Arşiv: Ocak, 2008

Kulaklara Kaçar Oldum

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Son 20-25 yılın çocukları gibi,benim de hayatımın mizaha giriş noktası (ne yazık ki) Yalvaç Ural‘dır.Ne yazık ki dememin sebebini anladığınızı ve bu derin acımı sizin de tattığınızdan eminim.O iğrenç,yüzüne bakılamayacak,espri demeye dilimin varmadığı şeyleri kitaplaştırıp çocuklara sunuyordu Yalvaç Ural.Netekim hala sunmakta.Bi nevi beyin katili diyebiliriz.Ya da şöyle genel bi düşünce vardır ya “Kardeşiim,devlet var ya insanların bişeyler öğrenmesini istemiyo,ondan abuk sabuk şeyler öğrettiriyolar,dikkati dağıttırıyolar!“.Aha işte zamanında Yalvaç Abi’yi takip edenler büyüdüğünde “Allah’ım ben ne yaptım!” diye kafasını duvarlara vurur.Şahsen hayatımda pek “keşke” dememişimdir.Hayatımda geriye dönüş yapabilsem,kesinlikle zihnimdeki Yalvaç Ural esprimsilerini çıkarırdım.
Ama yine de bazı şeyler yakadan düşmüyo sanırım.Mesela Cenk ve Erdem adını verdiğimiz organik topluluk.Bu topluluğa da Yalvaç Ural’ın 5 model üstü diyebiliriz.Ama ne yazık ki Yalvaç Ural’ın o b.ktan esprilere bizi muhtaç bıraktırması sebebiyle 2. seviyemizde bir bakıyoruz ki,ayıla bayıla Cenk ve Erdem’i dinlemeye başlıyoruz.Şaka maka adamlar arada sırada hedefi 12′de vuruyo.Şu Snek’teki programlarıyla,Show’da bi zamanlar yayınlanan “Cenk mi,Erdem mi?” programları çok güzeldi bence.
Erdem Bey’i göremesek de şu an Cenk Bey’i aktif müzik hayatında görüyoruz.Malt adını verdikleri grup baya başarılı oldu.Ama bu işin altyapısı bu değil hocam.Bu adam buraya böyle lak diye gelmedi.En başta Bad Luck adını verdikleri bi Hair grubu vardı ki,ordaki tipleri görseniz yarılırsınız.Saçlar upuzun falan :D Bad Luck olayı biraz fiyaskoydu.Ama sonra aktif mizah hayatlarında Noksan ve Posta olmak üzere 2 single,Kulaklara Kaçar Oldum ve The Albüm Of The Cenk And Erdem And The Müebbet And The Muhabbet (öeeh be öldüm yazarken) adında 2 adet uzun metraj albüm yaptılar.Bunları satmadılar tabi.Download bazında sitelerinden sundular.
Çıkardıkları 2 albümün de farklı karakteristiklerde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.Kulaklara Kaçar Oldum’da yabancı şarkıların komik coverları yapılırken,diğer adını söylediğim denyo albümde Türkçe coverları yapılıyor.Örnek vermek gerekirse “Big in Japan coverı birinciben“,”Don’t Speak coverı dütdüt” çok hoşuma gider.Zaten albümü ilk dinlemeye başladığınızda baya eğlenebilirsiniz emin olun.
Albümleri atlayıp single’a gelelim.Çünkü asıl 1 numaralı şarkı orda.”Roxanne coverı Noksan’a” tam bir klasik diyebiliriz.Zira şarkıda ne zaman “Bu kadar boşluğa,biraz zorlasam şu koca kafam sığar.” kısmını dinlesem hala gülmekten yarılırım.
Son olarak size şöyle bi önerim var : Eğer Cenk ve Erdem’e bu yaşınıza kadar bulaşmadıysanız,aşağıda sunacağım albümleri indirip hiç bulaşmayın.Bulaştıysanız zaten gözleriniz dönmüş bi şekilde aşağıdaki albümü indirmeye çalışacaksınız.Bi nesilin gençliği karardı,devamı gelmesin bari.Zaten tepeye de özellikle karizma olamayan,angut gibi duran bi resimlerini koydum ki,tanımıyorsanız tipleri beğenmeyip indirme teşebbüsünde bulunmayın :D

