce bitmek bilmeyen sololar,hiçbir kalıba sığmayan ritm kalıplarıyla müziğin tanrılaştığı koldur classic rock.Rock’ın hasıdır.Karpuzun o ortasındaki en lezzetli yerinden bile daha tatlı,daha yenilesidir.

E Classic rock dediğim vakit,bana akibinde Lynyrd Skynyrd demek yerine bön bön bakarsanız,meşe odununu kafanıza kaynak yapmam elzem olabilir.Tabi bu uyarım rock severler için.Eurovision’da 1.lik kazanan Rusya’nın çakma Enrique Iglesias’ına oy verenden böyle bişey beklemem doğru olmaz tabi ki.Ama gönül ister ki,bir misyoner kıvamında size bu grubu satabileyim.Her şeyden önce niyet,istek önemli.

Rock müziğin en önemli temellerinden oluşan sesli harf özürlü bu grup 1970 yılında Van Zant, Collins, Gary Rossington ( gitar ), Larry Junstrom ( bas ) ve Burns tarafından kuruldu.Aslında burdan baktığımda grubu pek çok kişinin tanıdığını görebiliyorum (- Ooo Ahmet Beyler de burdaymış,hoşgeldiniz efenim.İlk aşkııım sevgili..Ooo Hüseyin Beyler de gelmiş hoş geldiniz liseliiim be..ooo Ayşe Hanımları da mı görüyoruz? – Ananın örekesi.Sktin şarkıyı.Adam gibi söyle.) ama hikayeleri de pek bi eğlenceli,o yüzden bilmeyenler de öğrensin istiyorum.Grup ilk kurulduğunda adı Lynyrd Skynyrd değildi.Hani bazı hocalar vardır ya,öğrencilerinin iyi,kendini geliştiren insanlar olmasını istemez,çekemez,bu elemanların beden eğitimi hocaları Leonard Skinner (Tanıdık geldi değil mi?) da o sınıfa tabi bi adamdı.40 yıllık katrandan şeker olmasını bekleyemeyiz tabi.Öğrencilerinin umudunu kırmak isteyen denyo hoca öğrencilerine bir gün “Sizden bi b.k olmaz lan” şeklinde büyük laf etmiş.Buna içerleyen azim ve cevher dolu öğrenciler de derhal bu denyonun isminin üstünde birkaç değişiklik yapmış ve gruplarının ismi olmuş o isim.Her ne kadar çoğu insan telaffuzunu bilmese de,çok zekice bir kapak bazlı hareket olmuş.Gel zaman,git zaman grubun büyümesi ve gelişmesi pek de zor olmamış.

Tabi öğretmenin ağzı ve kin dolu kalbi torba değil ki büzesin.O lafları ettiğine pişman bile olmamış olsa gerek,öğrencilerinin şöhretinde gözü kalmış.En azından ben öyle tahmin ediyorum.Grup Street Survivors adlı albümünü çıkardıkları 1977 tarihinde Louisiana‘ya konser vermeye giderken uçakları arızalanır ve çakılır.Grubun 3 tane elemanı ölür.Kazanın akabinde geriye kalan elemanlar da dağılır.Her ne kadar sonraları kalan sağlar 1-2 eleman toplayıp,yeni bir oluşum içine girmeye çalışsalar da pek bi b.ka benzemez doğrusu.

Kimileri Lynyrd Skynyrd’ın kazasını denyo Leonard Skinner’ın nazarı olarak düşünürken,kimileri ise ırkçı,faşist şerefsiz insanlar güruhu olmalarına bağlar.Ki bu durumda My Name is Earl ve Karma felsefesi devreye girer.Sweet Home Alabama türü bazı şarkılarda ırkçı söylemlerini kullanırken,gün gelmiştir,onları da Alabama’da kilisenin içinde yakılan zenciler gibi acı içinde kıvrandırmıştır.Earl demişken boşuna demedim tabi.Aynı zamanda diziyi takip ediyorsanız,Earl’ün de bu güzide grubu ne kadar sevdiğini farkedebilirsiniz.Kimi bölümlerde şarkıları çalınır,kimi bölümlerde bayağı bayağı ara konuyu oluşturur,pek çok zaman da Earl üstünde Lynyrd Skynyrd t-shirt’ü taşır.Bir de AC/DC tabi.

