İlk Tıraşta Aşk – Gillette Fusion Power Phenom

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Dünyadaki terapi niteliği taşıyan ne kadar sakinleştirici eylem varsa neredeyse hepsi erkeklere özgüdür ve buna rağmen sağıma baktığımda 1, soluma baktığımda ise 3 tane baltazar tipli, hapishane kaçkını ve çoğu zaman da tipsizlikten 10 yıl yiyecek denli öfkelilik halinde testesteron adamlar görebiliyorum. Öfkenin sebebini irdelemek gerekirse bu denli çok terapi nitelikli aktivite arasından hepsini yapmak isteyip, çoğunu yapamadıkları için deliriyor olabilirler. Bakınız, mesela kadınların oldukça sınırlıdır, bilemiyorum, belki de onların dünyasına giremediğim için böyle gözüküyor. Sonuçta Mel Gibson‘ın bi filmi vardı (What Women Want), ordaki gibi kadın elbiseleri giyip sonra da suya fön makinesini koyup elektrikle çarpılma suretiyle onların içinden düşündüklerini duyabilme yetisini kazanmayı da hiç istemem. Mel Gibson’ı da görüyorsunuz zaten, o tür rollerden sonra tırlattı, bir daha dönmemek üzere hristiyanlık harici tüm dinleri kötüleyerek bi nevi kendini affettirme amaçlı misyoner filmler çekmeye başladı.

Eğer dikkat ederseniz kadınların en önemli rahatlama kozları ikincil olarak dedikodu ve birincil olarak bulaşık yıkamaktır. Ve tekrar dikkat ederseniz aklı selim erkeklerin bu yöntemleri de terapi listesine kattığını görebilirsiniz. Özellikle bulaşık yıkayan herhangi bi insan evladı, o sırada duyduğu rahatlama bağımlılıklı bu aktivitesini belirli periyotlarla devam ettirir. İnsanlık olarak yalnız başımıza bişeyler yapsak dahi kızların ilgisini çekmek için uzaklara dalıp giden gizemli erkek modelinden kaçınmıyoruz, bulaşık yıkarken bile. Bize kalsa herşey film gibi lan. Hani Yeşilçam filmlerinde olurdu ya, biçki dikiş kursuna gireceğini sanarken kadrolu hayat kadınına dönüşen insanlar. Bir süre bu buğunun içinde “Nasıl olsa paramı kazanıyorum lan.” diyerek oldukça yanlış temaslarda (Diplomatik ilişki sanki ha, yanlış temasmış) bulunan kadın karakterimiz, bir gün bulunduğumuz ortamdan iğrenmenin en klasik yöntemi olan “Ölü köpek düşünüm bazlı hareket“i gerçekleştirir ve ağlaya ağlaya eve koştururdu. Sonra banyo sekansına geçtiğinde kadının ağlaya ağlaya üstüne tasla suyu boca ettiğini ve tövbekar (kendisine göre arınmış, günah çıkartmış) olduğunu görürdük. Buna bi nevi metaforlarla arınma diyebiliriz. İşte bu denli manyaklıklarla büyüyen nesiller, ya da sonradan Yeşilçam manyaklıklarına maruz kalan sonraki jenerasyonlar 2 boy abdestiyle günahlarından arınmaya, bi duvar yanında görmediği adamlara sırlarını anlatarak günah çıkarmaya kalkıştılar.

Bulaşık yıkamak bunlara göre çok daha samimi. Çünkü bir insanın herhangi bi anda evde verdiği ziyafetin ertesi gün ceremesini çekmek üzere istemeye istemeye o bulaşık süngerine gider eli. Normal bulaşıklar dedikodu, yalan söyleme gibi ufak günahları arındırırken, olay tencere tavaya geldiğinde işler kızışır. Artık geri dönülmesi oldukça zor bi günahmışçasına çitiler, çitileriz ve üstündeki kurumuş pislikler çıkmaya başladıkça gerizekalı bi mutluluğa bürünürüz. Lakin bakınız, o tavanın içine gözlerinizi pörtletmek suretiyle baktığınızda ufak çiziklerin oluştuğunu görmeniz oldukça mümkündür. İstediğiniz kadar yaptığınız basit olgulara anlam yükleyin, bi şekilde pürüz çıkar. Sen git “Arka taraf bomboş” diye otobüste seni sıkboğaz eden adamı bıçakla, ondan sonra bi süngerle affol, iyi valla.

