Emir Hot – Sevdah Metal (2008)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

emir_hot_sevdah_metalÜzerime giydiğim kahverengi pötürcüklerden oluşan ceketimi sanki arkasında bir frak ya da smokin kuyruğu varmışçasına, ellerimle, piyanoya oturmadan önce frak ya da smokin kuyruğunun üstüne oturmak istemeyen kilolu bir piyano virtüözü gibi havaya fırlatıp da oturdum klozete. Eşşek kadar adam oldum, arkasında kuyruğu olanın smokin değil frak olduğunu daha yeni öğrendim. Mühimiyeti olmayan bir mühimmat dahi olsa, gereksiz bilgilerin ışığında ruhu yıkanan bi insan olarak bilmeliydim. Bu durumda penguenlere, “Smokin giyiyor” diyen halkımızı da doğrusunun frak olduğunu sanarak esefle kınıyorum. Hatta çok yakında tüm seçkin kitabevlerinde “Penguenler Frak Giyer” isimli 32 kısım tekmili birden dahil eserime yüzünüzü sürebilirsiniz.

Madem ki piyano virtüözü gibi başladık, müzik konusuna bi yerden tutup müdahil olmak gerek. Öbür türlü konu ortadan öyle bi yarılıyor ki, Grand Canyon yanında Danette kutucuğu gibi kalıyor.

Balkan müziği, haftasonumun başrol oynayan yegane müzik türüdür. Bi nevi esas kızımdır haftasonlarımda. Kadın okurlar için esas erkek ve şayet gay okurlarımız varsa da esas gay müzik türleri olabilir onların. Haftaiçinin insan beynini paralize eden, sekteye uğratan o hızının üstüne, Cumartesi-Pazar günleri terapi gibi gelir. Tabi kimi eşşek sıpaları daha hızlı yaşamayı sever. Ama benim ruhumda dingin ve sessiz bir dinlence daha ağır basar. Torrent aracılığıyla ya da last.fm‘e balkan müzik etiketini girerek Allah ne verdiyse abanırım.

Sadece müzik de değil, benzer toplumlar olduğumuzdan ötürü olsa gerek, insanlarını, icra ettikleri her türlü sanatı severim. Belli karakteristikleri var. Mesela şarkılarını dinlediğinizde, çoğu zaman bir kır düğününün içinde deliler gibi dans ediyor hissine kapılırsınız. O kıpraşmayı, titreşmeyi oturduğunuz sandalyeden, tabandan kafanıza kadar yayar. Güzel bi düğünün içinde damat olmak gibi değil ama, öyle olsa ferahlıktan çok histeri hissi yaratırdı. Sap masasında oturup elin baltalarıyla geyik yapmak gibi de değil. Herkesin yek vücut olduğu bi düğün ortamı, anlayın işte. Filmlerinde de aynı hissiyata ulaşırsınız. Yine aynı, yeşil pastel ağırlıklı bir sinemasal anlayış olur. Yaratılan bu hissiyatı da neredeyse her şarkılarının içinde keman geçmesine bağlıyorum. Öyle bi hissi var yani. Romanları düşünün. Para pul olmasa da ellerine kemanı aldıklarında coşarlar. Bizim roman kültürümüzün biraz daha üst tabakası diyebiliriz.

Bi de şayet Balkanlarda müzik veyahut sinema konusunda başarılı işler varsa, bilin ki bunun arkasında ismi Emir olan biri vardır. Ağız birliği yapılmış gibi lan. Düşünüyorum da acaba başarılı olanlar assolist gibi Emir olarak sahne ismi mi kullanıyor, yoksa Balkanların isim sözlüklerinde Emir’den başka bi isim mi yok? Bence büyük ihtimalle ismi Emir olanlar daha girişken oluyor, ya da 2-3 tane Emir var, sürekli onlar yeni sanat ürünleri üretiyorlar. Emir Kusturica’ya bu konuda gerçekten hayranım. Çok maharetli adam vesselam. Çektiği filmlerin muntazamlığı yetmiyormuş gibi, bi de üstüne Emir Kusturica & No Smoking Orchestra isimli grubu vardır, ki Unza Unza Time albümü bu konuda şüphesiz en iyilerindendir. Hatırlarsınız, yakın zamanda yukarıdaki bütün formülleri tek bir sahnede uyguladığı bir reklamı yayınlanmıştı Türkiye’de. Unutmak mümkün değil, gördüğümde hayran olmuştum.