Sizinle paylaşmak istediğim bu güzide albüm,Lynyrd Skynyrd’ın 7 yıl içinde çıkardığı en güzel işlerin bir toplaması.Altın madeni niteliğinde diyebilirim.Dünyanın en iyi solosu atılan Freebird‘den tutun da,Simple Man‘e,Was I Rıght or Wrong‘tan tutun da What’s Your Name‘e kadar birbirinden güzel 25 adet şaheser.İşi abartıyorum ve size şöyle bi garanti veriyorum,bunu da her albüme vermem bilirsiniz.Bu albümü her dinlediğinizde daha lezzetli gelmezse bir daha müzik incelemeyeceğim.O kadar güvenirim bu albüme,Jenna Jameson’ın poposuna güvendiği kadar hemi de.

Benim için müzik araç değil,amaç diyorsanız,elin gavuru istediğini söylesin,şarkıda benim için kalite ve tınılar önemli diyorsanız,en kötüsü de Freebird gibi mükemmel bir şarkıyı hala dinlememek gibi bir hata yaptıysanız bu albümü tiz zamanda indirin.İndirmek için bi bahane bulun,takın takıştırın,bulun buluşturun,ama indirin.Gerekirse Albeni bahanecileri gibi bişey bulun,koluna vurunca Lynyrd Skynyrd dinleme refleksi gibi bişey olsun.Ya da gak diyince Freebird,guk diyince Simple Man şartlı refliksiniz olsun.Utanmayın,çekinmeyin.Bu 24 şarkıyı dinlemek istemiyorsanız da sağda solda rock muhabbetlerine girmeyin.Rock budur.Saçını başını osuruktan şekillere sokup özenti bi şekilde dolaşmak değildir.Hani böylelerini çok görüyorum da o yüzden bir daha hatırlatmakta fayda gördüm.Kalpte varsa vardır,zorlamaya gelmez.

MUHTEVİYAT : CD#1 1. Sweet Home Alabama , 2. I Ain’t The One , 3. Was I Right Or Wrong , 4. Gimme Three Steps , 5. Workin’ For MCA , 6. Simple Man , 7. Swamp Music , 8. Tha Ballad Of Curtis Loew , 9. Saturday Night Special , 10. Mr.Banker, 11. Comin’ Home (Original Version) , 12. Call Me The Breeze , 13. Free Bird CD#2 1. What’s Your Name , 2. Whiskey Rock-A-Roller (Live) , 3. Tuesday’s Gone , 4. Double Trouble , 5. I know A Little , 6. Four Walls Of Raiford , 7. I Never Dreamed , 8. Gimme Back My Bullets (Live) , 9. You Got That Right Listen Listen, 10. All I Can Do Is Write About It (Accoustic Version) , 11. That Smell , 12. Free Bird (Live)

Alamaailman Vasarat – Maahan (2007)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Şaka maka şu 5-6 aylık sürede çeşit çeşit grupların tadına baktık dünya müziğinden.Dinledikçe,deştikçe,yeni türler peyda oldu ortaya.Metal veyahut rock dinlemeye başladığım ilk zamanları düşündüm de bi an,her şey ne kadar yüzeyseldi.Müzik 2 kola ayrılıyor gibi bişeydi : Metal ve rock.Gariptir ama iyi bir müzik dinleyicisi hiçbir zaman profesyonel olamıyor.İsterse yıllarca k.çını yırtsın bütün müzikleri,kolları kavramak için ama namümkün.Bitmek bilmez bir yolculuk.Zaman içinde trashi,heavysi,progressive,glam gibi türler de yetmeyince daha da kazıyor insan kuyuyu.Kazdıkça daha değerleri madenlere ulaşılıyor genelde.Flamenko metal mi dersin,yoksa blues metal mi?Envai çeşit tür.İşin en kötü yanı,yeni türleri keşfettikçe seçicilik artıyor ve eskiden dinlediğin daha yüzeysel türlere bile b.k atmaya,ihanet etmeye başlıyorsun.Mesela geçenlerde bi Metallica dinleyeyim dedim,yemin ederim 15 dakikadan fazla dayanamadım.Şarkılar çok dandik ve sıradan geldi nedense.Gerçi bu hareketimi Metallica’nın son yıllardaki düşüş ivmesine de bağlayabilirim.Son albümleri sayesinde büyük miktarda gözümden düşmüştü kendileri.