Erkeklerin aktiviteleri oldukça fazla olmasına rağmen, bazıları çok çok daha el üstündedir. Tabi bu biz baltalara kalsa “Üşengeçlikten ötürü hiçbiriyle ilgilenme” şeklinde özetlenebilir. Ama vücudunun yüzde 70′i su yerine kıldan oluşan bi yaratık ne yazık ki koyveremez. Biraz haksızlık ettiğimi farkettim esasında. Şayet biz bezginsek bunun tek sebebi vücüdümüzün dört bi yanından pörtleyen kılların enerjimizi emmesidir. Basketçiler enerji kaybetmemek amacıyla bacak, kol, Allah ne verdiyse bütün kılları alır ve gariptir ki herşeyde artistlik yapan ve ataerkil olduğunu sanan hanımköylü toplumumuzda bu oldukça doğal karşılanmaktadır. Lakin bakınız, ben bu biraz önce bahsettiğim sebepten eylemi icra etmeye kalksam “Dağlar seni delik delik deleriiim aman aman” türküsünde de belirtildiği gibi içinden çıkılması güç durumlarda kalırım. Ne mutlu ki toplumumuz en azından belli bölgelerimizin kıllardan arındırılması görüşünde. Göz görmeyince gönül katlanır bittabi. Aşağı lokasyonda estetik bir kaygımız olmadığından ötürü herhangi bir tıraş bıçağıyla haşır huşur kesebiliriz. Lakin gelecekteki amacınız Alessandra Ambrosio gibi bi hatunu tav etmekse bizim eski sokakta bolca gördüğüm, o dönemlerde kabuslarımda prime time oynayan Ramo gibi olmamalısınız. Buradan tüm Türk halkına yemin ediyorum, adamın gözleri hariç her yerini kıl bürümüştü. Göz çevresi demiyorum dikkat ettiyseniz. Göz torbaları bile kıllıydı. Gözünü kıl bürümek eyleminin bu adamda hayata geçmemiş olduğuna bolca şaşırdım bu yüzden de. Ben ki, enerjisi düşük bir insan olmamı bu denli kıllı olmama bağlarken, o adamı sürekli ayakta dolaşırken görüyor ve akabinde dart yemiş düldül gibi şaşırıyordum. Bilemem, belki de adam kendini hayattan izole etmek istediği için adaptasyonla bu denli kıllı bi hale geldi ya da eskiden yakışıklıydı ama Ambrosio gibi birini ayarlayınca saldı kendini.

Bu tıraş olayını her ne kadar terapi olarak düşünsem de 2 aylık bir rutinle uğraştığımı itiraf etmeliyim. Tabi bu süre zarfında da en az ormanda kırk Okan Bayülgen neandartali gücünde olabiliyorum. Yeni programına başlıyor, artık bi şekilde saçı sakalı toplamıştır diye düşünürken bir de ne göreyim. Ben evrimin ileri işleyeceğini sanarken sevgili Okan maymun maskesiyle (Belki de maske değildi kendi kafasıydı) ortada deliler gibi raks etmekteydi. Programının logosu da bi maymundu. E bu adam genel olarak günümüzün erkek modasını belirlemiyor mu? O zaman yeni moda maymunluk ve kıllılık gibi bişey olacak. Ama ben en az Amerika’nın 1 dolarının “In God We Trust” sözleriyle tanrıya güvendiği gibi burnunu her bi halta sokan İsviçre’li bilim adamlarının “Kadınlar yumurta gibi erkekler sever” sözüne güveniyorum. Sonuçta düşünün, bi kadın hoşlandığını yavuklusunun yüzünü hissederek öpemeyip, bir kıl yumağıyla temas ettiğini düşündükten sonra niye onunla çıksın ki? Gider en hasım kedisinin elindeki örgü yumağını alır, onu öper saatlerce.

Tıraş olma periyodumu bu denli uzun tutmamın sebebinden hala bahsedememişim. Evet efendim, ben yaklaşık 14-15 yaşında iken bıyıkları terlemiş bi oğlan olup, yaklaşık 4-5 yıldır tıraş olmama rağmen 20 yaşımda hala suratımı paramparça etmekteyim. İddia ederim ki, Frankenstein’ın yamalı suratı bile benim “Tıraş” isimli harbimden çıktıktan sonraki halimden daha az Türkiye’nin karasal haritasına benzemektedir. İnanmazsınız, geçenlerde tıraş olduğumda suratımın sadece 2 kısmını parçaladım diye koskoca İsa’nın doğumu kabul edilen miladı alıp, bu tarihi taşıdım fütursuzca. Scarface’in neresi yaralı ki lan? Gelsin beni görsün Al Pacino.