Tanrının sevdiği emir kullarından biri de Balkan metalinin babalarından Emir Hot‘tır. İsimde bi gariplik, bi Avrupailik var gibi değil mi sevgili okurlar? Aha şu anda dediğime geldiniz işte. Hani Emir ismi, müzikteki başarısından sonra eklenmiş bi rütbe gibi. Doğduğu andan beri bütün amacı Emir olmakmış ve buna da ulaşmış gibi bi hali var. Aynı zamanda son derece de devrimci bir müzik yapısı var. Bu yerel müziğin çıkabildiği en yüksek mertebe rock iken, Emir babamız alıp bunu metal kalıplarının içine çok başarılı bir şekilde entegre etmiş ve türün adını da “sevdah metal” olarak taçlandırmış. Ben ki, “gay bar saadeti” isimli müzik türleri bile görüp şaşırmamışken sevdah metal benim adeta g.tümün tavana vurmasını sağladı. Lunaparklarda şu çekiçle vurulduğunda tavana fırlayan daşımsı bişey var ya, aha o şekilde g.tüm tavandaki çana vurdu. Sevdah isminin altında derin bir yaşama biçimi yatıyor esasında. “Acılı yaşanımla barış içinde yaşadığın zaman, kendini bırakarak tam da bu anın tadını yaşamana izin veren hoş bir iç acısı.” olarak açıklıyorlar. Yürekleri acıyla dolup taşsa da, hayata güzel gözle bakarak anı yaşadıklarında hayatın rayına gireceklerini düşünüyorlar. Neredeyse birebir benim düşüncemle örtüşen bir anlayış. İnsanın yaşama amacını tamamlayan bir hayat görüşü adeta.

Emir Hot’ın ilk solo albümü de tahmin edileceği üzere bu görüşün üzerinde yoğunlaşıyor. Sorunlar olsa da, hayatın sorunları üzerine mızmızlanmayı bırakıp gökyüzüne bakmayı tercih ediyor. Şarkılar genel olarak ufak keder havasında girse de, genelde çıktığı son nokta eğlence oluyor. Kır düğünü ukdesi hiç bitmiyor. Ki, albümün 5. şarkısı olan Sevdah Metal Rhapsody bu konuda zirve noktası oluyor. Bir şarkı düşünün ki, dinlediğiniz sırada hem kafa sallama, hem de deliler gibi göbek atma hissiyatı uyandırıyor. Ya da o kadar umarsızlaşıyorsunuz ki, ikisini aynı anda yapmaya başlıyorsunuz. Heavy metal, rock ‘n roll, sevdah felsefesi, hayat ışığı hepsi bir anda 12 dakikalık bir şarkının içinde birikiyor. İlk dinleyişim doğum günüme denk gelir, adeta büyülenmiştim. İnsan bazı vakitler daha ilginç şeyler dinleyemeyeceği umutsuzluğuna kapılıyor çünkü. Mesela internette albüm indirme sitelerine girip baktığımda, albüm kapaklarında 4 tane dizilip öylesine poz vermiş denyo görüyorum. İstisnaları dahi olsa rock piyasasının 80%’ini oluşturan bu yaratıcı olmayan kapaklı albümlerin içeriğinden de bişey beklemediğimden indirmiyorum. İşte bu hair metal denyolarının umutsuzluğa soktuğu anda böyle güzide şarkıların önüme çıkması bana müziği daha çok eşeleme hissi veriyor.

Bi yandan kelle olduğumdan mıdır bilmem, ilk dinlediğimden şarkı 2 dakikada bitmiş gibi gelmişti bana. Şarkı hiç tekrar etmiyor ve içinde defalarca kompozisyon değiştiriyor. Bu da olayı rutinlikten alıp, sizi elinizdeki birayla zirve noktasına taşımaya yetiyor. O günden sonra da defalarca dinledim. Her şarkının aroması kulağımda bitti de, Sevdah Metal Rhapsody’nin bitmedi. Kır düğünündeyken, yanımda orman girişi görüp de farklı maceralara atlayıp, farklı mekanlar keşfediyormuşum gibi hissettim. Akabinde gelen şarkılarla apayrı güzel yollara daldım.

