Arşiv: Şubat, 2008

Rezalet bir oyun : Cheetahmen 2

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Bunca yıldır gördüğüm,oynadığım,izlediğim şeylerin akabinde çıkardığım sonuç şudur:Yapılan işin ayrıntısızlığı,basitliği pek mühim değildir.Mühim olan insanları peşinden sürükleyebilecek bişeyler çıkarıp çıkarmadığındır.Örneğin PacMan.Ne kadar basit,ayrıntısı ne kadar az.Ama bir gençliği yıllarca peşinden götürmüştür.Ya da Tetris,yılların eskitemediği,insanların hala birbirine meydan okuduğu oyun.Hepsinin en büyük özelliği basit mantığı eğlenceyle birleştirebilmesi,samimiyetidir.
Ama 1990′ların,oyun sektörünün gelişmiş olduğu yılarda öyle bi oyun yapılmış ki düşman başına desem yeridir.Oyunun adı Cheetahmen ve tahmin edebileceğiniz gibi bi çitaadamla oynuyoruz.Maymunadam,vampiradam,örümcekadam,öküzbaşlıadam bitti,bi bu eksikti.Zamanında 1500 kopyası yapılmış.Ama ortaya rezalet bişey çıktığını görünce hemen kenara köşeye atmışlar.İyi ki de öyle yapmışlar.Bu oyun bir neslin sağlığını mahvedebilirdi.Özürlü çocuk doğumları,kanserler artabilirdi bu oyun yüzünden.Abartmıyorum,gerçekten rezalet bir oyun.
Cheetahmen’imiz abidik gubidik,ne idüğü belirsiz mekanların üzerinden hoplaya zıplaya ateş ederken,bi yandan da ne idüğü belirsiz,alakasız,birbirinden salak yaratıklarla savaşmak zorunda.Bunun yanında bir yandan da Süper Mario’daki gibi kare taşlara vurup içinden güç almakta.(En azından ben öyle tahmin ediyorum.)Sonraki bölümde Cheetahmen’imiz daha büyük bi hale geliyor,adeta izbandut gibi.Ele avuca sığmıyor kerata.Ama ekrana da sığmıyor.Zıplıyor zıplıyor,ama yere değmiyor,zaten havada yürüyor.Hele bir bölüm sonu düşmanları var ki akıllara zarar.Cheetahmen’e saldırmayı bırakın,salak salak oldukları yerde hiçbişey yapmadan dolaşıyorlar.
Bu oyunu download edip oynayabilirsiniz.Ama hiç bulaşmayın derim.Ya da aşağıdaki oyunun videosunu izleyin,izlemeden önce sakinleştirici ve mide bulantısı hapı almayı unutmayın, ve daha sonra oyunla ilgili son kararınızı verin.
Oyunu http://www.romnation.net/srv/roms/28760/nes/Cheetahmen-2-Unl-U.html adresinden indirip indirmemek size kalmış.Yasal yükümlülüğü tamamen NES’e aittir.Sonra gelip bana yok efenim kızıma şu oldu,oğluma bu oldu deyip dava açmayın.

Yazı bittiğinde “Godsmack – Speak” çalıyordu.

Simpsons 1. Sezon İzlenimleri

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Nerdeyse Simpsons dizisiyle yaşıtım.Sadece son bi kaç sezona yetişebildim o yüzden.Hep kafamda bütün sezonlarını indirip,hepsini izleyip,tren garında “Yedim bitirdim ulan ben bu diziyiii!” diye bağırma arzusu vardı.(Haykırdığın ortamın atmosfer de önemli tabii)
Her zaman methettiğim şu torrent dünyasına girdikten sonra Simpsonmış,Family Guy’mış baktım çatır çutur iniyor.Her ne kadar Türk Telekom’un verdiği bağlantı kalitesini sevmesek de işimi benim bayağı görüyo yani.Bu gidişle bütün sezonları bitirecem.Bütün sezonlar da yaklaşık 50 gb‘a tekabül ediyo Divx olarak.O yüzden tek parça yerine sezon sezon indiriyorum :D
1. sezon gerçekten çok garip geldi bana.Tabi yeni yeni oturan bi dizi,normaldir.Bazı tipler şimdikine göre değişik,bazı tipler kayık.Ayyaş Barney‘nin saçlar da sapsarı,adam gözükmüyo resmen.Moe desen onun da saçlarla tip garip.Jenerik de neredeyse aynı,sadece bi kaç plan farklılığı var,o kadar.Bunun gibi ufak farklılıklar var sadece,yani iskelet yine aynı.Ama beni Homer harbiden dumurların dipsiz kuyularına uğrattı.Bizim şimdiki Simpsons’ta tanıdığımız o sorumsuz,aptal adam değil.(Gerçi oburluğunu hiç bozmamış.)Sorumluluk sahibi,evlatlarıyla ilgilenen,hatta yanlış bişeyler yaptığında ağlayan mızmız bir baba.(İlk 3 bölüm sadece ağladı adam ya.)Biraz daha ileri gidip ailedeki en normal adamın Homer olduğunu söyleyebilirim.Marge bile daha manyak.Bi bölümde Homer’ı aldatıyor hatta.
Bu sezonda ailenin köpek üyesi Santa’s Little Helper‘ın nasıl aileye katıldığını öğreniyoruz.Hem de ilk bölümde.Bi de Palyaço Krusty’nin makyajsız suratını görmek ayrı bi bomba.Homer’ın saçlı versiyonu adeta :D
Başlarda ne kadar normal biri olsa da Homer,Groening dizinin böyle gitmeyeceğini anlamış olsa gerek (doğru tesbit) sezonun sonlarına doğru Homer’ı sapıttırmaya başlatıyor.Sonlara doğru o sinyali aldım.Bakalım 2. sezonda nasıl bi kıvamda olacak Homer.Bi de sanırım dizinin ilk önemli göndermesi Full Metal Jacket filmine ;)

