Arşiv: Ocak, 2008

The Killing – Son Darbe (1956)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

İnsanoğlu ilginç yaratık vesselam.Bi zaafımız olur.Sürekli o zaaf üzerine hata yaparız.Bi daha yapmayacağımızı,bu işleri bırakacağımızı söyleriz ama yine aynı hatayı yaparız.Aynı tas,aynı hamam.
The Killing de böyle bir uslanmaz’ın,suç işlerken yakalanıp hapise düşen Johnny Clay’in(hafiften boksör ismini andırıyo sanki),hapisten çıktıktan sonra “Son bi vurgun yapıp,huzura kavuştuktan sonra bu işi bırakma hayalleri akabinde ekibini toparlayıp soygunu çekmesi hikayesi“ni anlatıyor.Film bi yandan da Stanley Kubrick’in ilk en büyük işi özelliğini taşıyor.
Filmimiz ilk olarak bir hipodromda başlıyor ve soygunun ne ile ilgili olduğunu şıp diye anlamamızı sağlıyor yönetmen.Çünkü asıl amacımız bilmecelerle,karmaşalarla uğraşmak değil,işimiz grubu toplamak ve soygunu planlamak.Madem hipodromun kasayı soyacağız o zaman hipodromdan da birinin eşlik etmesi gerek.Neyse ki kendisini hiç sevmeyen karısının onu sevmesi için para bile soymaya hazır hımbıl,sünepe bir hipodrom kasa görevlimiz var.Böyle işlerde bir adet gözünü para bürümüş polisi de ekipte tutmak lazım.Johhny Clay sağlam adam,onu da ayarlıyor.Ve bir adet satranç uzmanı yarma ve süper bir atıcıyla ekibi tamamlıyor.
Film hakkında spoiler vermeyeyim diyorum ama esas oğlanın o kadar parayı çalıp bavulun kapağını doğru dürüst kapatamadığından polislere yakalanması içimi sızlattı resmen.Hepsi salak bi köpek yüzünden.Yani adamı okyanusları aşıyor,bi bardak suda boğuluyor resmen.(ohh neyse konuyu tam olarak anlatmadım).Öküz gibi yağan yağmur yüzünden Digiturk’te bütün kanalların sinyalleri gitmişti,filmin en baba son 20 dakikasını izleyememiştim.Tabi dev film arşivi böyle durumlarda işe yarıyor.Taktım DVDmi,bitirdim filmimi.
Film kullandığı sahne planları ve anlatım tekniğiyle,Quentin Tarantino’ya Rezervuar Köpekleri ve Pulp Fiction filminde örnek olmuş gibi gözüküyor.Quentin Baba da maşşallah yani nasıl bi tür kırması yaptıysa Pulp Fiction’ı,neredeyse bütün baba filmlerin izlerini taşıyor filmi.Ama adam iyi birleştirmiş parçaları vesselam.
Ben şahsen soygun filmleri tarzı şeyleri pek izlemem ama bu film beni başından sonuna kadar dimdik tuttu.Kubrick ustamızın bu ilk dönem mükemmel işini mutlaka izlemelisiniz.

IMDB puanı : 8.2/10 (14,501 oy)

Top 250: #137

Altyazılı Bollywood : BombayTV

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Işıltılı ve eğlenceli yaşamlar.Sonra araya giren abiler gardaşlar.İntihara gidecek aşk hikayeleri.Sonra müziğin gimesiyle yine ışıltılı ve eğlenceli bir yaşama dönen hayat ve tabi hepimizin gençliğinde hasar bırakacak angutlukta ve vurdumduymazlıkta danslar.
Şaşırmayın,anlam verememek çok normal.Zira Bollywood adını verdiğimiz,hergün onlarca filmi seri üretim gibi piyasaya süren bi endüstrinin ürünü bunlar.Her ne kadar başlarda eğlenceli gibi gelse de,hergün aynı şeylerin 10 kere biraz farklı şekillerde gösterime girdiğini anlayınca Hindistan’da yaşamak işkence halini alıyor.Ve bu yüzdendir ki Hindistan’da iğneli yataklar üstünde yatan manyaklar peyda olmuştur.
Bu rezilliklere tahammül etmek zor,bilirim.Hepinizin bu rezil filmleri izlerken “En azından diyaloglarda bi orjinalite olsaydı be” diye düşündüğünüzü tahmin ediyorum.İşte mevzubahis sitemizi artık yazının bu noktasında devreye sokabiliriz.BombayTV,içinde bol miktarda hafiften geyik hint filmi sahneleri içeren ve bu sahnelere kafanıza göre altyazı ayarlayıp maille arkadaşınıza videoyu gönderebildiğiniz bir site.Arkadaş ortamında sırayla altyazı düzenleyip sonra da bunları okuduğunuz zaman çok eğlenceli oluyor.
Yine de bu siteye girdikten sonra fazla oyalanmayın derim.İnsan üzerinde,geçici bulanma,baş dönmesi,kas ağrıları gibi semptomatik etkileri bulunabilir.24 saatten uzun kullanımı gereken tedavilerde hasta mutlaka doktor gözetimi altında tutulmalıdır.

