“Feed Your Head”

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Son 1 aydır neredeyse 10 saat boyunca yaklaşık 35 – 40 derece sıcaklıkları arasında seyreden bi odada bulunuyorum. Durması aşırı derece zor tabi, durulacak gibi değil. Bilgisayar aşkı falan da sökmez buradaki sıcaklığa. Başşaklarından vücüdünün en ücra köşesine kadar terlemedik noktan kalmıyor. Sauna babında 15 dakika durup çıksam ben de severdim elbet, ya da içerisi çok sıcak diye üzerinde ne varsa çıkaran o klasik ama vazgeçilemez sauna hatunları olsaydı yanımda. Ama böyle bi yerde 10 saat boyunca bilgisayar başında durmak insanı tam anlamıyla hoşaf kıvamına getiriyor. Bir Formula pilotunun bir yarış boyunca verdiği kadar sıvı veriyorum. (Yaklaşık 1 Litre).

Kavurucu sıcaklık insanın g.tünü oturduğu koltuğa kaynatıyor adeta. Yerimden kımıldayamıyorum. Oturdukça daha fazla yoruluyorum. Bi tane vantilatör var, sözüm ona serinletsin diye koyulmuş. Korkmayın, “Kendini bile soğutmuyor” bayat esprisini benden asla duymayacaksınız. Bu vantilatör ayrı bi cins, ayrı bi devrim. Odadaki sıcaklığı iyice yüzüne yüzüne savuran türden bir hava akımı yaratıyor. Psikolojik bi ferahlık bile vermiyor. Haliyle göbekten aşağı doğru çığ gibi yuvarlanan ter, ufak bir parmak darbesiyle sıyrılıp, yanında oturan gardaşın üstüne fırlatılıyor. Sıcağın eğlencesi de bu, ne kadar eğlence denilirse. Ter fırlatma oyunu.

Ç.k kadar şeklinde tabir ettiğimiz (aka title Çükan çükamanje) bu konserve kutusu şeklindeki odada tam tamına 3 adet bilgisayar açık duruyor ve odanın doğal halindeki demiri eritici sıcaklık yetmezmiş gibi, Naziler tarafından fırına sürülen Yahudiler kıvamına geliyoruz.

Beynim üzerine koskoca bir elektromanyetik mıknatıs tutulan harddisk şekline dönüşüyor her saat başı. Bu sıcaklıkta durduğum sürece beynim kendine fiziksel format atıyor, veriler bi daha geri dönmeyecek şekilde. Gözümün önünde bi format ekranı canlanıyor. Masmavi, üstündeki format ilerleme çubuğu sarı renkte. Yüzde 25′i silindi diyor, aha 26 oldu. Sabahlar olmuyor, geceler doğmuyor. İyice hödükleştim. 1 aydır soğutucu alacaz, ama üşengeçlikten onu bile yapamadık. Gavurun encüğü gibi yandıkça yanıyoruz.

Artık blog yazmaktan da geçtim, yemek, su, internet dahil herşey bi tatsız gelmeye başladı. Bundan bi ay önce her gün blog yazarken şimdi elimi klavyeye dokunduramıyorum. Aklıma bi yığın yazı geliyor, lakin bu sıcakta oturdukça yorulma durumu hiçbir şey yapmama izin vermiyor. Eve arabayla gitmeme rağmen sürüklene sürüklene gidiyorum sanki. Dünyanın yükünü Atlas değil de ben taşıyormuşumcasına. O kadar ağır işte çalışan adam yorulmuyor ama bulunduğum yerdeki sıcaklıkta 10 saat g.t büyütmek hepsinden daha yorucu oluyor. Vücudumdaki su seviyesinin iyice azalmasından olsa gerek, çişimin rengi bi acayip koyulaştı. Su içemiyorum ki mübarek. 2 bardak içip yanıma koyuyorum, 5 dakika sonra baktığımda abdest suyundan beter olduğunu farkediyorum.

Artık deli-kanlılıktan, sıcak-kanlılık dönemine geçtim. Aklıma şu “Guguk Kuşu“nda sürekli “Yorgunum,yorgunum” diyen deli herif geliyor, gülüyorum. Benim de beynimin formatı nihayetine erdiğinde dönüşeceğim yaşam formu bu sanırım. Sebepler farklı olsa da, herkesin ulaştığı ve üzerinde yürüdüğü nokta ortak. Bu yüzden de her gün birbirimize tahammül etmek için bahaneler uyduruyoruz. Çünkü sosyal ve sıcak-kanlı varlıklarız değil mi?

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

13 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. henster Der ki:

    O dona kadar terleme ıslanma olayı bizim burda daha çok oluyor..

    Yanıyoruz ,kavruluyoruz başka ne oluyorduk.

  2. Volkan Alabaz Der ki:

    Ya biz ne yapalım haziran ayındayız ve hergün yağmur. Güneş istiyorummmmmmm kardeşim güneş.