Kuyuyu kazarken yine 2-3 ay önce bulduğum bir cevherden bahsetmek istiyorum size.Alamaailman Vasarat isminde,bazılarımızda okuma özürü doğuracağına inandığım,çeşitli şekilde ismini telaffuz etmeye çalışacağımız türden bir grup.Elımeyılmın Vesırıt şeklinde kullananlar en yaygın kesim olacaktır sanırım.Ama grup Finlandiyalı olduğu için telaffuzunu deneme girişiminde bile bulunmayın derim.3 aydır dinliyorum,bi kere bile grubun adını dışımdan söylemedim.Yasak elma gibi mübarek.Kendilerini “Hayali dünya müziğinin Finli Peygamberleri” olarak tanımlamışlar.”Ulan napmış bunlar kendilerini iyice şişirmiş” diye düşünmeyin,grubu dinlediğinizde ne kadar mütevazi bir tanım yaptıklarını anlayacaksınız.

Alamaailman Vasarat (Hammers of Underworld),Jarno Sarkula (sopranino, soprano, alto, tenor and bas saksafonlar, klarnet, kontrbas klarnet, diğer ağaçtan yapılmış etnik çalgılar) , Erno Haukkala (trombon, tuba, pikolo trombon) , Miikka Huttunen (tulumba klavye, kuruklu piyano, klavyeler, melodika) , Tuukka Helminen (çello) , Marko Manninen (çello) , Teemu Hänninen (davullar, perküsyon) tarafından oluşturulmuş progressive,punkımsı havalar içeren bolca coşkulu enstrümantal dünya müziği yapan en iyi gruplardan birisi.Çaldıkları çalgılardan da anlamışsınızdır ne kadar çeşitli müzik anlayışları olduğunu.Jarno Sarkula zaten tek kişilik orkestra gibi mübarek.Adama ne versen çalıyor.Acaba grubun gelirleri çalınan çalgı sayısına göre mi dağılıyodur?Öyleyse sadece çello çalan 2 eleman diğerlerinin yanında fakir fukara kalıyodur.Neyse ne,onlar anlaştıktan sonra para konusunu tartışmak bana kalmadı ya.Yaptıkları işleri gerçekten çok özenli çıkaran bir grup.Klipleri bile kısa film tadındadır,gerçekten mükemmeldir.Genelde siyah beyaz çekerler.Kebab Tai Henki isimli klipleri acayip hoşuma gitmektedir.

Grup 2000 yılında Vasaraasia ve 2003 yılında Käärmelautakunta isimli albümleri çıkarmış.Bunun yanında benim bahsedeceğim albüm 2007 yılında çıkardıkları Maahan.Müziğin dili yok diyolar,gurban olduğum yaradanım,bu nası bi müziktir?Keşke dili olsa da konuşsa.Albüme b.k atmak istiyorum,şu kötü,bu kötü diye.Ama atamıyorum.”İlk 2 albümlerinde iyiydiler,ama bunda resmen s.çmışlar.” demek istiyorum ama diyemiyorum.Albüm tam anlamıyla bir başyapıt,evet başyapıt.O Masterpiece dediklerinden.Albümde özellikle Helmi Otsalla,Elaimet Huutaa,Kaarme Toi Ruton Kaupunkiin ve Kyyhylly şarkılarına takıntı derecesinde hastayım.Kendileri beni acayip moda sokmaktadır.Özellike Elaimat Huutaa’yı Audiosurf‘te oynadığım zaman ne gam kalır ne tasa.Çalgıları şarkıların içinde o kadar güzel eritmişler ki,içine bolcana fındık fıstık basılmış mükemmel bir Snickers yemiş gibi hissediyorsunuz.