Güzide sitemizin adresi :

http://grapheine.com/bombaytv/

Aha aşağıdaki video da güzide bir arkadaşımızın BombayTV’de hazırlayıp
YouTube’a sürdüğü bir videodur.

Tenacious D – Tenacious D

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Jack Black‘i bilirsiniz.(Namı diğer JB)
Buzlu,buzsuz,çikolatalı,her türlü gider.Adamın komedi damarlarında oluk oluk.Çoğumuz bu adamı oyuncu olarak bilir ama çoğunuzun bilmediği birşey var : Bu adamın şarkıcılığı,oyunculuğundan daha iyi!
Bu grup yaklaşık 1999′dan beri varmış.Ama ben daha 1,5 sene öncesine kadar tanımıyordum.Allah’tan sinema filmi yaptılar da onun sayesinde tanışma şansı buldum.
Grubun en önemli karakteristik özelliği,bolca küfür ve komedi içermesi.Ama bilirsiniz komedi üzerine şarkı yapılmaya çalışılınca hep basit,sıradan şeyler çıkar ortaya.Ama Tenacious D‘de durum bunun tam tersi.Albümde şarkılar çok güzel gitar melodileriyle ve hafiften sert bir mizahla ilerliyor.
Öyle ki;ingilizceden bilmeyen birinin romantik bir şarkı diye dinleyip gözlerinin bile yaşarabileceği “F.ck Her Gently” şarkısı her yönüyle sadece küfür.JB babamız “Bu şarkı kadınlar için” diyor ve başlıyor sözlere : “I’m gonna f.ck you, softly/I’m gonna screw you gently/I’m gonna hump you, sweetly/I’m gonna ball you discreetly” Nakaratta 4 adet cümle var ama dikkat ederseniz hepsi “Seni nazikçe düdükleyeceğim” cümlesinin biraz daha farklı varyasyonları :D .Bunun haricinde argolu şarkılarından Kielbasa 1 numaramdır.
Albümde yer yer insanın ufkunu açacak diyaloglar yerleştirilmiş.Mesela “C.ck Pushup”,yani “Ç.k Şınavı” (ç.k bu kelimenin çevirisinde biraz hafif kaldı,ama
Google böyle küfürleri sevmediği için argolamak zorundayım,yoksa bunu okuyanlarının ahlakının bozulup bozulmaması çok da şeyimde değil :D )
Ayrıca grubun egosunun biraz kabarık olduğunu söylemem lazım.Her daim kendilerinin dünyanın en iyi grubu olduğunu söylüyor.Bunun haricinde 2006 yılında çektikleri komedi filminin de en iyi komedi filmi olduğunu söylüyorlardı.
Her ne kadar dünyanın en iyi grubu olmasalar da çok yüksek bir müzik kalitesi ve eğlence dolu saatler vaad ediyor bizlere Tenacious D.

ALBÜM MUHTEVİYATI : 1.Kielbasa , 2.One Note Song , 3.Tribute , 4.Wonderboy , 5.Hard F.cking , 6.Fuck Her Gently , 7.Explosivo , 8.Dio , 9.Inward Singing , 10.Kyle Quit , 11.The Road , 12.C.ck Pushups , 13.Lee , 14.Friendship Test , 15.Friendship , 16.Karate Schnitzel , 17.Karate , 18.Rock Your Socks , 19.Drive Thru , 20.Double Team , 21.City Hall


Hoplayıver Çekirge : Icy Tower

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Filmlerle kafayı yedik,filmler anlat anlat bitmez ve bir oturuşta kesinlikle 1,5 – 2 saatinizi ayırmanız gereken bi eğlencedir.Filmi eğer yarısını izleyip sonra devam ederseniz gazı kaçmış kolaya döner,şerbet gibi olur.Bu yüzden arada sırada 10-15 dakikalık eğlencemizi alıp,bırakabileceğimiz şeyler de önermem lazım.
İşte Icy Tower da bunlardan biri.Mantığı çok basit.Bi kule var ve aşağıdan ekran yukarı doğru her yarım saatte bir artan hızla yükseliyor.Siz de zıplayıp,taklalar atıp,kombolar yaparak ekran sizi yutmadan gidebildiğiniz kadar gitmeye çalışıyorsunuz.Ustalaşması başlangıçta biraz zor.Başlarda sadece zıplayıp ilerlemeyi bildiğiniz için kolay yutuluyorsunuz.Ama sonra yeni bişeyler yapmanız gerektiğini farkediyorsunuz ve hayvani taklalar,devasa kombolar yapmaya başlıyorsunuz.2 dakikada-3 dakikada yutulmak sizi oyundan soğutmuyor,aksine hırsınızı perçinliyor.Bu sebeptendir ki 15 dakikalık bi eğlence diye başlayıp saatlerce başına gömülmeniz de mümkün.
Bu oyunun en güzel yanlarından birisi de,beğendiğiniz performanslarınızı kaydedip,sonra izleyebiliyor oluşunuz.Tabi 2080 yılında bunu torununuza izletin diye değil bu özellik.Sağınızdaki solunuzdakine “Abi ben 450 kat çıktım!” dediğinizde “Hadi len sallama dallama!” şeklindeki yanıtı veren adamı mor etmek için.Oyundaki ana karakter hiphopçı tipli bişey.Eğer beni bu tip bozar derseniz,oyunun içinde ekli olan bir de 80lerin diskocu tipi var :D Eğer “Onu da istemem,Allahına rock’n roll!” diyecekseniz,oyunun sitesine girip farklı karakterleri indirebilirsiniz,ya da oyun dosyasında kayıtlı olan tipi resim işleme programıyla değiştirebilirsiniz.

