I’m Genocide Mixed With Turkish Lies

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Yapılan iş her ne olursa olsun, bir şekilde içine kişisel öfkenizi ve para hırsınızı boca ettiğiniz vakit iğrenç bir hal alıyor. Bunun öyle bi yal olduğunu düşünün ki, köpeklere verseniz dahi yemezler, veyahut domuzlara. Günümüzde insanların ellerinde tuttukları kürdanların bile reklam zekasıyla bir şekilde propaganda aracı haline geldiğini düşündüğümüzde içinde bulunduğumuz ortamın ne kadar ürkünç olduğunu anlayabiliyoruz. Herkes sesini duyurmak amacında, ama mantıklı konuşma derdinde değil. Bu sadece sesini yüksek çıkaranın duyurabileceği bir zamanda yaşamamızın sonucu sanırım.

Propaganda malzemesi olarak doğru şekilde kullanıldığında ceplerdeki şişkinliği en çok arttıran olaylardan biri de savaşlar tabi. Arka planda milyarlarca dolarlık silah satışlarının döndüğü bu sektörde (Evet, sektörden başka bi kelimeyi uygun bulamıyorum) sadece silah satanların parayı cukkalamadığını hepimiz biliyoruz. Her savaş çıktığında birkaç samimiyeti şüpheli müzik grubu çıkar ve savaşa karşı bir iki alengirli kelamla sömürülmeye, dinlediği şeye inanmaya hazır insanları söğüşlerler.

Sakın Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi gibi işini gerçekten içten yapan gruplara yüklendiğimi düşünmeyin. Zira onların özlemi her daim barıştı. Eski zamanlardaki kulağı kesik gruplarda samimiyetsizlik vuku bulduğunda o zamanın duyarlı rock dinleyicisi prim vermezdi zaten. Lakin şu an dünya kış uykusuna yatmış bir ayı kadar duyarsız ve umarsız. Her ülkede Irak Savaşı vaktinde belli başlı sahtekar müzisyenler parsaları topladı, hala da toplar. Kimileri müzik tarzını değiştirirken, kimileri sonradan peyda oldu. Mesela ülkemizdeki bu iğrenç savaş samimiyetsizliğinin simgesi de Mor ve Ötesi olmuştu o zaman. “Hedefini al, piyasanı al.” diyerek öfkesini şarkı ile böğürmek isteyen kitlenin ceplerindekini ve vicdanlarındakini bi güzel boşalttılar. O zaman da az kişi farkında oldu, şu an da öyle.

Şu an yine birileri postal seslerinin gümbürtüsünün, silahlarının uğultusunun yükselmesini bekliyor, çakal gibi. U2′nin folloş olmuş Bono’su gibi herkes bi şekilde yapmacık barış dolu dünya isteklerini yine savuracak. Onların aralarındaki samimi kitle ise ne yazık ki sömürülecek veya sesini duyuramayacak. Rusya ile Gürcistan birbirini yedikçe, savaş ittifak cephelerine sıçrayıp büyüdükçe kimi ülkeler kendini silah satışlarıyla ihya ederken, kimi şarkıcılar da “Dünya Yalan Söylüyor” şeklinde vatan millet Sakarya üçlemesini çekecek.

Sanatçılar tek koldan mı yer paraları peki? Tabi ki yemez, yetmez. Bu çakalların da alt kolları var kendi aralarında şekillenen. Mesela Björk gibi şuursuzlar konserine gittiği ülkelerin diplomatik durumundan bihaberken bile sahnesinde durduğu ülkeyi umulmadık bir anda yerebilir. Free Tibet diye bağırması onun için tabi ki kolay. Mühim olan, eğer bu gerçekten inandığın bir düşünceyse, seni parçalamaya niyetli binlerce insanın içinde arkandaki korumana güvenmeden bağırabilmek. Hatırlarsınız, kısa bi süre önce Türkiye’ye de gelmişti. Nobel ödüllü vatandaşımızın bile ülkemizi yerdiğini görüp, acımış olacak ki, Free Kurdistan, Free Armenia, Give East to USA şeklinde kombinasyonlar yapmadan gitti.