MUHTEVİYAT :
Kulaklara Kaçar Oldum : 1. Gel Buraya (317K) , 2. O-ne! (3.35M) , 3. Tavuk (3.21M) , 4. Birinci Ben (2.48M) , 5. La Vidan Yok La (3.47M) , 6. Düt Düt (3.42M) , 7. Fenerbahçe I Love U (2.84M) , 8. O-ne! Diabetics Version (1.96M)
The Albüm Of The Cenk And Erdem And The Müebbet And The Muhabbet : 1.3-2-1 VTR Gir ( 318K ) , 2.Aah Bu Hayat Çekilmez ( 497K ) , 3.Al Mendili Yika, Yika Sümükle ( 346K ) , 4.Arabaci Arabayi Tez Getir ( 440K ) , 5.Cahillik Çok Kötü Bir Sey Dir… ( 233K ) , 6.Dinozordun mu Ah, Dinozor muydun? ( 238K ) , 7.Embesil ( 593K) , 8.Ester Abi ( 385K ) , 9.Fasarya ( 640K ) , 10.Ilgaz ( 556K ) , 11.It Uyur Düsman Uyumaz ( 1.509K ) , 12.Kaç Tane Gurgen Palamut? ( 697K ) , 13.Kara Köprü ( 1.132K ) , 14.Kel Kel ( 509K ) , 15.Ki Ki Ki, Ko Ko Ko… ( 526K ) , 16.Livon ( 640K ) , 17.The Limon ( 529K ) , 18.Nazo Beygir ( 456K ) , 19.Onun Kafatasi Var ( 365K ) , 20.Pisicik ( 757K ) , 21.Saylon Bebek ( 321K ) , 22.Sivar Yine ( 438K ) , 23.Telefonun Delikleri ( 1.174K ) , 24.Tribünü Bastim ( 254K ) , 25.Uçan Kurbaga ( 315K ) , 26.Yagdir Mevlam Su ( 649K )
1 Adet Noksan Singılı
1 Adet Postacı Singılı

Download – Hepsi bi arada

Yazı bittiğinde Spin Doctors’tan “Two Princess” çalıyodu.

Kırolara Müjde!

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Yaptığım son hayvansal ve istatistiki deney sonucu şu kanıya vardım : Facebook listemdekilerin %75′i salak,yüzde 15′i ise salaklığa meyilli.Ya da ordaki angutların dilinde söylemek gerekirse : İddia ediyorum,Facebook listemdekilerin %90′ı kıro (iddiaya listedeki kızlar da dahildir.Ayrıyeten keko da diyebiliriz.)Zamanında kıroluklarını Yonja adını verdiğimiz IQ seviyesi 15lilerin oluşturduğu platformda sergileyen bu balık beyinliler,daha sonraları göç akımına kapılmıştır ve Facebook dediğimiz ortama geçmiştir.Ama bu kıroların içlerinde her zaman koskoca bi yara vardır;kendi sıfatlarına uygun bi e-maili Hotmail’in vermemesi.
Ama üzülmeyin sevgili Facebook kıroları.Hotmail sizi düşünmedi,zaten düşünmez de.Olsun bi gavur düşünmedi ama başka bi gavur düşündü.Siz 57 YTL cezadan bile haberi olmayıp,Taksim’e gelen turistlerin g.tünü mıncıklayan kırolara,ya da her önüne gelene vere vere yorulmuş kız kekolara adiniz@k.ro uzantılı mail geliştirdiler.Eveeeet,hemi de ücretsiz.Artık bu adres sayesinde Facebook’ta yeni açılımlarda bulunabilirsiniz,ya da “iddia ediyorum Facebook’ta k.ro uzantılı eşşeğin zigi kadar adam var” gibi bahisler açabilir,arkadaşlarınızı davet edebilirsiniz.Hatta isterseniz bu adrese Microsoft pasaportu alıp MSN’deki kıroluklarınızı ve salak salak iletilerinizi de bu k.ro tabanlı e-mail adresi sayesinde sizinle ilgilenmeyen 50 tane adama ulaştırısınız.Eveeeet,bu da bedavaaaa.
E daha ne duruyorsunuz,bu adresten alayım sizi : http://www.k.ro/fast-sm-bin/eIndex