Bu albümün bana güzel gelmesinin sebebi, birbirimize haddinden fazla benzeyen kültür ve insan yapımız, farklılık arayışım olabilir. Yani demem şudur ki, bir Alman’a dinlettiğimizde aynı şeyleri ifade etmeyebilir. Ya da bu albümdeki hissiyatı anlayamayacak kadar sığ ve sığır olabilir. Sonuçta sığırlık sığlıktan gelen bi olgudur. Tabi bu sadece bir varsayım. Çok da merak etmem böyle şeyleri. Yani otobüse oturup da yanıma bir teyze ya da amca oturduğunda mp3 çalarımın sesini en sona getirip “Dinlediğimi bi farketse, biraz tınısını anlasa o da çok sevecek, eminim” diyerek gümbür gümbür gümbürdetmem. Herkesin ayrı bi müzik anlayışı, dinlediklerinden aldığı apayrı mesajlar var. O şarkı onda beni gırtlaklama isteği uyandırabilir pekala.

Albümün kapağında içinde odaklanacağımız 3 nokta var. Çocuk, azrail ve giriş kapısı. Çocuk, saf ruhuyla ilerisini merak ediyor, şeytana belki de ruhunu satarcasına, ölesiye. Azrail bu sefer öldürmekten ziyade, yardım amaçlı orada durur gibi. Bu da balkan insanının şen şakraklığından ve ölümü düşünmeyen, inanmayan insanlar olmasıyla alakalı. Yolun devamı gözüküyor yani. Ama ilerideki dünya da sepya tonlar içeriyor. Biraz eski bi numara olsa bile, kapının devamının ya da öncesinin gerçek/pastel renk tonunda olması apayrı bi hava katabilirdi. E, kapının ağzında bekleme yapmayın, buyrun sizi cesur yeni dünyaya doğru alayım.

MUHTEVİYAT: 1. Forspil (Intro), 2. Devils in Disguise, 3. World Set on Fire, 4. Skies and Oceans, 5. Sevdah Metal Rhapsody, 6. Stand and Fight, 7. Endless Pain, 8. Hora Martisorului (Instrumental), 9. Land of Dark, 10. You

Download – Emir Hot – Sevdah Metal Rhapsody

Yazı bittiğinde “The Velvet Underground – Who Loves the Sun” çalıyordu.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

14 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. buzcevheri Der ki:

    Eskiden müzik arşivinden bir şarkı silsem içim giderdi. Çünkü internetin yaygın olmadığı zamanda deli gibi arşiv yapınca kıyamıyorsun hiç birine. Video kliplerde öyle. Şimdi ise internetimiz, eMulemiz, rapidimiz, last.fm’imiz falan var çok şükür. Onlar sayesinde arşive acımıyorum vallahi. Dinlemediğimi, tükettiğimi direk siliyorum. Videolar silineli çok oldu zaten. Video siteleri varken ne gerek var ki.

    Last.fm profilinden bakıp da merak edip indirdiğim Emir Hot’ı dinleyip tüketip sileli çok oldu. =) Gerçekten çok başarılı bir albüm. Agony bag’e ise sırf parizen çorap ve fırfırlı donlarından dolayı yaklaşamadım bir. :)

  2. hakduran Der ki:

    Kır düğünü kısmında aklıma ilk gelen Underground filminin son bölümü oldu. Sonradan da Emir adını görünce dedim ne güzel tasvir etmiş :cool: (Yazıyı okumaya başlamadan önce görsele dikkat etseydim belki oradan aklıma geldi derdim ama ona da hiç bakmamıştım)

    Şarkı dediğin kadar var, şimdi albümü indiriyorum. Ne güzel böyle yeni sesler duymak :roll:

  3. fasulyeden Der ki:

    bir müzik ancak bu kadar kelimeleştirilebilir diyerek tıkladım linke.. daha dinlemezsem çatlarım.. dinleyip de kendi duygularımı yazmassam hepten çatlarım kendimi mimledim kusura bakma önce dinleyeceğim sonra yazacağım.. kıskandım
    sevgiler
    fasulye

  4. fasulyeden Der ki:

    indirdim dinliyorum şimdi.. teşekkürler.. daha 12 dakika bitmedi ama ben kafamda hikayeyi yazdım bu parçaya bir iki dolanıp baktım netten nedir diye.. yazılır da yaşanır da bu müzik bu tanışıklığımıza aracı olmandan dolayı minnet duyarım :)

  5. maniacforces Der ki:

    Hatun olsaydım Emir’in hot olduğunu bağıra çağıra ilan ederdim:) Mükemmel bir albüm. Harika bir sunum. Amme hizmetinde son nokta kesinlikle. Musiki tavsiyelerinin yoğunlaştığı günler temennilerimle..

  6. aente Der ki:

    Ohey, hem balkan hem metal, bir de metal hem de balkan, yani neresinden tutsam oluyor, pek leziz pek ben bunu çeker kar manzaraları altında sürecek 4küsür saatlik tren yolculuğumda air guitar ile çalar oynar giderim yollarda, kangurculeyşıns yu vöör.
    Ayrıca yılbaşı yazıma olan yorumun için teşekkür eder, arkaya yarım saltoyla dönerek uzaklaşırım.

  7. Deli Profesör Der ki:

    @Buzcevheri Herşeyi tüketilmesi gerekenin 1000 katı hızda tüketen kemirgen bi toplum olduk çıktık vallahi. Hiç bi halt tatmin etmiyor bu vakitten sonra. Tabi bana göre bi yerden sonra yine geriye dönüş yaşayıp, her konuda ilkelliğe dönecez :D Agony Bag meselesine girmeyelim, kerataların müzüğünü çok severim amma o çorap olayı beni de rahatsız ediyor :D

    @Hakduran @Fasulyeden Yeni sesler duymak, duyurmak isteyen kişilerin bayrak devriyle olan bişey aslında. Herkesin keşfinden önce keşfeden kişiler var. İnsanlar paylaştıkça zincirleme gidiyor. Şimdi bu şekilde sizin de elinizden kaç kişiyle buluşacak kim bilir :D

    @Maniacforces Emir’in hot olduğunu düşünen hatunlara referans olarak seni sunabiliriz. Birkaç resminden gördüğüm kadarıyla sana benziyordu. İzmir şubesi oluver gitsin :D
    Halka hizmet, Hakka hizmettir. Birileri bize sunacak, biz de başka birilerine. Asıl alkışlar sana geliyor :D

    @Aente Onu kara trene binip, katillerin, hapishane kaçkınlarının içinde yap da göreyim :D Vallaha air guitarı kafanda kırarlar :D

  8. fasulyeden Der ki:

    walla benim satışlar iyi şindilik :)

  9. ekubio Der ki:

    gmailime gazinocu esra saldırdı :razz: :grin:

  10. saat Der ki:

    Çok harika bir yazı, teşekkürler.

  11. 123 Der ki:

    ya konuyla alakalı değil ama deliprofesör şu smileyleri nerden buldun?Acaba ben kendi bloguma nasıl eklerim?bi yardım edersen sevinirim…(mail adresini boşuna yazmadım insaşllah oraya)

  12. zuzu Der ki:

    “Penguenler Frak Giyer” isimli kitaba bir an önce patent alsan iyi olur, yoksa her an ismi de kitaba konu olan fikri de çalabilirim. Çok beğendim doğrusu :twisted:

  13. Deli Profesör Der ki:

    @Zuzu Şu an için ufukta, telif hakkı almak için harcayabileceğim bi para gözükmüyor. İsmi kullanma gibi bi isteğin varsa 25% ile çalışırım. Ben gelirimi alırım, sen de Bestsellar’a girersin. Güzel bi senaryo :cool:

  14. Saat Gürcan Der ki:

    Güzel bir yazı olmuş. bu albümü dinlemedim ama yakın zamanda alırım artık

Anlat derdini Marko Paşaya