Böyle şarkıcılara acayip özeniyorum. Her ülkeye lazım. Tam anlamıyla kitle imha silahı özelliği görebiliyor çünkü Björk gibileri tek başına. Hele hele son zamanların yükselen değeri System of a Down düşman başına bile istenmeyecek türden. İşte bizim bahtsız bedeviliğimiz de bu derece. Nerede kendi branşında zirvede adam varsa, Türkiye’ye tek başına savaş açıyor. Hani diyecem ki, “Ulan biz de bi tane böyle şarkıcı yetiştirip Ermenistan’ın, Yunanistan’ın başına atalım.” Ama Vehbi’nin Kerrakesi o şekilde işlemiyo ki. İki dirhem meşhur olan adam, “Ben ülkede yaşayamam baba yaaa, bu ülkeye fazlayım, beni anlamıyorlar, yaşam şartları kötü, bok gibi ülke lan bu.” ayaklarına giriyor. Zaten o yüzden olimpiyatlarda hiç altın madalya çıkaramadığımıza seviniyorum. Michael Phelps‘e de üzülüyorum. Adamın ruhunda mütevazilik olsa dahi kanı bozuk Amerika kansız yapar koyar onu. Rusya’nın başına bela eder. Torpido gibi sahilden koyar da geçer Speedo LZR mayosuyla.

Her neyse efenim System of a Down safkan Ermeni’lerle oluşan kadrosuyla piyasaya ilk düştüğünde “Köpekler ve Türkler giremez” isimli sahne efsanesiyle yayılmıştı müzik severlerin kulağına. Tabi bu bana Ozzy Osbourne’un civciv ezme efsanesi kadar tıraş ve tırt bi söylem gibi geliyordu. Meğersem bu herifler harbiden bu denli naneler yiyormuş. Bu durumdan da Mesmerize/Hypnotize isimli albüm silsilesinin 2.si Hypnotize’daki Holy Mountains şarkısını dinlerken emin olmuştum. O anki şok hala aklımdadır. Onlar Türklere “Katiller, i.neler, Aras’a geri dönün” dedikleri an beynim zangır zangır zonkladı. Kendi halimde bireysel olarak epeyce küfrettim küfretmesine ama onlar kitlelere çoktan benimsetmişti bu şarkıyı. O andan itibaren de son derece bağımlısı olduğum System of a Down’ı dinlemeyi zorla da olsa bıraktım.

Bu cacıkların yakın zamanlarda solucan gibi birkaç parçaya bölünüp müzik hayatlarına devam ettiğini biliyordum ama aynı şekilde müziği propagandalarına alet edeceklerini düşünmezdim. Yine de herkese karşı paranoya duyması gereken bi Türk vatandaşı olarak, şayet propaganda yapıldıysa, üzerime düşeni yapmak, yani bolca küfür savurup, ana avrat düz gitmek amacıyla Daron Malakian ve John Dolmayan‘ın kurduğu Scars on Broadway grubunun aynı isimli albümünü indirdim. Bu sefer de Japon motifiyle bezenmiş Exploding/Reloading şarkısı beynimi nöronlarını skertti. Yine soykırım siyaseti yapıp, Türklere yine yalancı diyorlardı. “Oh, en azından bu sefer i.ne dememişler bize.” dedim. Yok lan tabi ki öyle demedim. Şu an pişman da olsam, o anki sinirle Youtube videolarının altına yazılan küfür dozajında kalayı bastım şarkının Last.fm’deki sayfasına.

Daron’la John’a verebileceğim son şans da bu şekilde heba oldu gitti. Halbuki ben cidden isterdim ki, böyle mükemmel tınılar çıkaran Ermeni bi grupla geçmiş muhasebesini kapatalım, yılda bi kere konserimize gelsinler, yan yana bayraklarımızı açıp tek ağızdan şarkı söyleyelim. Ama iki ülke de bazı şeyleri kabullenmek için gerçekten çok ilkel. Mazide kaldığımız sürece de birbirimizi paralayıp duracağız bu şekilde yıllarca. Lan keşke Dünya tek parça olaydı. Sen, ben olmayaydı, biz olaydık. En azından bu denli toprak hırsı olmayaydı.