Alternatif Erdener Abi Diyaloğu:

-Erdener Abi bu gençlik çok şanslı azizim,bizim zamanımızda böyle herkesin sıfatına özel mail adresleri yapılmıyodu.Ha,ne dersin Erdener Abi?
-Sokayım onların sıfatına.

Yazı bittiğinde New Trolls’ten “Ti Ricordi Joe?” parçası çalıyodu.

Elektriğe mi isyan etsem,yoksa abur cubur mu yesem?

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

*Hep İstanbul’daki bazı dallamalara gülerdim.Televizyonlarda,haberlerde isyan ederlerdi.”Kardeşim,bu ne böyle burası köy mü?Milenyuma giriyoruz!Yetkiliyi getiriiiin burayaaa!Yakacaam kendimiii!“Tabi böyle angut angut heriflerin kameranın önüne atlayıp kamera önünde isyanla karışık şebeklik yapması da ayrı bi gülme sebebi.Adamların yollarına,yapılaşmalarına gülerdim.Maşşallah her yerde bi çalışma,bi b.ktan yapılaşma var.Adamlara küçük Amerika diyip dalga geçerdik.Şimdi bakıyorum,biz İzmir,küçük İstanbul olmuşuz.Zırt pırt elektrik kesintisi mi dersin,yoksa doğalgaz yüzünden delik deşik olmuş,köy yollarına dönmüş sokaklarımız mı dersin?Her bi haltımız onlara benzemeye başladı.Sürekli bi kötüye gidiş var hadi hayırlısı.
Yanımızda zaten eşşek kadar hipodrom var.Öğle vakitleri yetmezmiş gibi bi de gece yarışları başladı.Dünyanın elektriğini yakıyolar.Ondan sonra güç yetmiyo tabi.Bizim de voltaj gide gele,gide gele,afedersin ebesi s.kildi elektronik cihazların.Dıgıdık dıgıdık dıgıdık…
*Aaah aah.Şu Mehmet Yaşin‘in Yol Üstü Lezzet Lezzet Durakları programını izlerken bitiyorum kardeşim.TV’de böyle bi program yapılmamalı.RTÜK derhal yasaklasın!Ağzımın akan suları yüzünden evi sel basıyor.Ne şanslı bir adamdır bu Mehmet Yaşin,nasıl güzel bi meslektir bu gurmelik Allah’ım!Bu adamın hem bi yandan gezip,Türkiye’nin envai güzelliklerini görüp,bi yandan da Türkiye’nin (hatta dünyanın) en güzel yemeklerini yemesine dayanamıyorum.Kıskanıyorum,gıpta ediyorum.
Mehmet Abi kulun kölen olayım beni de yanına al,ayak işlerine bakarım,eşyalarını taşırım,ne iş olsa yaparım (demir bağlayom,kalıp çakayom diyen kadın var ya reklamda,ne kadar komik değil mi :D ) Oooh,şu yukarıdaki resme bakın hele.Tosunum güzel bi yemekten sonra göbeği nasıl da dikmiş :D Bi de el sallamaya çalışıyo,göbeği yarılcak kasılırken :D
Bi gün kardeşime gurme olacağımı söylediğimde şöyle demişti : “Lan düdük,et yemeyen adamdan gurme mi olur?”.E, haklı.Et yemeden göbek yapılmıyo.Tabi kendini rakıya ya da biraya vermezsen.Göbeksiz gurme mi olur allasen.Yumul rakıya,sıvazla gobee!Amman sabahlar olmasın!


*Yazı bittiğinde Modern Jazz Quartet’ten “Plastic Dreams” parçası çalıyodu.