Ruhum ve suratım örselendi sevgili okurlar. Gençliğimin baharında suratıma jilet vurmaya korktum. Hatunların yanında Kurabiye Canavarı gibi dolaştım her daim. Her yanlış yöne giden ilişkilerde de hayat muhasebesi yaparken hesapta hep yanlış tıraş bıçağı kullandığım gerçeğini atladım, belki de gerçeklerden kaçtım. Bilirsiniz ki, her Amerikan filminde bir kısımda illa ki Amerika bayrağı gözükür ve o anda bi şekilde uyuyan, yanlış yollara sapmış olan adamlar uykularından uyanır, Amerikan Gerçeği’ni farkederler. İşte benimki de tam anlamıyla böyle bi deneyim oldu. İnsanların hayatına çıkan belli olaylar, belli şeyleri tetiklemek için oluşurmuş ya, meğersem benim blog yazma olayım da aslında uyanışımın başlangıcıymış. “O kadar blog yazdım, bi faidesini göremedim uleyyn.” dediğim anda Gillette uzaklardan ekmeğini tavuğun camdaki buharına banıp o şekilde fanteziler kuran bir fukaraya tavuğu veren işletmeci gibi hayallerimi gerçek eyledi. Bi de bu örnekte geçen buhar banıcısı adamlara genelde yağlarından sabun yapılan homini gırtlak müşterilerin artıkları verilir. Bana ise son derece güzel bir pakette, Gillette’in daha yeni çıkmış titreşimli tıraş bıçağı Fusion Power Phenom ve ona arkadan destek birimi olarak eşlik eden tıraş köpüğüyle jelini göndermişler. İşte o tıraş kutusu bana o anda 2001 : A Space Odyysey‘deki medeniyeti oluşturan siyah blok gibi gözüktü. Hani etrafında maymun adamların kiminin tırsarak, kiminin de mıncıklama isteğiyle döndüğü, insanlığı geliştiren blok. Allah’tan ben mıncıklama isteğiyle tutuyordum kutuyu da medeniyet atladım sayelerinde.

Elime yeni keşfedeceğim türden şeyler geçtiği zaman cidden aşırı heyecan yapıyorum. Elim ayağıma dolanıyor, illa ki kutunun sağını solunu, bi yerlerini keserim yani o arada. Olmadı kolumu bacağımı keserim. Amerikalılar da benimle aynı kaderi paylaşıyor olsa gerek. Bu tür paketleri açarken yaralanan insan sayısı oldukça fazlaymış. Kargonun poşedini çıkardığımda kutunun üstündeki aynaya gözüm ilişti. Uyanış anının en önemli evresiydi aslında. Gillette, beni bakmaktan yıllardır kaçtığım aynayla yüzleştirdi ummadığım bi anda, insanlarla topluca buluşulduğunda neden zorakiymişçesine en son benim öpüldüğümü farkettirdi. Evet, ben miladı yanlış tarihe atamıştım. Bu yüzden Tapu ve Kadastro’ya “Tarihi değiştirecem” şeklinde başvuru yaptım. Onlar da “Manyak mısın be adam, git kiliseye söyle” dediler. Her neyse, herkes kendi ruhundaki aydınlanmanın miladını yaşar. Ben de İstanbul’un Fethi olarak kabul ettiğimiz Yeni Çağ’ı alırım, napayım yani?