Mecburen gururuma yediremeyerek, bu albümü ve grubu da kenara atmak zorunda kaldım haliyle. Ama System of a Down kökenli elemanların elinde öyle bi yetenek var ki, en az bir insanın sigarayı bırakırken harcadığı kadar efor sarfetmeniz gerekiyor. Bu sefer irademe sahip çıkamadım zaten. O güzel kelime oyunlarıyla süslenmiş, orjinal tekerleme tadında tınıları küfrede küfrede dinledim. Onuruma ihanet ettiğim için bi yandan da kendime küfrettim. Sevgilisi tarafından sürekli küfüre, dayağa maruz kalıp da hala ondan ayrılamayan kadınlar gibi dımdızlak hissettim kendimi. Küfrede küfrede yapılan 4 albüm dinleme tekrarından sonra kendimi Scars on Broadway’i de bırakabilecek mertebede buldum. Gerek Holy Mountains, gerek Exploding/Reloading o kadar güzel melodilere sahipti ki, başka şeyler anlatsa defalarca dinlenirdi.

Olup olmadığı belli olmayan şeyleri müziği üzerinden satıp, müziğini olup olmadığı belli olmayan şeyler üzerinden satan herkese karşı öfkeliyim. Eğlenme amacıyla dinlediğim şu değerli melodileri bile kirlettikleri için. Hani bu lavukların Türkiye’ye gelmelerine ihtimal vermeyenler var ya, aha şuraya yazıyorum, elden ayaktan düştükleri vakit gelecekler. “Ben yaptıkları müziğe önem veririm” diyen g.t kafalı kitle de bu aleyhimize yapılan propagandaları yalayıp yutacak. Hatta sahnedeki elemanları, camide namaz kılan Ahmedinecad’ı öpmeye çalışan yeşil sermaye mensubu kitlenin yaptığı gibi sevgiyle karşılayacaklar. Hatta bakarsınız Björk’ün yapamadığını biz yapıp System of a Down’la kol kola Give Turkey to Armenia diye bağırırız kim bilir? “Fuck Me Jesus” diye g.tünü yırtan anti müslim, anti christ, aslında anti herşey olan dengesiz-bi nevi nihilist grup Marduk bile Türkiye’ye geldikten sonra ne olacak? Bu ülke ne dumurlar yaşadı.

Bi tane çok meşhur olup da ülkesine b.k atmayan, hatta bolca öven adam var, onu da kimse sklemiyor zaten. “I Kiss You” diye diye barış tohumcukları yayarak nereye kadar zaten hacı? İnternet Mahir‘den bahsediyorum. Aslında bu herifi Pavlov’un köpeği yönteminin daha gelişmişiyle düşmanımız olan ülkelere karşı düşman olarak şartlasak hepsini devirir geçer gibime geliyor. Zaten deve gibi adam, al koskoca Ermenistan’ı gölgesine koy. Vallaha vatani hizmet herşeyden üstündür. We are the world, we are the children.

Ulan yeter be, vallahi şu sıcak yüzünden “Ay poliiis, gözü kör olmayasıcalar, aaaay itfaiyeeee yetişin ayoooool, yanıyorum gözünüz kör olmasın.” diye bağıracağım balkondan nonoşlar gibi.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

19 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. devrim gür Der ki:

    björk dengesizi bir yana (ki çok severim kendisini, son iki albümünü inadına dinlemesem de) müzikal açıdan zehir gibi ama “misyon yüklenme” işindeki dangalaklıkları yüzünden insanı sıkıntıya sokan bir dolu müzisyen var. bunlar yaşlandıklarında şöyle röportaj veriyorlar : “evet şarkı sözlerinde içe döndüm; daha kişisel sözler yazdım vs vs”
    nedense öyle: önce gezegene haykırıp sonra çocukluklarındaki unutulmaya yüz tutmuş yaralara kadar ters yönde ilerliyor bunlar.
    öfkeli gençlik işte:)

    ve evet last.fm yorumun kesinlikle “youtube havası” olmuş…

  2. Buzcevheri Der ki:

    Yakınımda olsaydın alnının ortasından öperdim vallahi.. =)

    Bir önceki yazına yaptığım gaz verici ve tetikleyici yorumum neticesinde bomba gibi bir yazıyı peydahlamışsın doctorum. Cevval Paşamız bir yazısında emo gerçekliğine dem vurmuştu. Ve tamamen benim düşüncelerimi yansıtmıştı. ^^ Şimdi aynı durum bu yazıda vukubuldu. Hislerime tercüman olmuşsun gibi abuk bir söylemde bulunmayacağım ama SOAD hakkındaki fikirlerimi aynen aktarmışsın. Adamlar elbetteki başarılılar. Elbette ki iyi müzik yapıyorlar. Ama bu onların o….. ç….. olmalarına engel değil. Yeni yetme gençler SOAD denen hödükler konusunda biraz bilinçli olmalılar.