Berbat Filmler ve Mehmet Ali Erbil

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

IMDB’yi severim.Sinema üzerine mükemmel bir kaynak olduğu için kutsal bir sitedir benim için.Her gün girerim.Arada sırada Top 100,Top 250 listelerini mıncıklarım.Genelde oradaki filmleri izlemeye çalışırım.Ama Bottom 100 (biraz yumuşatmak gerekirse alt 100 diyebiliriz ama orjinal hali derseniz k.ç 100 diyip kurtulurum) listesine dikkat etmezdim nasıl olsa birbirinden iğrenç filmleri izleyip napacam diye.
Ama geçen gün baktım,bakmaz olaydım.Zaten tek tük film çekilen ülkemizde,o filmlerin de en kötü 100 listesinde olduğunu görmek biraz üzücü.Hadi Amerikan filmleri,İngiliz filmleri girebilir,adamların yılda çektiği film sayısının haddi hesabı yok.Ama bizim ülke için Bottom 100 listesinde 4 filmimiz olması berbat bir sinema yeteneğimizin olduğunun göstergesi.
Bu isimlerini bahsedeceğim en kötü 4 Türk filminin arasında en düşük derecemizi 4. sıra ve 10 üzerinden 1.6 puanla Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu filmi alıyor (Tüh be bronzu kaçırmışız).Tüm dünya çapında kült film kabul edilen ilk filminin ardından böyle bi garabet çekmenin mantığı nedir bilemiyorum.Bu film bayağı mizahıyla 5 yaşındaki bir çocuğu bile güldüremiyor.Cüneyt Arkın’ın bu filmde oynamasını hiç yakıştıramadım doğrusu.
Diğer bir berbat filmimiz de 1.8 puanla 15. sırada olan Keloğlan Kara Prense Karşı.Allahaşkına söyleyin bana,en az izlediğimizin bile 4-5 kere izlediği eski o güzel Keloğlan filmleriyle bu b.ktan,saçma sapan esprilerle bezeli filmin ne alakası var?Bu filmin eski filmle olan tek alakası başroldeki karakterin yine Keloğlan olması galiba.
Biraz daha aşağıya indik ve geldik 21. sıraya.Filmimizin adı Hababam Sınıfı 3,5,puanı 1.9.Bu filmin adına niye 3,5 dediklerini anladım galiba.Ya şu olabilir : “Bakın biz en fazla 3,5 alacağız ona göre!” Veyahut “Heheyt o kadar b.ktan bi film çektik ki izlerken 3,5 atarak o sinema salonundan uzaklaşmak isteyeceksiniz!”
Ve geldik 4 kötü filmin arasından en iyisine (!).Bu da bir Hababam Sınıfı filmi ve bu sefer hıyarlar takımımız askere gidiyor.Aman Allahım film 44. sırada ve 2.2 puanı var inanabiliyor musunuz :D
Dikkat ettiyseniz bu saydığım 4 berbat filmde iki ortak nokta var : Birincisi 4 filmde de Mehmet Ali Erbil adını verdiğimiz toplumsal facia oynuyor.İkinci ortak nokta ise 4 film de eskiden severek izlediğimiz 3 adet film serisinin adi yeniden uyarlamaları.Bu tablonun üstüne bir de Mehmet Ali Erbil o kadar sinemadan bihaber insan ki,Türkiye’nin en büyük sinema yazarlarından biri olan Atilla Dorsay dandik filmlerini beğenmeyip kötü yorum yazdı diye ona sataşma cüretinde bulunabiliyor.
Eh ne diyelim,kimi insanlar ellerinde güzel senaryolar biriktirip para bulamadığı için facebooklarda para dilenir,kimileri de böyle ellerindeki bol parayı nereye süreceklerini bilmez,böyle antin kuntin işlere heba eder.Ama suratımda bi umut uyandıran filmler de var ülkemde Beş Vakit gibi,Kader gibi,Tabutta Rövaşata gibi.Lütfen böyle kaliteli filmleri izleyin,onların para kazanmasını sağlayın.Sinemayı para için yapan çapulculara fırsat vermeyin.(Sinemamızın geleceğini görebiliyorum!2112 yılında Top 250′ye 1 tane film sokacağız!)