Bi de porsuk kılından yapılan fırçayla suratımıza sürdüğümüz diş macunu şeklindeki tıraş kremini surat koruyucu sanırdım. Meğerse bunlar tamamen old school olmuş. Yüksek mühendislik diyoruz burda anasını satayım. Adamlar o kremin üstüne 30 yıl çalışma yaptı, işini kolaylaştıran köpükler çıkardı, sen hala eski püskü şeylerle tıraş olacam diye debelen. İlk başta görmemiş hanzolar gibi elime bi avuç köpüğü boca ettim, ama zaten suratım da oldukça kıllıydı, anca o paklardı hani. Fusion Phenom’un pilini taktım, titreşimini açtım. Bu deneyim cidden tıraş olamazdı. Önceden etimi suratımdan sıyıran bıçakların acısı, bana böyle bişeyin olmayacağını söylüyordu bilinç altımdan. Suratımı yırtmak için kaktırdım, ittirdim, tersten çektim, kıllarım dönsün de suratımın içine kaçsın da sonra zombi olayım diye uğraştım ama olmadı. Osmanlı’nın en sağlam yöntemlerdenmiş. Domuz derisini insanların kafasına geçirir, ıslatırlarmış. O deri uyguladığı baskıyla saç kıllarını beyine doğru ittirir ve insanları zombileştirirmiş. Düşündüm de manyak mıyım ne? Niye böyle bişey istediysem? Ama cidden, bıçağın o masaj mahiyetinde gelen güzel titreşimi haricinde kıl çekildiğini bile farketmiyordum. “Ulan yoksa kör bıçağı verdiler de öylesine mi sürüyorum?” demedim değil. Dedim sevgili okular. Lakin bi baktım ki suratımdaki kıllar kaybolmuş, adeta cillop gibi bi oğlan olmuşum. Bi de tıraş bıçaklarındaki en büyük sorun tıraşın akabinde içinde bi milyon tane kıl kalması ve onların mümkünatsız bi şekilde çıkmamasıdır. Yok arkadaş, bunun içinde kıl zerresi dahi kalmamış. İlla ki çamur atacam ya, üstünde 2 yıl önceki deneyimden kalan soğan zarının atıl bi şekilde durduğu mikroskobumu alıp baktım. 1×100000000000000 zoom oranı yaptım kıl kocaman gözüksün de pire deve olsun diye. Ama olmadı. Bi de tıraş öyle haz verici oldu ki, reklamlardan birindeki adam gibi dayanamayıp kafama jeli döküp bıçakla sıfıra vurmaya kalkıştım. Annem kapıya omuz atıp zorla tuttu beni vallaha. Suratıma tıraş sonrası jeli sürmüştüm bi de o kadar güzel kokuyordu ki, ikimiz de mayıştık, olay tatlıya bağlandı.

Tıraş olmak bu kadar hissiyatsız ve eğlenceli bişeyse ben yıllarca kullandığım bıçaklara tüküreyim sevgili okurlar. Kıllarımın uzayacağı günü sabırla bekler oldum. Hatta suratıma o kıl çıkarıcı biyokimyasallardan takviye edip bu süreci hızlandırmaya başladım. En azından ortamlarda “Günde 2 kere tıraş oluyor ağbiii” diye geyik çevrildiğinde “Senin de Fusion’ın olsun, günde 5 kere olmazsan adam değilim” diye fikir veren aydınlanmış adamlardan olayım. Bu tıraşı ayrı bi meslek grubuna da önerebilirim aslında. İdealist katillere çok iyi gider, cidden. Düşünsenize, sırf psikopat olduğu ve kan görmek istediği için adam öldüren bi katil ve elindeki kör tek bıçaklarla suçsuz insanların canını yakıyor. Tek bıçakların, genel olarak katillerin ana sponsoru olmasının sebebi bu zaten. Gillette Fusion Power Phenom öyle mi ama? Adama uyurken sür, ruhu duymaz. Hatta herkes bu denli acısız bi şekilde hayata veda etmek ister sanırım. Vasiyetimi veriyorum ; Ya The Who isimli güzide grubumuzun dediği gibi yaşlanmadan öleyim, ya da yaşlanıp da kalp krizimin geleceği günü hastalık içinde bekleyeceğime Gillette’in gelişmiş mühendislik harikası tıraş bıçaklarıyla huzur içinde idealist bi katilimiz tarafından acısız ve hissiyatsız bi şekilde öldürüleyim. Ölenlerin mezarlarına kişisel eşyalarını dolduran inanç var bi de. Aranızda öyle bi arıza varsa, “Bir garip öldü diyeler, Gillette Fusion Power Phenom’ı mezarıma koyalar, soğuk suyla yuyalar, ara sıra suratımı tıraşlayalar.” dörtlüğüme kulak vermelerini diliyorum. Ölü de olsak, diğer tarafta güzel hurilerin olup olmayacağının garantisini kim verebilir ki bana?