    Dediğin gibi keşke böyle şeylere müzik alet olmasa.

  3. respekto Der ki:

    çekici şeyler de hep kötülerde oluyo. bu doğanın kanunu, dengesi. türkiye amerikaya, ermenistan türkiyeye, yarack obama da ermeni oylarına muhtaç. ölesiye nefrete rağmen.

  4. kabakmeltemi Der ki:

    Ahmaklıklarını bana güzel müzikle gösterseler ne, kötü müzikle gösterseler ne?

    Müzik ve insanlık adına elbette kötü bir şey puştların yaptığı… Aslında uygun gördükleri sıfatların gereğini yerine getirmek gerek bu zihniyete ama yok lan bunların canını alsan n’olur, kıçını alsan n’olur?

  5. maniacforces Der ki:

    Soad’ın yaptığı propaganda abd deki ermeni lobilerinin politakalarının bir uzantısı ve kesinlikle bu konuda teşvik alıyorlar. Dünyada soykırım siyasetinin en fazla zarar verdiği ülke ise yine ermenistan, bunun farkındalar ama kendi insanlarını bile hiçe sayacak kadar benciller. Misantropik bir ülke ve gıklarını çıkartacak durumda değiller.

  6. kubio Der ki:

    vay amına koyım na yazmış be

  7. Baris Unver Der ki:

    Ben sendeki iradeye sahip değilim be abi, Holy Mountains’tan sonra bile şarkılarından (en azından bize hakaret ve küfür etmedikleri şarkılarından) vazgeçemedim.

    Bu arada Björk olayı nedir? Ben bilmiyorum, biri açarsa süper olur.

  8. Deli Profesör Der ki:

    @devrim gür Hocam sen buraya yorum yazınca duygulandım bi an. Siteme ilk yorum yazan kişiydin ya eski günlere döndüm :D
    Bi yerden sonra da post modern hayat tarzına kaptırıp, çayır çimende gitarlarla yatıp albüm fotoğrafı çektiriyorlar :D
    Üstüne yorum doldursalar da benimki kaybolup gitse tez zamanda :D

    @buzcevheri Hocam bitmiş diş macununu zorla sıka sıka içinden macun çıkarırlar ya, sen belden aşağı vurunca öyle oldu sanki :D
    Ben cidden anlayamıyorum, müzik zevk için yapıldığında mükemmel olur. Ama bu adamlar sonradan amaçlarını iyice ortaya çıkardılar. Ama bu denli nefret dolu bi şekilde bile eğlenceli ve başarılı şarkılar yapıyorlar. Gerçekten garip bi istisna.

    @respekto Vallaha düşünsene baklava, tavuk göğsü, bir buçuk iskender gibi şeyleri. Hepsi de skertici seviyede zarar veriyor bünyeye :D

    @kabakmeltemi Bu denli gazcılara karşı yapılabilecek en iyi şeye aslında sallamamak olur sanırım. Çünkü adamlar bi şekilde laf dalaşına girmek için can atıyorlar. Ellerinde müzikleri bir rahatlama ya da eğlendirme aracından ziyade oyuncak olmaya doğru gidiyor.

    @maniacforces Zaten bi sıkımlık canları var, onları da aldırtmak için uğraşıyorlar. “Al ulan soykırım” diyip one night stand kıvamında çatır çatır kurşuna geçirecen. Tabi önce bu lobileri indirmek lazım.

    @kubio Şarkı sözleri mi, yoksa benim yazdığım mı :)

    @baris unver Yeni yeni albümlere, müziklere yönelince bırakması kolay oluyor da, sürekli yanındaki, bilgisayara taktığın diskin içinde olursa işte o vakit bırakamazsın. Scars on Broadway’den bahsetmem senin için kötü olmuş o zaman. Çünkü onlara da bağımlı olursun :D
    Björk sahneye çıkacağı bazı ülkelere gitmeden önce siyasi problemlerini araştırıyor, ondan sonra konserde “Declare Independence” şarkısını söylerse ayvayı yemişler demektir. Geçenlerde Çin’de “Free Tibet” diye bağırdı konserde mesela ondan sonra yasak yedi. Danimarka’nın özerk bölgeleri için bağırdı, Kosova için bağırdı. Nereye gittiyse bi yerlere çuvaldız soktu yani. İşte Türkiye’ye gelirken de o yüzden organizatörler ufaktan yusuf çekti. Ben söyler diye düşünüyordum ama Kuran’a el bastırmış olabilirler söylemesin diye :D