Ayın Tavsiyesi : Sinema Dergisi

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Bi yerde bi adam demişti.Bilmiyorum,belki de eskilerin lafıdır.”Yerde gazete kağıdı görsen bile oku.”Gerçekten çok doğru.Şu beyni paslandırmamak,canlı tutmak,sürekli geliştirmek için illa ki bişeyler okumak gerekiyor.Okuduğumuz kitaplardaki,dergilerdeki,gazetelerdeki (maalesef gazeteleri önerirken 1786 kere düşünüyorum.Ülkemizde çıplak kadın resimlerini basmayı gazetecilik sanan kuruluşlar olduğunu düşünürsek 1786nın az bile olduğunu kabul edebiliriz.Bu yüzden farz edelim ki Radikal gibi kaliteli bir gazete) yazıları,görüşleri okuyup kendimize özel,has bir düşüncemiz olmalı.Herkesin dediğine “he” diyen bi öküz olmak,kendi görüşleri olmayan bir hıyar olmak.Çoğu insan maalesef böyle,ama bu çoğu insanın yüzde 90′ı bunu kabul etmez,etmekle de kalmaz,her konuda bilgili olduğunu sanırlar.Ne üzerine konuşursanız konuşun,o kişinin o konu üzerine k.çından sallayacağı bir yığın uyduruktan cümle mutlaka vardır.
Her ne kadar yazarken konuyu dağıtmak istemesem de,kızdığım insanlar maalesef bitmiyor.Bir de ülkemizde okur gibi gözüken,ama dergileri sadece verdikleri skindirik hediyeler için alanlar var.Benim bildiğim dergi dediğimiz olay alınır,okunur.Yanında bir eki,bir kitap hediyesi varsa o da alınır okunur.Ama son zamanlarda ülkede bir sinema dergisi furyası almış başını gidiyor.Yok şunun DVDyi veriyomuş da,yok bunun DVDyi veriyomuş da.DVD veriyor ama içi bomboş.Fazla isim vermeye gerek yok çoğu derginin politikası bundan ibaret.
Bunların arasında hepsi bir yana,”Sinema Dergisi” bir yana.Merkez derginin yaklaşık 15 yıldır çıkardığı bir dergiden bahsediyorum.Her ne kadar ben son 2 yıldır alıyor olsam da,derginin geçirdiği 15 yılın ne kadar büyük bir tecrübe yarattığı,derginin içeriğinden anlaşılıyor.Bu dergi hiçbir zaman promosyoncular için çıkmıyor.Bu dergiyi beleşçiler,hediyeciler almıyor.Diğer dergiler reklam yaparken bu dergi reklam da yapmıyor.Ama bu dergi kendine has ve özel bir dergi.İşte 15 yıldır bu dergiyi ayakta tutan yegane güç bu.
Derginin son 1 yıldır üzerinden çalıştığı eski yazıları kitaplaştırıp okuyuculara sunarak arşiv oluşturma projesi var.İlk olarak Kült Filmler 1 kitabıyla başlayan bu proje,daha sonra Kült Filmler 2 ve Bir Senaryo Yazmak kitaplarıyla devam etti.3 kitap da birbirinden güzeldi ve film konusunda ufkumu bayağı geliştirdiğini söyleyebilirim.Bu ay dergimiz projesine kaldığı yerden devam ediyor ve Günümüzün Klasikleri 1 kitabıyla yine bize selam yolluyor.Bu kitap Kutlukhan Kutlu’nun Sinema dergisinde yazdığı günümüzün klasikleri üzerine yazıların bir toplaması.İçinde Seven,Matrix,Crouching Tiger Hidden Dragon,American Beauty,Fight Club gibi yakın zamanda çekilen modern klasiklerin ayrıntılı incelemeleri yer alıyor.
Bunun haricinde dergide 2007 genel film değerlendirmesi,Tim Burton dosya konusu ve doğal olarak geniş bir Sweeney Todd incelemesi ilk göze çarpanlar.
Eğer dergiye hala başlamadıysanız,ya da diğer abidik gubidik sinema dergilerinden birini alıyorsanız.Bu ay bu dergiye başlamanızı öneririm.En azından bir deneyin.Göreceksiniz aradaki farkı.Ha unutmadan gelecek ay da Günümüzün Klasikleri serisinin 2. kitabının verileceğini de söylemeliyim.