– END OF PART I –

DIRECTOR’S CUT REVISITED (a.k.a. Tıraş üzerine güzellemenin yeniden derlenip, kesilip, biçilip fetvalaştırılmış hali – Kıl üzerine yazarın son notları)

Tüm zamanlarda yaşamış bütün insanları iki ana kategoride değerlendirmek zorunda bırakılsaydım, aksi taktirde müsait bir uçurumdan beni aşağı ittirmekle mükellef kıl yumağı, izbandut kırması, testosteron ihracatı yapabilme teknolojisini dört gözle bekleyen bu abilere insanları kadın-erkek olarak değil de suratındaki ve bacağındaki kılları kesen insanlar olarak kategorize ederdim. Zira bu yolla tıraş olmanın önemini onlara hatırlatmış olur ve tıraş olmaları halinde onların daha az ürkütücü versiyonlarıyla muhatap olabilme şansına erişebilirdim. Evet kılın bizi daha ürkütücü, daha dindar, daha vurdum duymaz, daha bohem, daha yaşamdan soyutlanmış hale getirmek gibi bir fonksiyonu var. Hayatta kötü olduğunuz ne varsa, sakal diğer insanlar tarafından bu olumsuzluğun aslından daha beter olduğu biçiminde algılanmasına vesile olur.

Evet insanlar kıllı yaratıklardır. Genetik faktörlerin bu kıllılık oranıyla ilişkili olduğunu biliyoruz ve 1 ila 10 rakamlarıyla derecelendirmek gerekirse biz Türkler liste başı olmaya aday bir toplumuz. Peki bu iyi bir şey mi? Hayatım boyunca kıllı olmanın cinsel cazibe olarak algılandığı tek bir döneme şahit oldum. 80 sonrası post-modern Türk sinemasında bunun dışavurumuna şahit olmak mümkün. Çocukluk dönemime denk geliyor olmasına rağmen ben bunu inandırıcı bulmamıştım, doğrusu bulamamıştım. Kız arkadaşı Hülya Avşar’a yeni tanıştığı erkek arkadaşı ile ilk cinsel münasebetinden sonra şöyle soruyordu.. “Nasıl kıllı mı?” sorusu “Evet” olarak yanıtlandıktan sonra cümleten kahkahayı basıyorlar ve bu yolla kıllı olmanın iyi bir şey olduğu bilinçaltımıza işlenmeye çalışılıyordu. İddiaya girerim o filmin yönetmeni bir hayli kıllı bir abimizdi. İşe yarasaydı göğsüne kıl ektiren bir toplum haline gelir miydik? Ne kadar manipülatif bir toplumuz? Hükümsüz sorular… Bunun dışında kıllı olmayı peygamber soyundan gelmek olarak değerlendiren bir zümrenin varlığı söz konusu. Bu acınası tesellinin ortaya çıkma nedenleri malum. Bu maluliyetten mütevellit, kıllı olmanın insan psikolojisi üzerinde ki yan etkileri hakkında fikir sahibi olmak mümkün.

Erkeklerle kadınlar arasında nasıl gündeme geldiğini hayal ederken çok eğlendiğim toplumsal bir sözleşme olduğunu düşünüyorum. İlk insanlar vücutlarındaki kılları kısa zamanda gözlemlemeleri sonucu ikiye ayırdılar: Uzayan ve uzamayan kıllar. Erkekler ve kadınlar bi şekilde uzlaşıp vucutlarında karşı cinsleri rahatsız eden uzayan kılları tıraş etmeleri konusunda anlaşmış olabilirler. İlk yazılı antlaşma bu bile olabilir bence. Acaba hangi kayalığa yazdılar?

Sosyalleşme sevdamızda kadınların erkekler için en önemli faktör ve motivasyon kaynağı olduğu tartışmaya açık bir konu değil. Sosyalleşmek görsel anlamda erkekler için tıraşı ve diş fırçalamayı mecbur kılıyor. Dolayısıyla bu iki sektörde hizmet sunan şirketler eğer erkeklerin periyodik olarak tıraş olmalarını ve dişlerini fırçalamalarını istiyorlarsa bize kız arkadaş ayarlasınlar. Kesin çözüm. Yıllık ciroları tavan yapmazsa ben bu işi bırakırım arkadaş.

– END OF PART II –

Dipçik Not: Bu yazı, banyo ortamında tıraş kültürüne uygun olması amacıyla klozetin önüne bir adet masanın çekilip, üstüne laptop sisteminin kurulmasıyla tuvalet halinde yazılmıştır.