  9. KuPa k1z1 Der ki:

    deli profum bu yazını okurken yoruma yazacaklarım kafamda canlandıda zaten sen el atmışsın konuya System of a Down.Evet evet bu grubun bende müptelalarındandım.Kim kızıım bu grup ermeni Türkiyeye ana avrat gidio dese bana küfrediyomuş gibi hade nan senden güzel müzik yapıyorlar diye b*k atıyorsun derdim.Sonra sonra öğrendimki adam haklıymış.Yaptıkları müzik gerçekten sıradışı ve koparan cinstendi.Bana kalırsa böyle bir halt ederek kendilerini Türk kitlelerinden koparmasalardı iyi olurdu.Ama şu varki seneler öncesininn intikamını bizde alsak zamanında Kars’ta kaostan kaçmaya çalışan Türk kadın,çocuk,erkek,yaşlı,genç demeden,Türkler o sınıra varamadan geçitte ermeniler tarafından katledilmişlerdir.O geçide giren bir daha asla dönememiştir.Giden gelmez geçidi denmiş bu yüzden oraya.Ve zamanında Yunanlılarda Türkleri katledip canlı canlı gömmüşler.Şimdi kana susasak bir şeylerin intikamını alsak biz alırız.Ama bunlara noluyor lan bizi bu denli komaya sokuyorlar anlamıyorum.Bunları düşünüp dinlememeye gayret gösteriyorum artık.Bu bir tepki.Sendede bendede bana küfreden adama bende küfrederim empatisi.Müzik evrenselse bu tip olayları yansıtmamalılar diyorum.Seni bende buz cevherim gibi alnından öpüyorum….

  10. Deli Profesör Der ki:

    @kupa k1z1 Geçmiş muhasebesi tabi yapılır, bazı şeylerin hesabı sorulur ama bunu yetkili, işi siyaset olan diplomatik kişiler yapmalı bence. Cillop gibi müziğin var sonuçta, al balkan müziğiyle, al yoga müziğiyle ya da başka bi haltla sentezle. Ama anlaşılan bu heriflerin kuruluş amacı komple propagandaydı. Bırakın diyemeyiz yani :D

  11. kabakmeltemi Der ki:

    Hey benim tanıdığım Deli Profesör sıcaktan bu kadar etkilenmeyecek kadar deli. :) Yazmamanın nedeni sıcak vs. değil de tatil ise salla blogu falan, yazma, keyfine bak. Tatilde değilsen salla sıcağı falan iki laf et. :)

  12. Aycan Der ki:

    oof of bari scars on broadway de adam akıllı dursalardı..Dururlar diye düşünerekten indirdim albümü ve bağımlı oldum.. Öyle bi zehirliyolar ki adamı bırakamıyorum.. Kendimi çok suçlu hissediyorum günden güne azaltıyorum dinlemeyi.. Ne olurdu sanki politik düşüncelerini müziğe yansıtmasalar biz onlara dostlukla yaklasırken hala soykırm soykırım dye yırtınmasalar?

  13. Deli Profesör Der ki:

    @aycan Geçen ben de dayanamadım bari They Say’i dinleyeyim diye açtım. Ondan sonra kendime geldim, çat diye kapadım Winamp’ı. Düşündüm ki imam osurursa, cemaat s.çar. Uzak dur aycan. Gerekirse benimle irtibata geç, yerini tutacak albüm ismi vereyim :D

  14. Anonymous Der ki:

    gerçekten çok iyi olur albüm ismi ver bana kurtar beni msnimi eklersen sevinirim:)
    aycan@rammsteinturkiye.com

    gerçekten de dinlemeden yapamıyorum hala

  15. Nihat Hatipoğlu Der ki:

    Badi’nin çocuğun babasıyla karşılaştığı sahne geldi aklıma :)

  16. Deli Profesör Der ki:

    Hocam o başlık tepedeydi. Yorum kaydırması mı oldu, yoksa gözümden kaçan bi Badi göndermesi mi yapmışım bu konuda da :D