Apocalyptica da Finli bunlar Finli.2 grup arasındaki 398.548 tane farkı bulun.Hangisi daha özenli iş yapıyor,hangisi özgün bana sonucu söyleyin.Biri Metallica coverlayarak meşhur oldu,diğeri çok özgün,mükemmel işler çıkardı ama dünyada tanıyan insan sayısı çok azdır.Ne adaletsiz bi dünya.İşin basitine kaçanlar meşhur oluyor her zaman…

MUHTEVİYAT :
1. Maahan — 0:57 , 2. Kyyhylly — 3:40 , 3. Helmi Otsalla — 3:36 , 4. Luiden Valossa, Naapurin Talossa — 3:40 , 5. Huikeuden Lieriö — 3:53 , 6. Eläimet Huutaa — 5:55 , 7. Lumeen Nukkuneet — 5:28 , 8. Katkorapu — 4:23 , 9. Käärme Toi Ruton Kaupunkiin — 3:23 , 10. Rooman Ruumiit — 3:40 , 11. Elukka — 1:11

Alamaailman Vasarat – Maahan

Yazı bittiğinde “Billy Cobham – Anxiety” çalıyordu.

Green Jellÿ – Cereal Killer Soundtrack

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Sinema olayını komediye entegre etmek gerçekten zor zanaat.Yaparsın yapmasına ama,olayın bi dozajı vardır.Esprileri çok bayağı yapsan olmaz,düşük not alırsın.Güzel ama anlaşılması zor yapsan,yüksek puan alır ama yeteri kadar kesime ulaşamazsın.O ince çizgiyi tutturmak gerçekten zor olduğundan olsa gerek,komedi filmleri genelde hep 7′nin altında puan alırlar.Çoğu eski komedi filmi daha yüksek puanlar alırken,günümüzde dejenerasyonun daha da arttığı görülmektedir.

Müzikte de neredeyse bir tabu gibidir komedi.Cıvıtması kolay,herkes cıvıtabilir.Sahnede salak salak hareketler de yapabilirsin pekala.Ama kaç grubun bu komedi içinde cıvıtma davranışı Ajdar’dan öteye gidebilmiştir şu vakte kadar?İşte bi elin parmakları kadar grup var.Onların da pek fazla tanındığı,dinlendiği söylenemez ya.Beatallica bu konuda gerçekten sağlam gruplardandır,Metallica ve Beatles karışımı yaptığı eğlenceli şarkılarla.

Bunlar hazine gibi valla,değerini bilmek lazım.Geçenlerde elime birkaç albüm daha geçtiğinde yine böyle eğlenceli bir grup vardı.Green Jellÿ isminde,geyikliğin sınırlarını zorlayan bir gruptu.Dinledikçe coşum bazlı taşkınlıklara sebep oldum.

Green Jellÿ ilk kurulduğunda ismi Green Jellö‘ymüş.Fakat bu bir marka olduğu için sahibi bu adın 2-3 tane zibidi tarafından kullanılmasını istememiş,”Değiştirin lan,indirtmeyin tokmağı grubunuza” demiş.Grup da ufacık,miniminnacık bir değişiklikle kefal zihniyetli marka sahibini manipule etmiş.Ha Green Jellÿ,ha Green Jellö.Bu arada bu zibidilerin 1981‘de kurulmuş Amerika bandıralı bir grup olduğunu söylemeyi unutmuşum,onu da ekleyeyim.Tür olarak ise Comedy Rock,Heavy Metal ve yer yer punk kullanmaktadırlar.Neredeyse her şarkıda başka bi şarkının ya da başka bi konunun geyiği geçmektedir.Onları bulabilmek için bazen fazladan genel kültür bilgisine sahip olmak gerekebiliyor.