  3. Pitekantropus Der ki:

    Şimdilik keyfim yerinde buralar serin ama 10 gün sonra Muğla’dayım ve gün konuştum 45 dereceymiş.Sırf bu yüzden Mustafa Sandal söylüyor:”Kavrula kavrula kavruldum” :D

  4. YeLLo Der ki:

    Sıcaklar cümlemizi kavuruyor bugün sabah gelirken okudum alanya 53 dereceymiş geçen sene bu aylarda tatil yaptım 45 derece diye piştim bir günde zencilere döndüm deniz bile fayda etmedi çoğu zaman ama 53 derecede ne öyle insaf yani yukardaki :-)

    Manyaq tuba ekinci’nin parçası geliyor aklıma:

    >>Ozonu da deldik dibine geldik< <
    :-) aynen valla hatun cidden doğru söz söylemiş…
    @ Deliprofesor
    kayipkiz.deliprofesor.com yayında…

  5. kasımpatı Der ki:

    Bizde de tam tersi Profcum.
    Şehirde sıcak 40 derece falandır ama evin önü ağaçlık,camı açınca oda püfür püfür.
    Ne klima ne vantilatör..Hiç bir şey istemiyor ya :) ) Cidden bak..
    Böyle bişi yok..Yani bu da sana yazılır mı şimdi dimi? :D
    Sen aklına gelen konuları bana söyle, ben yazıvereyim püfür püfür : DDD

  6. Deli Profesör Der ki:

    @henster Cinsel isteksizliğimiz artıyor :D

    @volkan alabaz Hocam benim durum daha da vahim. Bulunduğum yer gün ışığı görmeyi bırakın, zifiri karanlık. Ama karanlık olduğu kadar da aşırı derece sıcak. Maden gibi evet, buna benziyor :D

    @pitekantropus Bu mevsimde denize nazır evi yoksa Ege’ye, Akdeniz’e gelenin…alnından öperim :D

    @yello Tuba Ekinci “Allah bir” dese katılmam. Daha inandırıcı kanıtlar istiyorum.

    Oleeeeeey! Kırmızı kurdeleyi kesmeye geliyorum. Az sonra! :D

    @kasımpatı Vallaha bi yerlerim şişecek özendirme. Ben burda maden işçisi gibi yanarken, sen sevgili kasımpatı, hiç mi için sızlamıyor. Anca sanal ortamda yaprak dolması ver. Ben orjinallerini istiyorum :D

  7. kasımpatı Der ki:

    İçim sızlıyor tabii.Okumadın mı o yazımın altındaki yorumu?
    Aynı şehirde olsak koca bi tencere sarıp Broken’la sana paylaştıracaktım :(
    Hem dolma değil onun adı..Sor annene öğren de gel :D D
    Sarma..Sar-ma..
    Sarıyoruz,doldurmuyoruz dimi Prof :D

  8. buzcevheri Der ki:

    Geçen sene bu zamanlarımı hatırladım. 3-4 pc fanıyla serinlemeye çalışırken o bahsettiğin ter göbeğimden çok başka bir taraflarıma kayıyordu. Öbek öbek su kaybediyordum. Ama şimdi ifil ifil esiyor sağdan soldan. Ohhhşş biraz da gobeeeme..

  9. YeLLo Der ki:

    O hususta haklısın bunu ispat eden onaylı tasdikli belge gerek…:D

    Açılışa pasta börek ikram edemedim ama kusura bakmazsın umarım yazın sonlarına doğru söz!

  10. Deli Profesör Der ki:

    @kasımpatı Ben zaten normal hayatımda hep sarma diye hitap ederim kendisine. Lakin sanal alemde herkes dolma derken, ben de dalgınlıkla ayak uyduruvermişim, farkında bile değilim. Annem zaten sürekli yaprak sarması yapar ve her daim inceciktir, öyle ufacık bişeye nasıl dolma denir değil mi ama :D

    @buzcevheri Yok hocam ya pc fanı sıcağı saç kurutma makinesi gibi üstüne üflüyor anca. Keşke evde oturabilsem, klima var burda. Ama dükkanda internetten koltuk satma aşkıyla zifiri karanlık ve aşırı derece sıcak mekanda ter atıyorum. Efil efilliğin darısı benim başıma :D

    @yello Valla kadınlar gününü blogculara uyarlayacak kadroya ulaşıyorum. Kasımpatı yaprak sarması yapacak, sen de bi pasta bi de börek yapar gelirsin :D Paralar ilk bende toplanacak :D

  11. Cevval Portakal: Der ki:

    Hocam sorma, ben de hangi akla hizmetse vantilatör kurmaya üşeniyorum. Pencereyi açıyorum, kapıyı da açıyorum, biri güm diye kapanıyor. Pencerenin arasına yastık, oda kapısına koltuk, dış kapıya da çocuk sıkıştırıyorum(günlüğü 2 max), evin içinde oluşan tornado anca kendime gelmemi sağlıyor.

  12. kasımpatı Der ki:

    Annen sarmaları incecik sarar demek? Biz de kafam kadar sarıyoruz sanki:D
    Bi türlü beğendiremedim sarmaları sana Prof.Yap şu blogcular gününü de gör hem nasıl sarılmış hem ne lezzetli olduğunu :D
    Cevval’in esprisine de bayıldım:
    Sokak kapısına ceryan yapmasın diye sıkıştırılmış çocuklar.Bir de ellerinde dondurma düşün..Akşama çıkmaz ölürler onlar be :D D

  13. Deli Profesör Der ki:

    @cevval portakal Hocam sizin yöntem zaten vantilatörden daha fazla serinlik getirisi sağlar. Bence öyle takılmaya devam edin :D

    @kasımpatı Blogcular günü yaparım ama en güzel yaprak sarması yapana ödül olarak bana bir yıl boyunca yaprak sarması yapma hakkı hediye ederim :D

Anlat derdini Marko Paşaya