‘ Mim ’ Mevzubahis Arşivi

Mim Part II : Zamanda Yolculuk

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Mal sahibi,mim sahibi : Kubio
Hani bunun ilk sahibi : Hasancebi

Her ne kadar ünlü bilim adamı Stephen Hawking,zamanda yolculuğun mümkün olmadığını,eğer öyle bişey yapılabilmiş olsaydı, gelecekten zaman yolculuğu yapıp bize uğrayan insanların aramızda olmaları gerektiğini belirtse de,çoğumuzun en büyük fantezilerinden biridir zamanda yolculuk.Bunu düşünmek insanı mutlu eder.

Öyle ki,pek çok filme,diziye ve oyuna konu olmuştur bu durum.Bunların arasında Time Splitters ve Back to the Future sanırsam en meşhur olanı.Ama insanoğlu olarak bunun bir fantezi olduğunu bilsek bile riskli yanlarını da her zaman dile getirmişizdir.Uzay-zaman boşluğunda kırılma,geleceği değiştirip daha kötü bir dünya haline gelmesine sebebiyet verme.


Gelelim mim konusuna.Madem elimizde 2 tane yolculuk hakkı var birini geçmişe,birini de geleceğe harcamak istedim.İlk olarak sanırım şu insanların maymun kılıklı,moron tipli oldu prehistorik devire uğrardım.Hani şu Kubrick‘in 2001 : A Space Odyssey filminde siyah,eşşek kadar bi mermerimsi blok var ya aha onu arardım.Harbiden merak ediyorum.İnsanlığın merkezinde yatan şey bu taş mı?Böyle bi taş var mı?O taşı görüp dokunmak isterdim.

2. olarak da 3000 yılına giderdim.Hani şu Futurama‘da işlenen 3000 yılı var ya,oraya.Dizideki seyahat tüpleri hep hoşuma gitmiştir.Tüpe yaklaşıp gideceğin yeri diyorsun,seni vakumlayarak,jet hızıyla gideceğin yere bırakıyor.Trafik sorununu harbiden kökünden çözen bi olay.İstanbul’un trafiğini bu tüpler çözer miydi acaba oraya gidip bakmak isterdim.Bi de şu intihar kabinleri meselesi,25 kuruşla çalışan bireysel sorun çözme makinesi.3000 yılında nüfusun ve dolayısıyla sıkıntıların artacağı kesin.Bu yüzden intihar kabinleri de telefon kabinleri gibi normal karşılanırdı diye düşünüyorum.Böyle bişeyin normal karşılanıp karşılanmayacağını merak ediyorum 3000′de.

Limiti doldurduk.Tarihten 2 kare görünce insanın iştahı açılıyo be.Daha fazlasını merak ettim bak şimdi.Umarım ben ölmeden şu zaman-mekan kavramını çözüp bi zaman makinesi yaparlar da başka şeyler de görürüm.Ama ben de bu zamanda seyahat olayının fanteziden öteye gidebileceğini sanmıyorum ne yazık ki.Son olarak akı kapasitörsüz bize bu işi yaptırdığı için sevgili mim sahibine teşekkür ediyorum.
Fırından gönderiyorum çıtır çıtır,yakalayın : tersmeditasyon , pitekantropus , taylanov , archengineer , buzcevheri

Mim bittiğinde “Camel – Supertwister” çalıyordu.

Mim – Part One : Bana Göre Mimlemek

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Ben bu blog olayına girmeden önce mimlemek eylemini biliyordum,ama anlamı başkaydı.Normal hayatta hareketini beğenmediğin,dallama,fikirsiz bi adam varsa onu mimliyorsun;yani sevmediğin herifler listesine koyuyorsun.Yani bi nevi Kill Bill‘deki gelinimize yamuk yapan insanların oluşturduğu Death List.Ama onlar mimlenmekle kalmıyorlar,orası ayrı :D
Bu blog dünyasına ilk girdiğimde baktım bloglara,millet birbirine “Seni mimledim al bakalım”,”Mimlendin hayırlı olsun,nıahahaa” tarzında şeyler diyordu.Allah Allah dedim,herkes birbirine kıl mı oluyor?Hani nerde “We are the World,we are the children” felsefemiz,nerde dostluk?Sonra 1-2 mim olayını irdeleyip derinlere indikten sonra anladım ki blog dünyasında tam zıttı anlamında kullanılıyormuş.Recep Hilmi hocam da benim yaşadığımı yaşamıştır muhtemelen.Mim,bi nevi blog dünyasının Amerikan futbolu.Topu aldığında hızlı koşup bi ilerideki adama veremezsen ezilir kalırsın,cücüğün çıkar.Sağolsun Google Boy,bana pas gönderdi,ben de kaptım bakalım kaç yard taşıyabilecem ezilmeden?
Aramızdan çoğumuzun camiye gitmişliği vardır.Bayramda olsun,Cuma’da olsun.Kimi sürekli gider,kimisi bi iki kere gider sarmaz.Ama dikkat ettiyseniz orda da müminler bu şekilde,mimleme bazında çalışırlar.Farketmişsinizdir,namaz sırasında bi mümin yalandan bi öksürük gönderir,”öhö öhö“.Sonra pası kapan bi başka mümin öksürür,sonra bi başkası,sonra bi başkası.Müminler harbiden öksürüğü geldiğinden öksürmez.Bu sadece aralarında gizli bi namaz geleneği kanımca.İşte camide ilk olarak öksürüğü başlatan mümine “Firestarter Mümin” adını veriyoruz.Mimleyenler arasında da olayı ilk başlatan da aynı şekilde “Firestarter Mimin“dir.Çoğu kişi bilmez bunu.
İşte bana göre mimlemek böyle güzel bi bayrak savaşı ve kafanda konu sıkıntısı olduğu zamana da ilaç gibi gelecek bi olay.Koyun gibi alışmışım sanırım.Kompozisyondaki gibi önüme konu gelince daha verimli olabiliyorum.Ve son olarak topu Zumburtenk,Bekir Cem,Buz Cevheri ve Recep Hilmi‘ye paslıyorum.Ben görevimi yaptım,verenin bi yüzü,almayanın iki yüzü kara.Hadi bakalım kolay gele.

Mim bittiğinde “Beck – Everybody’s Gotta Learn Sometimes” çalıyordu.