En iyi albümleri 1991 yılında çıkan Cereal Killer Soundtrack olduğu için haliyle bu albümü inceliyorum.İlk parçaları olan Obey the Cowgod‘dan son şarkılarına kadar neredeyse enerji hiç düşmüyor.Hatta 9. şarkıları olan House Me Teenage Rave‘de tansiyonun bayağı arttığını söylemek gerek.Evde bu 9. şarkıyı son ses dinlemeniz durumunda alt ve üst katınızda oturan “Meraklı Melahat” diye tabir ettiğimiz komşular,bütün sokağa “Sizin eve birkaç kadın atıp,bağıra bağıra,bağırttıra bağırttıra düdükleme işlemi“ne tabi tuttuğunuz söylentisini yayabilir.Neyse aldırmamak lazım.Onlar da sağa sola yayacak dedikodu arıyorlar.Zaten başınız bağlı değilse bunun kötü bir söylenti olduğunu sanmıyorum.Ününüz ve bereketiniz artar en fazla.Bunun haricinde Motörhead‘den Ace of Spades ve Metallica‘dan Enter the Sandman gibi bazı şarkılar yer yer melodilerin içine eklenmiş.Ama özellikle şu meşhur 3 küçük domuzcuk hikayesine farklı bir bakış açısıyla yaklaşan Three Little Pigs ve Anarchy in the U.K. şarkısına Wilmaaaaaaaa naralarıyla Flintstones yorumu katan Anarchy in the Bedrock beni benden aldı.

Eğlendim kardeşim işte,bu sefer sırf müzik güzel diye değil,hem güzel hem eğlenceli olduğu için eğlendim.Yeter gari,boğmayın beni hüzünlere.Dünyanın en mutlu adamı olmuşum bi anlığına,çok mu görüyorsunuz?İşin ticari yanını,satamayıp s.çacağınızı düşünmeyi bi kenara bırakın artık.Ayda yılda bir de çıksa böyle eğlenceli şeyler görmek istiyor insan.Yeter b.ku çıktı işin.Her yeri aşk şarkısı bastı.Bu kadar aşk şarkısı dünya batana kadar yeter.Farklı temalara yönelin,mesela albümünüzün konusu “Tabakta kalan son sucuk parçasını kardeşine kaptırmanın verdiği hüzün” ya da “Tabakta kalan son sucuk parçasını kardeşinden önce yemiş olmanın verdiği sevinç” olsun.Absürd olsun,bana bunlarla gelin.İlla herşeyin bi mantığı mı olmak zorunda?Hepinize bir kilo Yeşil Jöle armağan ederken huzurlarınızdan ayrılıyorum.

MUHTEVİYAT : 1.Obey the Cowgod , 2.Three Little Pigs , 3.Cereal Killer , 4.Rock-N-Roll Pumpkin , 5.Anarchy in the Bedrock , 6.Electric Harley House , 7.Trippin on Xtc , 8.Misadventures of Shitman , 9.House Me Teenage rave , 10.Flight of the Skajaquada , 11.Green Jelly Theme Song

Green Jelly – Cereal Killer Soundtrack
Yazı bittiğinde “Lynyrd Skynyrd – Simple Man” çalıyordu.

Kultur Shock – FUCC the INS (2001)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Elimizde öylesine değerli hazineler var ki,bunlardan yararlanamamak,bunları insanlara tanıtamamak deli ediyor beni.Her ne kadar çoğu insanımızın içi boş davuldan farkı olmasa da kültürümüz bu dediğimin zıttı nitelikte.Düşünsenize bu değerli topraklardan ne kavimler,ne kültürler geçmiş göçmüş.Hepsi de gelip giderken bişeyler katmış.Elimizde kaç bin yıllık kültür var,ama elin yabancısına sorsak,Türkiye’yi bile bilmiyor.Amerika gibi 2 günlük bi ülkeyi ise bilmeyen yok ve bildiğiniz üzere küçücük tarihlerini ve ülkelerini öyle şişiriyorlar ki,insanlar bişey var sanıyor.

