Jeff Martin – Exile and Kingdom

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Dünya müziğine çok şey katan Tea Party diye bi grup vardı bilmem duydunuz mu.Duymayanlar için basit bi çay partisi,duyanlar içinse çok şey ifade eden bi grup.Özellikle doğu kültürünü içlerine sünger gibi emmiş bi gruptu Tea Party.Bağlamasından tut da bendirine kadar kültürümüze çok yakın çalgılar olan aletlerle müziklerini icra ettikleri olurdu.İlk dinlediğimde baya bi şaşırmıştım ve aynı zamanda çok hoşuma gitmişti.
Aslında şimdi olayımız komple Tea Party değil,Tea Party’nin solisti Jeff Martin.Kendisi Tea Party dağıldıktan sonra solo çalışma olayına giren bi Ademoğlu’dur.Her ne kadar Tea Party hastası olsak da bu solo albümü dinledikten sonra kimsenin Jeff Martin’e laf edebileceğini sanmıyorum,çünkü kendisi öyle düşünenlere bizzat kapak mahiyetinde bi albüm hazırlamış.Albümümüzün adı Exile and Kingdom ya da Sürgün ve Krallık da diyebiliriz.Albüme giriş şarkımız kardeşimle yüzlerce defa dinlediğimiz,Play65 gecelerinin vazgeçilmez şarkısı olmuş World is Calling.Doğu kültürü var diye boşuna demedim.Adam bu kültürü kendi solo albümüne de taşımış.Bu şarkıda yoğun miktarda hissedebilirsiniz bunu.Bu şarkı gerçekten aklımı başımdan alıyor.
Akabinde 9 adet şarkımız var.Aranızdan bazı kekolar şöyle diyebilir “Kardeşim 10 tane şarkı var albümün içinde,para verilir mi ona?”.Sorunuzun yanıtı “Evet,siz kekosunuz.”Keşke keko olduğunuzun farkında da olabilseniz.Tarkan,Serdar Ortaç,Hande Yener,Mirkelam gibi ezik özentilerin yığın yığın şarkı doldurulmuş içi boş albümlerini dinleye dinleye paslanmış beyniniz bu albümün değerini anlayamaz.Bu albümdeki tek bir şarkı bile pop dünyasındaki bu eziklerin ömrü boyunca çıkardıkları albümlerin hepsinin toplamından daha özel.
Her neyse bizim işimiz kaliteli müzikle o yüzden size albümün devamında da hüzün ve aşk dolu melodilerle eşlik ediyorum.Daystar‘ı olsun,Lament‘i olsun hepsi birbirinden güzel ve defalarca dinledikçe sizdeki değeri artan şarkılar.Jeff Baba’nın ses de ses hani.Kalitesi en çok kime yakın derseniz,hiç düşünmem,Jim Morrison derim.
Hele hele hele ki bir Angel Dust var ki insanı çok derin kuyulara tepiyor bu şarkı.Bi yerinde kemençe gibi acayip bi aletle solo var resmen orada ağlatıyor insanı çalgı.Şarkılar çok tanıdık geliyor,çok sıcak.Hangisi daha çok ağlatıyor bilemiyorum.Stay Inside of Me ile hüznümüz ve aşkımız pekişirken,Kingdom‘la bu güzel albümün tekrar başlayacak olan sonuna yaklaşıyoruz.Şarkı öyle bi şarkı ki albümün bittiğini düşünmenizi sağlıyor.Ama ardından giren Good Times Song,son şarkı olmasına rağmen mutluluğa boğuyor sizi.Vahşi Batı’da leydilerle dans eden kovboymuşsunuz gibi bi tat var bu şarkıda.Ama tam çıkaramadım.Daha 50 kere dinlersem anca çıkarırım bu şarkının gerçek tadını.
Eğer hala Tea Party ve Jeff baba kültürüne uzaksanız,bu albümü kafanıza vura vura tavsiye ediyorum.Hepiniz somut olarak kafalarınızı bilgisayardan sokup bana danışsaydınız gerçekten öyle yapardım.Sonra parçaladığım albümü sindirin diye ağzınızdan içeri tıkardım.Evet yapardım bunu.

MUHTEVİYAT : 1. The World Is Calling , 2. Butterfly , 3. Where Do We Go From Here , 4. Daystar , 5. Lament , 6. Angel Dust , 7. Black Snake Blues , 8. Stay Inside Of Me , 9. The Kingdom , 10. Good Times Song

Yazı bittiğinde Jeff Martin dinlediğimi sanıyorsunuz ama nayır,Classic Rock radyosunda o sırada çalmakta olan mükemmel parça,Pink Floyd’dan Time idiydiydiydi.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi



Henüz çekingenlikten ötürü yorum yapılmamış... Fakat bir yorum yapıp, binbir çeşit geyiğin önünü açabilirsin.

Anlat derdini Marko Paşaya