Man on the Moon (1999)

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Merhaba sevgili blog kemirgeni insan populasyonları.Bugün yazımı çok berbat bi pozisyonda yazıyorum.Arka planda,TVde annemle babamın çok sevdiği dandik ötesi dizi Binbir Gece oynuyor ve b.ktan ADSL modemimin wireless’ı sorun çıkardığı için kabloya bağlı telefon hattından yazıyorum.Hey Allah’ım sözde Laptop var.Dün bir,bugün iki wireless gitti.Neyse konuyu dağıtmadan asıl olaya dönmekte fayda var.Burayı okuyan insanların %90′ının benim ne yaptığımı merak etmediğine eminim.
Milos Forman
büyük adam vesselam.Son günlerde yapmış olduğu Goya’nın Hayaletleri‘yle biraz cafer s.çtı bez getir konumuna getirse de sonuna kadar arkasındayım.Zamanında bu kadar güzel filmleri çeken bi insanın bu kadar güzel şey arasında hata yapma lüksü olmalı.Düşünsenize en bilinenlerinden One Flew Over the Cuckoo’s Nest, ya da Amadeus.Ya da tabi ki mevzubahis filmimiz “Man on the Moon“.
Milos Forman’ın yönetmenlik başarısını daha başrole koyduğu adamı görünce alkışlamak geliyor içimden.Bu filmde hayatını bahsettiği adamı,Andy Kaufman’ı adım kadar eminim ki Jim Carrey‘den başkası hakkını vererek canlandıramazdı.
Film gerçekten yaşamış,efsane bir şovmen olan Andy Kaufman’ın hikayesini anlatıyor.Şovmen dedik ama sıradan,bildiğiniz şovmenlerden değil.Zaten öyle olsa filmi yapılmazdı.Eh,madem öyle,insanları hayretler içinde bırakan bu sıradışı insan hakkında biraz bahsetmekte fayda var.
Andy Kaufman 1934 yılında doğdu.Şov hayatına barlarda başladı.Daha sonraları basamak basamak yükselerek bazı insanların gözünde tanrılaştı,bazılarının gözünde ise adi bi adamdan başka birşey olamadı.Çünkü Andy Kaufman şovlarında insanları rahatsız edip onların tepkilerini ölçmeyi seven bi adamdı.Örneğin sahneye çıkıp mal gibi dakikalarca hiçbişey söylemeden durabiliyordu.Düşünün arkadaşlarla toplanmışsınız.Doğru dürüst şova gidecem diye seviniyorsunuz.Akabinde böyle bi mal görünce hayalleriniz suya düşebiliyor tabi.
Bunun haricinde göçmen şovmen tiplemesi ve Elvis taklidi acayip beğenilmiştir.Hele ki Mighty Mouse tiplemesi kariyerini yüksek noktalara taşımasının en önemli sebebidir.Ama adam öyle bi adam ki size güldürü yapması için 2 saat beklemeniz gerekiyor.Eğer adamı zorlarsanız gıkı çıkmaz öyle moloz gibi dikilir sahnede.Ki şovunun birinde sahneye çıkıp en sevdiği kitabı baştan sona okumuştur.Tabi bir kaç kişi haricinde sahneyi herkes terk etmiştir.O geriye kalan birkaç kişi de uyku alemlerine gitmiştir.Amatörlük zamanında Tony Clifton diye berbat bi adamın şovunu görmüştür.Bu berbat şovu bile ilgi çekici yaparım deyip ara sıra onun kılığında şovlara çıkmıştır.Ve Andy’nin özelliklerinden en garibi de boş zamanlarında restoranlarda çalışıyor olmasıdır.Hem de 5 kuruş para almadan,sadece hobi için.
Bi ara güreş olaylarına merak sarmıştır.Ama biraz çelimsiz olduğu için kadınlarla güreşmiştir.Hiç acımadan yerlere sermiştir onları.Hatta şampiyonluk kemeri bile yaptırmıştır kendine.Genelde insanlara hep yalan söleyen biriydi Andy Kaufman.Çünkü yalanların ardından sürpriz yapmayı severdi.1980 civarlarında kanser olduğunu söylediğinde ona kimse inanmamıştır.1984 yılında hayatını kaybetmiştir.Tabi bazıları öldüğüne bile inanmadı.İşte inanmayanlar da bu efsane adamın ayda yaşadığını ve birgün dünyaya ger döneceğini düşünüyorlar.
Böyle anlatınca pek ilginç olmamış olabilir.Ama Milos Forman ve Jim Carrey’nin çıkardığı mükemmel iş,Andy Kaufman’ı,ne yapmak istediğini tam olarak anlamamızı sağlıyor.Zaman zaman ona kızıyoruz,çoğu zaman gülüyoruz,ama filmin sonu geldiğinde ağır basan şey hüzün ve insanlarda bıraktığı derin izler oluyor.
Bu garip insan REM grubunu da etkilemiş olacak ki Andy için yazmış oldukları Man on the Moon şarkısı vardır.Zamanında çok dinlemiştim ama anlamını şimdi öğrendim şarkının.
Film,izlediğim yaklaşık 2 saat boyunca beni hiç sıkmadı.Gerçi hoş,böyle bi adamın her dakika ne yapacağını bekleyerek film izlerken pek de uyunulmaz.
Eğer Jim Carrey’nin çıkardığı en usta işi ve oynadığı en mükemmel filmi görmek istiyorsanız,bu filmi mutlaka izlemelisiniz.Kesinlikle hayatınızın bundan sonraki kısmında bu adamın bazı özellikleri bünyenize enjekte olacak.Hani “Two thmubs up!” derler ya,bu film ondan işte…