Keza müzik de öyle.Hadi şimdiki müziklerimize bakmayın.Herkes dejenere oldu.Eline mikrofon alıp şarkı söyleyen “Sanatçı” oldu.Bozulmadan önce ne eserler çıktı ama bu kültürden,bu topraklardan.Yerel yörelerimizden ne tınılar fırladı anonim.Reklamla dolaşmadı ki bunlar insanların evine,kulağına.İnsanlar beğendikçe dilden dile yaydı.Ne kadar köyümüz,kasabamız varsa hepsi bişeyler kattı bu ülkeye,besledi.Ama bu türkülerimizi bile insanlara satamayacak kadar aciz bi toplum olmaktan öteye gidemedik.

Bizim zengin kültürümüzü alıp alıp kullanıyorlar.Çalınmadık yiyeceğimiz kalmadı en basitinden.Eski,kaliteli müziklerimiz desek,yabancı gruplar yeniden şekillendiriyor.Hani yabancı elden de duymak çok güzel,çok sevindirici.Ama şöyle bi Kultur Shock gibi grubumuz yok muydu,bizim elimizden bu ezgileri çıkaracak?Aslında BabaZula gibi bi efsanemiz var Allah için bizim de,ama pek arka çıkamıyoruz gibi geliyor onlara.Hem grubumuzu kendimiz destekleyemiyoruz,elin ülkesine nasıl satalım?(bkz. Hacı Bektaş Veli anma törenleri etkinliklerinde BabaZula’ya yapılan saygısızlık)

Kultur Shock,Srdjan Jevđević (Bosna – Vokal,trampet,darbuka),Mario Butković (Bosna – Gitar,buzuki),Masashi Kobayashi (Japonya – Bass),Val Kiossovski (Bulgaristan – Gitar,vokal),Christopher Stromquist (Amerika – Davul),Matty Noble (Amerika – Violin) isimlerinden oluşan ve görüldüğü üzere içinde bir adet bile Türk içermeyen,etnik-rock,punk,metal grubu.Çeşitli ülkelerin kültürlerini müziklerine yansıtıyorlar,özellikle de Türk müziklerini,hani şu bizim hiç değer vermediğimiz hazineler var ya,onları.Gogol Bordello gibi türlerinin ender örneklerinden.

Albümlerini ilk dinlediğimde gerçekten çok şaşırdım.Kimi şarkılar sırf Türk ezgilerinden oluşurken,kimileri de farklı bir tarzda giriyor ve birden Türk ezgisine yöneliyordu akabinde.Bunun haricinde Roman havası,Balkan kültürü,Yunan müzikleri en çok etkilendikleri türler.Grubun adının Kultur Shock olması boşuna değil.Bu grubu dinlemek,dünya haritasının üzerinde bir ülkeden diğerine atlamak gibi bişey.Resmen kültürler suratınıza çarpıyor.İşin en güzel yanı,kültürler arasında daldan dala atlarken,saat farkından dolayı doğan rahatsızlığı yaşamıyoruz,bu saf,katıksız bir eğlence.

Şu an size tanıttığım albümün adı FUCC The INS ve grubun ilk çalışması.Bu albümün ardından 2004 yılında Kultura Diktatura ve 2006 yılında We Came to Take Your Jobs Away çıkmış.Kultura Diktatura’yı da dinledim,o da gerçekten mükemmel.Şayet bu albümü indirirseniz,kesinlikle beğenip,diğer 2 albümü de indireceğinizi düşünüyorum.Böyle yabancı ezgilerin içinde,kendi kültürümüzü bulmak apayrı bir keyif.Madem biz yapamıyoruz,kültürümüzü iyi değerlendiren bu mükemmel insanlara şapka çıkaralım.

MUHTEVİYAT : 1.Nadjia , 2.Seamtress & the Officers , 3.Montenegro H.C. , 4.Radio Gitana , 5.Haide Yano , 6.Chororo , 7.Mastika , 8.Zora , 9.How to FUCC Songs & Irritate , 10.Backdoor Boyz , 11.FUCC The INS