  17. [~SLasH~] Der ki:

    harbi ii dedin kardeş … adamlar çok yetenekli yaw hele o baterist var ya o acaip süper çalıo yaw … ama ben inanıyorum gün gelecek soad’ın yaptıının telafisini bi başka ermeni grup yapacak ve kardeşçe yaşıcaz inş……………… :smile: :smile: :smile: :smile: :smile:

  18. batu Der ki:

    3-4 gündür müzik dinlemiyordum bilgisayarımdaki soad müziklerini yanlışıkla sildiğimden dolayı, evet moralim bozuktu e bari Scars On Broadway açalım dedim ve açtım tüm albümün müzikleri sıradan gidiyor günlerdirde aklıma bir cümle takıldı gidiyor nerden geldi acaba bu diye geçiyor sürekli..”ay emm ay emm cenosayd miksıd vit türkiş lays” orada bir Turkish kelimesi duyuyorum ama anlam veremiyorum, bırakmışlardır artık diyorum ama aklıma takılıyor e girelim Google’a yazdım ”Scars On Broadway şarkı sözleri” girdim ilk çıkan siteden Exploading/Reloading’e baktım ciddi ciddi Turkish geçiyor inanamadım fazla,önceden işlerini gizli gizli yapıyorlardı Yok biz genel konuştuk, Türklerle bir problemimiz yok filan.Daron amca nasıl direk yazma cesareti bulmuş anlamadım?
    Dolmayan ve Serj’in aşırı Türk düşmanı olduğunu biliyordum ”Washington Türk elçiliği..” peki Daron ve Shavo? Daron’unda ne bok olduğu belli oldu; öyle güzel yazmışsınki aklımdan ne geçiyorsa o var.Evet bırakamıyorum, kendime bahaneler sunuyorum yok müzik evrenseldir geçmişte yaşanmış bla bla bla.. E kaldı geriyo Shavo onunda Achozen adlı bir gruba katıldığını duydum sanki (Google’a yazdığınızda zenci bir elemanla fotoları çıkar) Babylon A.d filminin giriş müziğide bunlara aittir (Achozen-Deuces) gerçi tarzları Rap’e benziyor neden shavo katılmış anlayamadım.Bunların tarzına yakın bir şey nasıl bulabilirim ? nasıl bu ”denyo”lardan kurtulabilirim ? Her ne kadar kurtulabileceğimi sanmasamda alternatif müziklerle kendimi oyalayabilirim diye düşünüyorum (Godsmack öneririm).Bu arada Serj’in Elect the dead adlı albümünde fazla ”Genocide” ”Turk” ”Recognize” gibi kelimeler duymadım.Acaba Serj mi bıraktı bu işleri? Yok mu bir umut kardeş olsak ? Ama parayı kazandılar bu sözde soykırım meselesiyle insan bindiği dalı kesermi? diyede aklımdan geçmiyor değil…

  19. Deli Profesör Der ki:

    Sevgili Batu öncelikle bu güzel yorumun için teşekkür ediyorum. Blog ortamında genelde böyle uzun uzadıya adam gibi yazanlar pek olmuyor çünkü :)
    Bana bu konudaki mevcut durumumu sorarsan bu elemanları unuttum bile. Tee ne zaman DVD’nin birine çektim, o günden beri de bakmadım. Yeni müziklere karşı bi arayış içindeyim çünkü. Günde 5-6 yeni albümü dinleyip, sindirmeden edemiyorum. Müzik sitelerini kurcaladıkça, her dinlediğimde apayrı hazlar veren albümler geçiyor elime. Şimdi ben burada sana öylesine 2 albüm versem pek faydası olmaz. Olay Scars on Broadway’i dinleyip dinlememek de değil esasında, bişeye hergün dinleyecek kadar çok sıkı bağlanmak iyi bi alışkanlık değil, çünkü vizyonunu daraltır, olaya bu yönden bak.
    Bi kaç albüm tanıtımı yapıp, linkini verdim, tabi Rapidshare ekibi sildi mi bilmiyorum, ama şu albümü dinlemek bile http://www.deliprofesor.com/emir-hot-sevdah-metal-2008/ önemli ölçüde yeni türlere iştah duymanı sağlayacaktır, boşver o dallamaları, aç kalsın yezidin dölleri :D

Anlat derdini Marko Paşaya