Törer Bambosu Patlaka

Bunu,alttakini ve ondan sonrakini yazan Deli Profesör

Aslında başkalarının yazdıklarını kullanmak gibi bir alışkanlığım yok ama bugün farklı bişey yapıp kullanmak istiyorum.Çünkü bu şiir benim için çok özel.Okurken en çok tüylerimi diken diken eden ve hoşuma giden şiirdir bu.Bu şiirle ilk olarak yaklaşık 1-1,5 yıl önce mükemmel mecmua “Hayvan“ı okurken karşılaşmıştım.Tabi bu ülkede güzel içerik yayınlayan pek çok dergiyle sonu aynı oldu Hayvan’ın da.Düşük tiraj…Yayından kalkış.O dergiden sonra ben de büyük bi boşluk oluştu,o derginin yerini tutacak bi dergi aradım ama bulamadım.
Şairin adı Ah Muhsin Ünlü.Bu tabi takma ismi.Orjinal Adı Onur Ünlü.En son çektiği Polis filmiyle tanıyabilirsiniz onu.Aşağıda sizinle paylaşacağım şiiri yazdığı son şiirdir.1998′de bu şiiri yazdıktan sonra şiir yazmayı bırakmıştır.Tabi şiir onu bıraktı mı bilemiyorum.Yine zulalarında bi yerlerde sürekli şiirler kabarıyodur.

TÖRER BAMBOSU PATLAKA

Bu hayvanlar müslüman mı söylesene bebeğim
Şu öküz müslüman mı bu sakallı sünepe?
Bir zalimin köpeği bak Allah’ı zikrediyor
Bak gazete ne yazıyor,Türklerinmiş Türkiye

Yahudiler bombaları kucaklayıp bebeğim
Düşlemiyor intiharlar, işlemiyor karakol
Al götür bu yumruğu akşam çocuklar yerler
Başbakan meşgul namaz kılıyor ayol

Bana kolpa malzemeden putlar yontma bebeğim
Sezen Aksu’dan mesela, kanarya’dan, tanrı’dan
Allah’tan demiyorum, çarpılmış gibi korkma!
Kork putların ellerinde patlamasından!

Emmeyince sencileyin akmıyor bebeğim
Kan ağzıma gürül gürül – alnımda süt dişleri…
Seni öyle seviyorum ki Condeleeza, bebeğim
Ağzına veresim geliyor
Ağzımdaki dişleri.

Ah Muhsin Ünlü