Bu yazılar da üsttekini andırıyo gibi

 Yorumunu ekle

25 yorum yapılmış bu güzide postaya

  1. Jeaquline Der ki:

    2. ve 3. paragraftaki düşünceler tanıdık geldi eski konuşmalardan=)

    Kıllılık konusunda bir bağyan olarak -her ne kadar beni öyle görmeseler de- naçizane düşüncelerimi açarsam; belki bir yararı dokunur; kıllı vücut seven hatunlar 40 yaş ve üstüdür canlarım. Eğer gözünüzü o yaş grubuna diktiyseniz ne ala, durmayın kıl ektirin oranıza buranıza, ama yok ben akranlarımla beraber olmak istiyorum diyorsanız o zaman kılsız olmalı ya da elden geldikçe seviyeyi minimumda tutmalısınız. Beyinlerinizin yıkanmasına izin vermeyiniz! Benim zevikimi sorarsanız şayet, Ben mümkünse bir adet yüzücü alayım x)

    Hm, taam sadece sakal ve bıyık olabilir, yakışana o da.

  2. Ahmet Der ki:

    Resimin altındaki yazı mükemmel olmuş :D

  3. Recep Hilmi Tufan Der ki:

    Sanırım ödülü sen kaptın. Laptopları 3′ledin…

  4. Deli Profesör Der ki:

    @jeaquline Genelde yazdığım yazılar sürekli düşündüğüm, ya da birilerine muhabbet ortamında anlattığım şeylerin birleşmesiyle oluşuyor zaten :D
    Bu arada Beşamel Sos mevzusundaki diplomatik hatan sebebiyle kendi Cumhuriyetimi ilan ettiğim bu sitemin toprakları içinde yorumlarını ciddiye almayacağım. Ta ki bu hatayı düzeltene dek :D Duymuyorum seni :D

    @ahmet Çok teşekkür ederim. Umarım jüri de hemfikir olur seninle :D

    @recep hilmi tufan Hocam aman diyim, en son nazar mevzusunu hatırlatırım :D Yorumu sadece “Sanırım sen ödülü kaptın” şeklinde bi daha atar mısın be üstad :D

  5. Buzcevheri Der ki:

    yeeeh aq. Amma uzun bir yazıydı. Doctorum vallahi ben babaların kullandığı o eski çevirerek açılan traş makinelerinden kullanıyorum. Hani jiletini falan kendin koyuyorsun. İşte ondan. Gilette Machbinbeşyüz falan zamanında kullandım ama hiç biri o baba traş makineleri kadar tatmin etmedi beni.(Tamam tatmin kelimesi başka anlamalara çekilebilecek bir şey oldu ama siz çekmeyin keser animallah)Alacaksın fırçasını köpürteceksin vs. Hoş öyle traş olan bir insan da değilim aslında. Yüzümdeki kıllarla salınmayı daha çok seviyorum.

  6. Jeaquline Der ki:

    Sen beni yine de duymamazlığa gelebilirsin, takılayım ben burda kendi çapımda, zaten… Neyse maildeki muhabbetleri buraya taşımayayım da, beni öldürme senaryon biraz çakma geldi şahsen… Ne diye kodlayacaksın ki bunu beşamel sosun ne olduğunu unuttuktan sonra? "Bu kız bana yamuk yaptıydı, ne yaptığını hatırlamıyorum ama olsun, öldürezeem onu, mwahahahha!" mı? Altı fazla boş… Senden daha iyilerini beklerdim doktorcan <3

    Sağlıcakla efem…

  7. Kriptograf Der ki:

    traş olmak eylemi ve traş olmaya yarayan malzemeler ile fazla bir münasebetimiz yok şunun şurasında 1 senedir traş oluyorum ama düzene 2 aydır anca girdi. İlk zamanlar 3 haftada bir anca ürerlerdi sonraları 2,5 haftaya indi daha sonra hafta içine denk gelmeye başladı traş günleri ama ben üşendim ve 2 hafta yapmaya başlayınca iş çığırından çıktı şimdi 2 hafta durursam “traş olsana abi” diyen bir çevre ediniveriyorum kendime.

    Traş olurken kullanılan malzememsi şeylere gelince fırça ile köpürtmek benim en huzur buldupum anlardandır. Traş köpüğünü seçerken koklaya koklaya bütün stand görevlilerine gına getirtirim o da ayrı bir mevzuu…

    Haha hülya avşar’ın diyaloğuna çok güldüm :)

  8. Deli Profesör Der ki:

    @buzcevheri Bi de başka yerlere çekilmeye o kadar çok müsait ki hocam :D O eski model aletler bi de takoz gibi oluyor çünkü :D Bıçakları da hala üretilip satılıyor yalnız, talep yine oldukça fazla :D

    @jeaquline Ölümünü hafifletici sebeplerle geciktirmek için yanıltıcı senaryolar üretiyorsun ama olay şu kadar basit : “Hafızamdan Beşamel sosun tanımını sileceğim, ama senin bana istemediğim halde beşamel sosun tanımını verdiğini dövme gibi basit bir yöntemle Mementovari bi tarzda vücuduma işleyeceğim ve yanına not düşeceğim ; “Bana bu yamuğu yapan, ileride daha kötülerini yapar, suçlu Jeaquline, öldür onu.” ve mevzu benim açımdan son derece ferahlığa ulaşacak :D

    @Kriptograf Aslında o “Tıraş olsana abi” diyen çevrenin apayrı bi iticiliği var. Hayatına söz geçirebileceğini sanan, ya da hayatına bi şekilde etki etmek isteyen o kadar insan var ki, tam keseceğim zaman birisi bana gelip de tıraş ol dediğinde inadına daha da uzatıyorum. Kendi özgür irademle olmamış gibi oluyor çünkü. Kıllı olmak suç mu kardeşim :D

    Du bakalım Yeşilçam’dan neler söküp çıkaracaz daha :D

  9. Taylanov Der ki:

    Biz köse miyiz lan bize niye gelmedi bundan :P

  10. Fasulye Der ki:

    ya neredeyse kalkıp traş olacağım bilader bu kadarda ballandırarak bir traşı anlatmak nedir yani.. traşı kes bile demeden uzun upuzun ve keyifli anlatımlarını sonuna kadar okudum. sankim olay traş olayı değil de tamık koruma programına dahil bi arkadaşın itirafları gibi olmuş..
    arkoo ile rahat traşş hemde kolaaayyy yumuşacıııık.. köpüklüü arkooo demek istiyorum banyoya doğru akın ederken :) hatta karar verdim evde herkesi traş edicem muhaaa….

  11. bloggErdal Der ki:

    ilk 10 açıklandı ve senin ismi görmeyince bu projeninde samimiyeti kaçtı dedim.ya seni anlamadılar ya da gerçekten anlamanı istemeyenler var.sana bir macbook almak şart oldu :)
    bence birinci olmalıydın…

  12. Deli Profesör Der ki:

    @bloggerdal Bu sonucun üstüne cidden diyecek çok şeyim var, ama baştan balığın kokacağına hazırlıklıydım. Yine de içimde kalsın istemedim, ekibe bu sonuçlarla ilgili düşüncelerimi söyledim. Bu tür projelerin samimiyetine inancım kalmadı. Bundan kelli bıçağımı alır, kullanır, devamında yemlerine tuzak olmam. Bu arada duyarlılığın için çok teşekkür ederim hocam :D

  13. Deli Profesör Der ki:

    @taylanov Hocam boşver zaten olayın popüler blogculukla alakası yok, takılma bu olaylara :D

    @fasulye Ben de aynı duyguyu yarattığımı düşünüyordum ama jüri benimle aynı fikirde değilmiş :D Vay be markayı o kadar gazladım, elimde patladı :D Plan değişti. Şimdi senden Sweeney Todd gibi önüne geleni o bıçakla parçalamanı istiyorum, sonra da “Onları tıraş etmek istemiştim ama bıçak kör çıktı, eğitim şart.” demeni istiyorum :D

  14. Fasulye Der ki:

    emrin olur hocam, elimde bir liste var zaten kesilecekler için :) )

  15. respekto Der ki:

    hocam yazılarını okurken öyle bi zevke geliyom ki deli deli deli deli diye her yerimi jiletleyesim geliyo . jürinin canı cehenneme. sen bir ilahsın ve buna gereken respekti göstermeyen herkesin kafasını meşe odununla yarmak en tabi hakkın olmalı

  16. MaFiAMaX Der ki:

    Abartmıyorum, şu 1,5 yıl içinde okuduğum en iyi blog yazısıydı. (Gilette için yazılanları dahil etmiyorum. Makinenin gerçekten iyi olduğuna inanmadığımdan değil, bu denli mükemmel yazıda gereksiz durduğundan)

    Okumaya başladığımda bu kadar uzun olduğunu farketmemiştim, farkettiğimde de okumaktan vazgeçemedim :)

    Ya seni takip ettiğimden beridir yazım diline, üslubuna hayranım. Sen karikatür dergilerinde acayip yazarsın, ama keşfedilmen gerek. Kim bilir belki de yazıyorsundur (?)

    Selam olsun, he kıllarım da selamlarını gönderiyor… 100 bini ayrı ayrı :) ) 100 bin selam :) )

    Pai.

  17. Deli Profesör Der ki:

    @respekto Vallaha benim jüriyle işim bitti. Didişerek, laf ederek onlarla uğraşamam. Ama hani sen kafalarına odun indirirsen benim için sorun olmaz :D Öhöm, tanrı olacak kadar da değil be :D

    @mafiamax Esasında ben de bu kadar reklam derecesinde abartı olayına girmek istemem ama yarışmanın temasıyla bağlantı kurmak için illa ki bişeyler demek gerekiyordu. İşte bu denli gaz verince de elinde bıçakla “Arkooooo” diye bağırarak adam gibi bakım derdiyle banyoya koşturan insan güruhları oluşuyor. Pişman mıyım? Kısmen :D
    Bu öneriyi birkaç kişi daha yapmıştı. Ve her aldığımda içimin yağları kıyıl kıyıl eriyor. Fakat ne yazık ki, henüz bu dergilerle bağlantı girişiminde bile bulunmadım. Aslında okul mokul olayını biraz rayına soksam yiyeceğim nane sayısı oldukça fazla. Oyungezer’e bu konuyla ilgili birkaç şey sordum sadece, artık ne olur ne biter bilemem. Ama sizin gibi süper insanların takdirini bi şekilde aldıysam illa ki yapacağım bişeyler vardır :D
    Bu güzel görüşleriniz için çok çok teşekkür ediyorum. Hani kazanamasam da bu övgü benim için apayrı bi ödül oldu. Politikacı sözü gibi düşünme, zira kazanacak maddi bişeyim yok bu sözden :D
    100.000 kıldan satılmak isteyen kılları Deli Profesör Pazarlama’ya bekliyorum :P

  18. kubio Der ki:

    allama okudum hepsini.Heyt bee.

  19. kabakmeltemi Der ki:

    Ben de yarısını… :P

    Ama okuyacağım, eheh…

  20. kabakmeltemi Der ki:

    Yine öyle diyorum: Her gün yaz.
    Yazmayıp yazmayıp bi kerede püskürtme böyle… :P

    Öyle bir film aslında yok değil mi? Sen uydurdun… Bana senin uydurduğunu söyle. :)

  21. artificial Der ki:

    abicim sen nesin ya?
    kaç saatte yazdın bunu??
    kalkıp tıraş olasım geldi bu ne biçim bir beyin yıkama, propaganda.

    evvelden kıl tüyden bahsetmiştin bu sefer ‘finish him’ kıvamında ele almışın.. artık senden kıl ve benzeri sistemlerle iligli bişiy duymak istemiyorum. hatta ömrüm boyunca yetecek bakışaçılarına ve verilere de senin sayende saihp oldum.

    kurabiye canavarı gibi dolaşma olayı da çok hoşuma gitti. :)

  22. artificial Der ki:

    Hayatta kötü olduğunuz ne varsa, sakal diğer insanlar tarafından bu olumsuzluğun aslından daha beter olduğu biçiminde algılanmasına vesile olur.

    inanılmaz bi tespit. :D

  23. ANAHTAR Der ki:

    resimdeki alet(tıraş bıcağı) bendekinin aynısı gillette mach 3 turbo.. yüzünü parçalamayı nasıl becermiş o öküz acaba. epey uğraşmış olmalı..

  24. Geyik Mühendisi Der ki:

    Güzel, eğlenceli en önemlisi YARATICI bir yazı. Jürinin bunu seçmemesi ilginç. Neyse stret, zaten macbook hafif gelirdi bu yazıya.

  25. pligg.com Der ki:

    İlk Tıraşta Aşk – Gillette Fusion Power Phenom | DELİ PROFESÖR VE ZINDIK EZMELERİ…

    Dünyadaki terapi niteliği taşıyan ne kadar sakinleştirici eylem varsa neredeyse hepsi erkeklere özgüdür ve buna rağmen sağıma baktığımda 1, soluma baktığımda ise 3 tane baltazar tipli, hapishane kaçkını ve çoğu zaman da tipsizlikt…

Anlat derdini Marko Paşaya